Bölüm 15 Beyaz Gül

Start bij het begin
                                    

"Akşam neden telefonlarımı açmadın?"

Duymayıp yemeğimi yemeye odaklandım. Hızlıca yemeli ve bir an önce ondan kurtulmalıydım. Ama konuşmaya devam ediyordu. Susmak gibi bir niyeti de yoktu:

"Telefonlarımı açman gerekiyor. Artık aynı yerde çalışan meslektaşlarız. Ya önemli bir şey olsa? İstediğim zaman sana ulaşabilmem gerek anlıyor musun küçük hanım?"

Kahvemi de boğazımı haşlama pahasına kafama dikmiş ve kahvaltımı tamamlamıştım. Masadan kalkmamla o da benimle ayaklandı. Asansöre doğru giderken hemen arkamdan yürüyordu. Kendimi sakinleştirmeye çalışırken birileri Ömer'e bir şeyler sormak için durdurdu. Fırsat bu fırsat. Asansör benim olmalı. Adımlarımı hızlandırıp asansöre doğru depar attım. Ben asansöre bindiğimde o da konuşmasını bitirmişti ve hızlıca bana doğru gelmeye başladı. Asansöre yetişmeye çalışıyordu. Yetişebilirdi de. Tabi ben art arda kapanma düğmesine basmamış olsaydım. Tam kapının önüne geldiğinde artık onun için çok geçti. Ben ise ordusu zafer kazanmış komutan duruşumla asansörle yükselmeye başladım.

(Ömer...) Önce masada söylediklerime tek bir kelime cevap vermedi ve şimdiyse asansöre birlikte binmemek için adeta yarış yaptı. Ahh bana sorular soran o çocuğu şu an getirseler tüm sinirimi ondan çıkaracaktım ama çoktan gözden kaybolmuştu. Sinirle tekrar asansörün gelmesini bekliyorum. Şu kız cidden! Haddini aşmaya başladı. Ama bu kadar soğuk davranırken bile neden sürekli onun etrafında olmak istiyorum ki? Kafayı yiyeceğim neden gülen yüzü gözümün önünden gitmiyor üstelik bana bir kerecik bile gülümsememişken?

Odama geldiğimde telefonumu burada unuttuğumu yeni fark ediyorum. Ahh Baekhyun'u aramam gerek:

"Aramışssın."

"Evet. Seni burada göremeyince merak ettim."

"Hastaneye gelmem gerekti. Haber veremediğim için üzgünüm."

"Keşke odama gelip uyandırsaydın."

"Aklıma geldi ama hangi odanın senin olduğunu bilmiyorum."

"Ahh! Haklısın. Sana hala yurdu gezdirmedim. Benim hatam. İyi misin peki? Gece çok uyumadan çıkmışsın."

"İyiyim. Biraz uykum var ama akşam erken çıkarım. Eve gidince uyurum artık."

"Akşam evinde mi olacaksın?"

"Evet."

"Pekala görüşürüz."

Telefonu açtığında nefes nefeseydi. Anlaşılan yine pratik yapıyorlar. Bugünü de geçirelim ve yarın EXOya kavuşalım. Fighting.

(Ömer...) Eslem'in sürekli etrafta koşturması garip bir şekilde hoşuma gitmeye başladı. Eskiden birilerine danışmadan kendi başına iş yapmayan kıza şimdi herkes akıl danışıyor. Geçmişimiz kötü olmasa onunla şu an gurur bile duyabilirim. Ama içimdeki kötü buna çoktan engel oldu. Yıllar önce zevk aldığım şeylerden bugünlerde pişman olacakmışım gibi geliyor. Başkalarına karşı bu kadar iyi olmasını kıskanıyorum. Bana bu kadar kötü olması kalbimi kırmaya başlıyor. İşte yine geliyor. Ben masada otururken beni umursamadan yanımdan geçiyor. Arkasında bıraktığı kokunun beni ne kadar sarhoş ettiğinden haberi yok. Derin bir nefes alıp kokusunun ciğerlerime dolmasına izin veriyorum. Yavaş yavaş bağımlılık yapmaya başladı. Onu daha çok koklamak istiyorum. Onunla eğleneceğimi düşünmüş olmam aptallık. Bu kız artık bambaşka olmuş ve ben onun gücüne boyun eğip esaretine girmek için tüm fırsatları kollamaya karar veriyorum.

Uykusuzluktan gözlerimin kapanmasına engel olmaya çalışarak arabaya doğru giderken karşıma yine o gereksiz çıktı. Yemek teklifini kabul etmemi bekliyor olamaz. Yine cevap vermeden yanından sessizce geçtim ve arabama bindim. Arkamdan bağırıyor:

benim hikayeWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu