38

487 49 38
                                    

"Yaşlanıyorsun."

   Calum'ın boğuk sesi kulaklarıma dolduğunda, sesi düşüncelerimi bir bıçak gibi kesti ve geride kanayan boş bir beyin bıraktı.

   Bir şey anlamamış hâlde öylece ona bakarken devam etti.

"Sağlık mührüne çok yüklendin. Yüzün değişiyor." Gözlerinin derinliklerine bakmaya devam ediyorken, usulca sordum.

"Bunu nasıl yorumlamalıyım?" Yapabildiği kadar omuz silkmeye çalıştı.

"Aslına bakarsan, bu iyi bir şey. Daha kadınsı duruyorsun ve bu gerçekten hoşuma gidiyor. Yaşın kaç olursa olsun, görünen bu." Tek elimi kaldırıp boynuna yerleştirdim. Calum ben yorum yapamadan devam etmişti.

"Ama yine de sağlık mührünü daha fazla kullanmanı istemiyorum." Uzatmamak için başımı salladım.

   Calum bir süre daha beni izledikten sonra, yüzünü hafifçe bana doğru eğmeye başladığını fark ettim. O bana gittikçe yaklaşırken, sanki beni ilk kez öpecekmiş gibi, tüm göğsüme büyük bir heyecan dalgası yayılmıştı.

   Tamamen yaklaştıktan sonra, dudaklarımız birbirine değmek üzereydi ki, durdu. Gözlerim çoktan kapanmış, öylece beni öpmesini bekliyordum.

   Dudakları tüy gibi bir dokunuşla bana dokunduğunda, bebeğin kalp atışları bir anda hızlandı.

   Tam o anda, gülümsemek istedim. Gülümseyip ona, 'Evet, bebeğim. O senin baban.' demek istedim fakat dudaklarımdan tek bir kelime bile çıkmazken, Calum beni bırakıp dudaklarıma doğru fısıldadı.

"Kalbin çok hızlı atıyor." Ona bunun sebebinin bebek olduğunu söylemeden öylece nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım. Yine de gözlerimi açıp kapalı tuttuğu gözlerine baktım. Ardından mırıldandım.

"Çünkü seni çok özledim." Calum'ın dudakları ufak bir gülümsemeyle aydınlandı.

   Ardından uzanıp beni yeniden öptü. Bu sefer duygular daha baskındı. Ellerinden biri bacağım boyunca çıkıp kalçamda durdu, diğer eli ise belime kaydı.

   Öpüşü giderek derinleşirken ona tutundum. Çünkü başka çarem yoktu. Aynı zamanda bebeği de sakinleştirmek için uğraşıyordum.

   Calum beni öpmeye devam ederken, belimde olan eli üzerimdeki ince tişörtün içine sızdı ve soğuk eli tenimle buluştu. Bedenimi büyük bir ürperti dalgası sarmışken, kendimi tamamen ona bırakmayı istedim. Ellerinin altında erimeyi, öpüşleriyle yeniden doğmayı... Ama bu mümkün değildi. Çünkü bebek hızla büyüyordu ve ne durumda olduğunu bilmediğim için Calum'la birlikte olup onu tehlikeye atamazdım.

   Dudaklarımı esir almaktan vazgeçip boynuma indiği sırada, bedenim bu işkenceye daha fazla dayanamadı ve altında kıvranmaya başladı. Boynumla ilgilenmeye ara verdiği birkaç saniye içinde, nasıl olduğunu anlamadığım bir biçimde üzerimdeki tişört yeri boylamıştı. Altında öylece kalmışken, bebeğin heyecanı benimkiyle bir olmuş, bedenime büyük bir titreme olarak geri dönmüştü.

   Calum açıkta kalan göğüslerime indiği sırada titrememi fark etti. Tenime öpücükler bırakmayı kestiği an başını kaldırıp bana baktı. Çoktan açtığım gözlerim onun üzerindeydi. Hafifçe yukarı kaydı ve dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktı.

"Özür dilerim," Kendini yanıma bıraktıktan sonra üzerimize kalın bir örtü örttü. Ardından devam etti.

"Daha tam olarak iyileşmedin. Dinlenmen gerek, seni yormamalıyım." Beni göğsüne çektiğinde ona sıkıca sarıldım. O da beni sımsıkı tutarken, bir süre göğsünde soluklandım. Calum'ın göğsü yavaş hareketlerle inip kalkarken dayanamayıp sordum.

Advanced / c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin