29. Bölüm/1

2.8K 197 22
                                    

Herkese sağlıklı, mutlu bir yeni yıl dilerim :) Gönül isterdi ki 2023 e girerken düzenlemeler bitmiş olsun ve yeni bölüm ile karşınıza geleyim ancak çok yoğun olunca var olan sayfaları düzenlemeye bile fırsat bulamıyor insan. İnşallah yakın zamanda diyelim :) Mutlu yıllar ve keyifli okumalar!

Heyecandan mide ağrısı çekmeyen insan ya da fütursuzca uçuşan kelebeklere hiç sahip olamamış insan ne söylerseniz söyleyin ne anlatırsanız anlatın gerçekten anlamazdı. Bazı şeyler yalnızca deneyimlendiği zaman anlaşılırdı ve tüm vücudun birdenbire buz kesmesi de bunlardan biriydi. Sanki bir uçurum kenarında şiddetli bir rüzgara karşı ayakta kalma savaşıydı. Tehlikeli, soğuk ama bir o kadar da heyecanlı... Dün akşam tek başıma kaldığımdan beri hissettiklerim böyleyken tüm bunlar yalnızca kelimelere dökülebilenlerdi. Geri kalanı ise yine aynısını yaşamış insanlar tarafından anlaşılırdı. Birini bekleyen, gelecek mi gelmeyecek mi kaygısını taşıyan insanlar tarafından...

Yeni güne gözlerimi açtığımdan beri içim içimi sığmıyordu. Gelirse ne kadar mutlu olacağımı, ders çalışacak olsak bile ne kadar eğlenceli vakit geçirebileceğimizi hayal ederken içimde bastırmaya çalıştığım bir yanım da Evran'ın sert tutumunu haykırıyor ve gerçekleşmeyecek hayaller kurduğum için de büyüyememiş bir kız çocuğu olmakla suçluyordu beni.

"Asel!" Annemin sesini duyar duymaz oflayarak odamdan çıkıp aşağı indim. Bambaşka şeyler düşünürken nasıl kahvaltı edecektim ki? Mesela benim dün Evran'ın yüzünde nasıl ifadeler oluşmasına neden olduğumu birilerine anlatmam gerekiyordu ve bu durumun da analiz edilmesi lazımdı. Onu şaşırtmış ve hayatına bir renk getirmiştim. Son zamanlardaki en büyük başarımdı ve emindim ki onun hayatında da basite indirgenemeyecek bir olaydı. Benim tüm bu olanları ve hisleri kalbimden dudaklarıma taşıyabilmem için Damla'ya ihtiyacım vardı. Mesaj yoluyla her şeyden bahsetmiş olsam da en ince detayına kadar bir de yüz yüze dinlemeliydi. Evran gözümün önüne geldiğinde gülümsememi bastıramadım.

"Benimle birlikte kahvaltı yaptığın için mi mutlusun kızım, yoksa kahvaltı yerine direkt öğlen yemeği yediğimiz için mi?" Babamın sözleriyle kendime geldiğimde birkaç saniye boş boş bakıp tekrar gülümsedim.

"Tabii ki de seninle yaptığım için," dedim tatlı olduğunu düşündüğüm bir ses tonuyla. "Gerçi öğlen kalkmak da fazlasıyla etkili, inkar edemeyeceğim."

"Yumurtanız soğudu, başlayın artık." Yerime oturup çatalı elime aldığımda, "Canım pek istemiyor aslında," diye mırıldandım.

Babam gözlerini kısarak, "Armin baksana, kızımızın aşırı mutluluktan iştahı kesildi," dediğinde gözlerimi devirdim.

"Kızımla dalga geçmeyin Yağız Bey ve bir an önce işe gidin artık. Nerede kaldı disiplin?"

"Sanırım yaşlandım artık," dedi babam huysuzca. Sonrasında yüzüne takındığı oyuncu ifadeyi gördüğümde gülümsedim. "Artık emekli olup karımın yanında geçirmek istiyorum tüm saatlerimi. Patron değil, emekli olmak istiyorum. Hatta belki dünyayı gezeriz."

"Güzel fikir hayatım," diyerek ekmeği uzattı annem. "Emekli kısmı değil tabii, dünyayı gezme fikrini sevdim. Yazın birkaç ülkeden başlayabiliriz aslında. Sen, ben ve kızımız!" Kahkaha attığımda babamın bakışları beni buldu.

"Yirmi yıldır hayatımı nasıl etkilediğin hakkında bir fikrin var mı?" diye sorduğunda yalancı bir heyecanla başımı salladım.

"Oldukça iyi yönde etkilediğim ve iyi ki doğduğumla ilgili birkaç şey duymuştum," dedim şımarıkça. "Senden!"

"Güzel demişim," dediğinde gülerek çatalımı tekrar elime aldım. Canım gerçekten istemiyordu ve heyecandan bayılacak gibi hissediyordum ama daha iki saatim vardı, en iyisi yemek yiyerek zaman geçirmekti.

Son SüratWhere stories live. Discover now