22. Bölüm/2

3.4K 245 27
                                    

Keyifli okumalar :)

Bir insanın istekleri ya da hayalini kurdukları için yapmayacağı şey yoktu. Kimi zaman geçmişteki büyük laflarını hatırlar ama yine de sözünü çiğnemekten kendini alamazdı ya da yapmam dediği ne varsa yapardı. Belki gururundan vazgeçerdi belki de hayatındaki diğer önemli şeyleri kısa süreliğine de olsa askıya alırdı. Asıl hedefi bambaşka olurdu. Bu koca bir aptallık, delilik miydi yoksa yalnızca bizi biz yapan hayatımızın, kaderimizin birer parçası mıydı? Devam etmeyi de seçsek, korkup en yakın yoldan geri de dönsek önemli değildi. Seçimlerimiz hayatımızı belirlerdi ve hangisinin bizi etkileyeceğini ise yine biz seçerdik.

Hayatım boyunca doğru bildiğim yolda emin adımlarla, ailemin desteğiyle ilerlemiş ve çoğu zamanda mutlu olmuştum. Büyük hayal kırıklıklarım ya da keşke dediğim şeyler yoktu ama şimdi düşünüyordum da zaten bunların gerçekleşebileceği bir şey yaşamamıştım. Mutlu ama tek düze bir hayatta sevdiğim insanlarla birlikte yaşıyordum. Kafamı karıştıran, beni zorlayan biri ile karşılaşmamıştım. Şimdi burada, üç yıldır gelmeye devam ettiğim yerde yalnız başıma otururken beni tüm bunları düşünmeye iten biri vardı. Evran, yirmi bir yıllık hayatımda verdiğim en zor kararımdı. Daha ona bir adım bile yaklaşamamışken vazgeçme düşüncesi içimi ürpertiyordu. Onunla ve onun en yakını olan iki insanla mükemmel birkaç saatin sonunda yaptığı her şeyin özür için olduğunu söyleyip yine büyük bir hayal kırıklığı yaşamama neden olsa da ona tam anlamıyla kızamıyordum. Kırılıyordum, inciniyordum ama bir şekilde geçiyordu. Ertesi güne gözlerimi açıp tekrar onu düşündüğümde iyileşmiş oluveriyordum. 

Daha beni tanımıyorken sırf benim gibi hissedip düşünmüyor diye ona kızamazdım. Ben onu tanımak için uğraşırken bir şekilde o da beni tanıyacaktı ve işte o zaman gerçek bir adım atmış olacaktık. O ana dek ise Gece'nin beni nefessiz bırakan ve aklımla hislerimi ters düşüren sorusunu görmezden gelmeye çalışacaktım.

Sonunda zaten bir türlü odaklanamadığım ders bittiğinde kızları beklemeden eşyalarımı toplayıp çıktım. İki gündür Evran'ı hiçbir yerde görmemiştim ve sebepsizce aramaktan ya da mesaj atmaktan da korkuyordum. Sanki kendi gözlerimle görsem ve saçma sapan konular hakkında da olsa birkaç cümle etsek mutlu olacaktım, bana yetecekti.

"Nereye böyle hızlı hızlı?" Gece'nin sesini duyduğumda ilk başta irkilsem de sonra gülümseyerek koluna girdim. Birlikte dışarıya doğru yürürken bir yandan da üzerimi giyiyordum.

"Hiç! Çok bunaldım da derste bir an önce dışarı atmaya çalışıyordum kendimi."

"Hava soğudu artık, dikkat et." Mırıltısıyla birlikte dikkatli bakışlarını üzerimden çekti. Evran ile görüşmediğimizi bildiğine emindim ancak konuşup konuşmadığımızı da merak ediyor olmalıydı.

"Öyle," dedim yüzümü buruşturarak. "Şimdiden yazı özledim."

"Dedi, prenses." Gece ile anlaşamadığımız bir diğer nokta beni gülümsetirken gözlerim Evran'ı buldu. Bizden biraz uzakta arkadaşıyla bir şeyler konuşuyordu. Tam o anda bana doğru döndüğünde ne yapacağımı şaşırdım. Yanımda Gece, karşımda Evran vardı. Evran bana bakıyordu ve ben heyecandan garip tepkiler vermemek için uğraşıyordum.

"Ben Alper'in yanına kaçıyorum, daha dersin var senin değil mi?" diye sorduğunda sessizce başımı salladım. Gece, yanağıma öpücük kondurup yanımdan ayrılırken gözlerim hala Evran'ın üzerindeydi ve garip olan ise onun da hala bana bakıyor olmasıydı. Gece yanımdan gider gitmez bana doğru geldiğini görünce derin bir nefes alıp rahatlamaya çalıştım. Her seferinde onu ilk kez görüyormuş, ilk kez konuşuyormuş gibi hissediyordum. Bu his hiç bitmeyecek miydi?

Son SüratWhere stories live. Discover now