Yavaş hareketlerle diğer elimi koluma götürüp iğneyi oradan çıkarıp attım. Başımı kaldırıp geri Calum'a baktım.

"Bebek nasıl?" Calum sözlerimi duyar duymaz yeniden gülümsedi ve başını hevesle Megan'a çevirdi. Onun bakışlarını takip ettiğim zaman, Megan'ın yatağın ayak ucunda duran beşiğe doğru ilerlediğini gördüm.

   Beyazlara sarılı bebeği beşikten kaldırıp yavaşça bize doğru getirdiğinde, gözlerimi bile kırpmadım. Uzanıp bebeği kollarımın arasına bıraktığında kalbim sıkışıyordu ve nefes almakta zorlanıyordum ama hiçbir şey umurumda değildi. Belki de Calum'dan sonra beni hayatta tutan ikinci şey şu an kollarımın arasındaydı ve bu gerçekti. Rüya gibi hissettiriyordu ama gerçekti.

   Gözlerim bebeğin buğday teninde gezindikten sonra yüzüne çıktı. Bebeği gördüğüm an şaşırmadan edememiştim.

"Çok hızlı büyüyor." Kesinlikle kucağımdaki bebek 10 günlük bir bebek gibi görünmüyordu. Sanki birkaç aylık gibiydi.

   Calum işaret parmağıyla bebeğin yanağını okşadı ve ardından mırıldandı.

"Kızımız..." Gözlerim yanmaya başladığında ağlamamak için kendimi zorladım.

   Bebek hafifçe kıpırdanıp birkaç mırıltıdan sonra gözlerini açtığında, gözlerimde bir anı flaş gibi patladı. Calum'ın geleceğini görebilmek için kendimi zorlarken, gördüğüm görüntülerden birinde bu gözler de vardı.

   Belki de o zamanlarda bebek kendini ilk defa belli ediyordu. Düşünceler kafamda sıralı ve hızlı bir şekilde ilerlerken bir anda gözlerim irileşti ve başımı kaldırıp Megan'a baktım.

"Güçlerine dair bir belirti var mı?" Megan kaşlarını çatıp bana baktı. Ardından bakışlarını bebeğe indirdiğinde oldukça düşünceli bir yüz ifadesine bürünmüştü. Normal Büyücülerde güçler kendini o Büyücü 16 yaşına geldiğinde belli ederdi ama bu bebek farklıydı.

"Hayır ama bu mümkün mü?" Megan aklımdaki düşünceyi anlamış olmalıydı. Calum ise hiçbir şey anlamadan bize bakıyordu. Gözlerimi yeniden bebeğe indirdim ve onu incelemeye başladım.

"Olabilir. Ben Via Büyücüsüyüm ve babası da bir Melez." Megan yanıma gelip benim gibi bebeği incelemeye başladı. Calum ise kaşlarını çatıp sordu.

"Neden bahsediyorsunuz?" Uzanıp bebeğin alnına dudaklarımı bastırdım.

"Sadece bir tahmin. Ve umarım yanılıyorumdur." Burnumu boynuna gömüp mükemmel kokusunu içime çektim. Ardından mırıldanarak devam ettim.

"Bu onun için çok büyük bir sorumluluk olur." Calum nefesini verdi.

"Lütfen biri beni aydınlatsın." Tam o sırada çadıra giren Kelsea bir anda konuşmuştu.

"Bebeğin Via Büyücüsü olabileceğini düşünüyorlar. Tıpkı annesi gibi." Calum kaşlarını kaldırıp bebeğe baktı.

"Bu mümkün mü?" Başımı iki yana sallayıp ben de bebeği izlemeye başladım.

"Artık neyin mümkün olup olmadığını anlayamıyorum." Aklıma gelen düşünceyle bakışlarımı hemen Kelsea'ye çevirdim.

"Ama artık savaş yok. Üzerine sorumluluk binmez." Kelsea başını iki yana salladı.

"Neler olacağı konusunda hiçbir fikrim yok. Zamanla göreceğiz." Yeniden bebeğe bakarken, gözlerini üzerimde tutan bebek bir anda huzursuzlandı ve ağlamaya başladı. Şaşkınca bebeğe bakarken, ne yapacağımı bilmez hâlde öylece durdum. Ardından meşhur soruyu ortaya attım.

Advanced / c.hOù les histoires vivent. Découvrez maintenant