9. BÖLÜM (L)

16.7K 1K 72
                                    

   Okulun ilk günü sınıftaki yerimi aldım. Kapıdan hocanın girmesini beklerken Ece ile göz göze gelip hemen başımı çevirdim. Bir aydır görmemiştim ve Gonca muhatap olmamı istememişti. Her ne kadar Gonca'ya söyledikleri için ağzına sıçmak istesem de şu an ne yeri ne de zamanıydı. Ece de tepkimi üstüne çekecek bir şey yapmıyordu. İlk hafta dersler boş geçmişti, daha çok pratikle geçecek bir yıl olsa da alınması gereken pahalı kitaplar her zaman vardı.

   Geçen ay tam zamanlı çalıştığım kafede sadece akşamları ve hafta sonu çalışmak için kolayca anlaşmıştım. En azından işim olacaktı. Bu Gonca'yla daha az zaman geçireceğim demekti; ama sekiz ay sınırlı bir zaman dilimiydi, elbette sonu gelecekti. Mezun olduktan sonra şartlarımı daha da iyileştirebilirdim.

   Gonca da Serhan ona salonu bıraktıktan sonra sürekli salondaydı. Serhan hala Ankara'daydı ve içim içimi yese de Gonca'ya güveniyordum. O bana güvenmeyi seçmişken benim seçeneklerim de tek şıktan ibaretti.

   A) Gonca'ya güven.

   B) A şıkkı doğru.

   C) Yukarıdakilerin hepsi.

   Serhan bile yaptığından özür dilemişse eğer, benim aynı duruma sokmaya hiç hakkım yoktu Gonca'yı. Üstelik her şey benim boşboğazlığım yüzünden ve Ece'nin yemeden içmeden felaket tellalı gibi haber verme telaşından olmuştu.

   Her akşam geç de olsa eve gittiğimde Gonca beni beklemiş ve yemek yaptığı halde yememiş oluyordu. Değer verildiğini hissetmek, bir erkek için önemlidir. Gonca bana değer veriyordu. Gündüz gözüyle geçirdiğimiz tek vakit benim izin günüm olan cuma günü, onun da bir saat işten ayrılarak birlikte gittiğimiz sebze-meyve pazarındaki alışverişimizdi. İstediği şeyleri seçerken, pazarcılarla konuşurken çok doğaldı. O hep doğaldı.

   Birlikte olduğumuz ilk sefer dışında seks yapmadık. Ne zaman yapacağımızı belirleyen taraf Gonca olacaktı tabii, ama ne zaman olacağını bilememek işimi kolaylaştırmıyordu. Onu evde yaz kadar olmasa da sıcak geçen günlerde kısa kıyafetler içinde görmek arzularımı dizginlemekte zorlanmama sebebiyet veriyordu. Bilinçli olarak beni kudurtmaya çalışmıyordu, ben zaten kudurmaya yer arıyordum.

   Cuma olmuştu. Ders bitince kafeye geçmeyeceğim için salona gidip Gonca'yı alacaktım. Çalışan kızlar beni zaten tanıyorlardı, şimdi de Gonca için geldiğime alışmışlardı. Ben tam geldiğimde Serhan da çıkıyordu. Başıyla selam verdi, konuşmadan. Nedense ona karşı eve geldiği geceden beri suçlu hissediyordum. Gonca'yı kendime almıştım; ama bu adamın aşkına ket vuramazdım. Üstelik sevgisinin ağırlığı yüzünden burayı terk ederek memleketinde evlenecekti. Gonca o gece Serhan gittikten sonra çok ağlamış, kendini suçlamıştı.

   Teselli edecek cümlelerim olsun istedim; ama yoktu. Onu çok seveceğimi zaten söylemiştim. Hali hazırda zaten manyak gibi seven biri varken işim daha zordu. Ben söz veriyordum, o adam olmamış bir şeyden bahsetmiyor, direk seviyordu. Kapıda bunları düşünürken Serhan'ın saçlarını kestirdiğini fark ettim arkasından bakarken. Uzundu, at kuyruğu yapıyordu ve şimdi kısaydı. Gonca'nın kesip kesmediğini merak ettim. İşi buydu elbette; ama neden kıskançlık dalgası sardı tüm bedenimi?

   Ensesindeki açmamış gül dövmesi yumruklarımı sıkmama neden oldu. Diş hekimi olacaktım ve ilk işim kendi dişim olacaktı onları da az daha sıkarsam. Herif Gonca'yı vücuduna kazımıştı. Bana yapacak ne kalmıştı ki?

   Gonca'yı kapıda hala beklerken ellerimi saçımdan geçirdim. Haftalardır saçımı kestirmemiştim ben de. Çok özendim o an. Gonca'nın ellerinin saçlarımda dolaşmasını istedim. Yumuşak elleri saçımda dolaşırken kucağımda oturduğunu hayal ettim. İkinci olduğumu söylemişti. Bu konuda da tekrar konuşmadık. Biz ne yapıyorduk? Bunu sorgularken buldum kendimi. Ben okula işe, o işe... Ev arkadaşından farkım yoktu. Kız arkadaşı gibi bile değildim. Paylaşımımız yoktu.

Yalnız Seni İstedim Where stories live. Discover now