44

453 52 23
                                    

"Sizi burada ağırlamak bizi mutlu edecektir. Güneş çoktan battı. Üç ırkın kaynaşması açısından iyi olabilir."

   Damian'ın sözleri karşısında, başımı kaldırıp Calum'a baktım. Yüzünde gizlemekten çekinmediği bir gülümseme vardı ve gözleri öyle bir ışıldıyordu ki, ardında dolaşan düşünceleri tahmin etmek hiç de zor değildi.

"Biraz dinlensek iyi olacak." Calum'ın sözlerinin ardından ona bakmayı sürdürdüm. Fakat bana olan bakışları dikkat çekmiş olmalıydı. Sözlerinin ardından Damian hemen Calum'a doğru konuştu. Sesinde eğlendiğini belli eden bir tını vardı.

"Gözlerini dikmiş ona bakıyorsun, sana saldıracağını düşünmüyorum." Belli ki espri yapmıştı ama Calum çenesini kasıp bir anda Damian'a döndü. Tanrım...

"Bana saldırmasıyla alakalı değil. İsterse canımı iki saniyede alabilir. Çünkü ona can borcum var. Hayatımı o kurtardı. Bu yüzden ağzından çıkacak tek lafa bakıyorum. İkiletmeden yapabilmek için." Damian şaşkınca ikimize birden bakarken, düşüp bayılmak ve bu ortamdan kurtulmak istedim. Fakat o kadar lafa rağmen, Damian zeki bir adam değildi. Anlamadı.

"Ah, savaştan bahsediyorsun. Haklısın. Ama sadece senin değil, hepimizin ona can borcu var." Başımı salladım ve konuşmaya çalıştım.

"Rica ederim. Ve teklifinizi kabul ediyorum. Biraz dinlenmeye ihtiyacım olduğu aşikar." Damian oturduğu yerden kalktı ve geniş salondan çıkıp bizi kalacağımız yere götürdü.

   Binanın üst katları odalarla doluydu. Merdivenleri zorlansam da yine de çıktıktan sonra, Calum ve Ashton'ın kalacağı odayı gösterdi. Hemen birkaç oda yanında benim ve bir oda yanında da Hector, Luna ve Josh'ın kalacağı oda vardı. Kapının önünde ufak bir sohbete girdiklerinde, daha fazla gücümün kalmadığını fark edince onlardan izin isteyip kendi odama geçtim.

   Benim için ayrılan oda oldukça geniş bir odaydı. Ki, diğer odaların da buna benzer olduğunu tahmin edebiliyordum. Duvarları beyaz olan aydınlık odanın ortasında kırmızı örtülerle örtülmüş geniş bir yatak vardı. Odanın içindeki kapının banyoya açıldığını tahmin ederek oraya yöneldim.

   Odada olduğu gibi banyoya da, göz alan bir aydınlık hakimdi. Ve bu aydınlık gözlerimi almaya başlayınca, banyonun ışığını kapatıp içeri öyle geçtim. Geniş bir pencerenin altında duran küvete ilerleyip suyu açtım ve küvetin dolmasını bekledim. O sırada üzerimdeki kıyafetleri karnım yüzünden zorlansam bile çıkarmayı başardım.

   Kendimi ılık suyun içine bırakıp da küvete uzanınca derin bir nefes aldım. Gözlerimi kapattığım sırada, Megan'ın varlığı beynimin içinde belirdi. Çok geçmeden sesini duydum.

Hector olanlardan bahsetti.

   Ellerimi karnımın üzerine bırakıp usulca okşamaya başladım. Nedense bu hareketin bebeği sakinleştirdiğini keşfetmiştim.

Megan...

   Megan'ın birkaç saniye duraklamasının ardından sakince konuşmuş olması beni şaşırtmıştı.

Biliyorum, onu seviyorsun. Bunu geldiğin zaman konuşuruz. Bana Damian'ın teklifinden bahset.

   O bu konunun üzerinde durmamışken, ben de bundan minnet duyarak sorduğu soruyu cevapladım.

Zihnini kontrol ettim, Megan. Aradığımız barış tam da bu. İhtiyacımız olan şey bu.

   Megan tereddütlüydü.

Sen ne düşünüyorsun?

   Ellerimi karnımın üzerinde dolaştırmam, bebek kadar beni de mayıştırmıştı.

Advanced / c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin