4. Bölüm

7.4K 409 63
                                    

Multi: Aşağı yukarı Damla kızımız diyelim Camille Hanıma^^

Keyifli okumalar :)

Okula girdiğim andan itibaren beynimi istila eden bir sürü düşünce ancak hepsinin de tek bir ortak noktası vardı: Gece.

Yeni bir okul senesinin başında, henüz kış gelmemişken nefret ettiğim arkadaşlarıyla birlikte bir turnuva düzenleyeceklerini zaten tahmin ediyordum ve dün geceki konuşmalarımızla da emin olmuştum. Canını hiçe sayarak gecenin bir vakti neredeyse şehrin dışında, deyim yerindeyse, in cin top oynayan bir yerde kendi gibi arkadaşlarıyla yarış yapacaktı. Daha önce, az daha polislere yakalanmak üzere olduğunu ve o aptal yarışlarda da bir arkadaşının ciddi bir kaza yaptığını duymuştum ama ne yaparsam yapayım ne söylersem söyleyeyim onu durduramıyordum. Arabalardan korkmamın benim seçimim olduğunu ve arabaları çok sevmesinin de kendi seçimi olduğunu söyleyip işin içinden çıkıyordu. Oysa benim için gerçek bambaşkaydı. Onlar benim için birer ölüm makinesiydi ve Gece'yi yutmalarından deli gibi korkuyordum.

Benim için ölüm hiçbir zaman korkutucu olmamıştı aslında. Hiç göremediğim dayım Eymen'in ölümünden efsaneymiş gibi bahseden annem vardı. Henüz dört, beş yaşlarındayken bile bana onu anlatırdı ve ben henüz ölümün ne olduğunu bilmeyen aklımla bir gün onun çıkıp geleceğini düşünürdüm. Eymen Soner, benim kahramanım olacaktı. Acı gerçek ile yüzleştiğimde, daha doğrusu artık idrak ettiğimde ise günlerce ağlamış ve hatta anneme küsmüştüm. Ondan sonrası ise tıpkı annem gibi ona olan özlemimle geçmişti. Hiç görmemiş olsam bile! Genellikle kötü anları bir kenara bırakır ve bana onun nasıl harika bir adam olduğundan bahsederdi. İkinci büyük darbe ise tam olarak burada gelmişti kırgın kalbime. Öğrendiğim kadarıyla annem de onunla pek zaman geçirmemişti ve o da babamdan öğreniyordu dayımı. Babam, annemden daha çok zaman geçirebilmişti onunla. Baran amcam, babam ve Eymen dayım... Mükemmel arkadaşlıklarını hiç usanmadan saatlerce dinlediğimi biliyordum. Belki o aramızda yoktu ama biz her zaman ondan gülümseyerek bahsediyorduk. İşte bu yüzden ölümü az daha bir arabanın altında kalacağım ana kadar korkutucu bulmamıştım. Şimdi ise bana göre Gece ölüm ile burun burunaydı ancak fark etmiyor, bunu önemsemiyor ve onu kurtarmamıza izin vermiyordu.

Boş bir banka ilerleyip oturduktan sonra etrafta gözlerimi gezdirdim. Henüz Damla gelmemişti. Çantamdan telefonumu çıkarıp sosyal medya hesaplarımda gezinmeye başladım. Arkadaşlarımın paylaştığı fotoğraflara bakınırken omzumda hissettiğim elle arkamı döndüm. Damla, nefes nefese kalmış bir şekilde bana bakıyordu.

"Aa!" Güldüm. "Köpek mi kovaladı? Bu halin ne böyle?"

"Çok komiksin gerçekten," diye mırıldandıktan sonra yanıma oturdu. "Seni çok bekletmemek için biraz hızlı davranmış olabilirim."

"Çoğunluğu yürüdüm zaten," dedim omuzlarımı silkerek. "Yeni geldim sayılır."

Damla, yürüdüğümü duyduğunda gözlerini devirdi. Ona göre yaptığım şey korkaklıktan başka bir şey değildi. Eh, haklı olduğunu inkâr edemezdim ancak bu basit bir korku değildi.

"Neyse," dedi elini sallayarak. "Sana laf anlatmaya çalışmayı uzun zaman önce bıraktım zaten. Bu arada, dersler iptal! Baksana, kimse okula gelmemiş bile. Bu yüzden..."

"Evet," diyerek sözünü kestim hemen. "Bu yüzden, böyle güzel bir havada yürüyüş yaparak eve dönebiliriz. Harika bir fikir Damla! Süpersin!"

Alayla söylediğim şeylerden sonra Damla gözlerini kısarak bana bakmaya devam etti. Bense somurtmaya başlamıştım bile çünkü biraz sonra sıralayacağı cümleleri ezbere biliyordum.

"Alışverişe gideceğiz," dedi itiraz kabul etmeyen bir ses tonuyla. Benimkilerin aksine yeşil olmakta kararlı olan gözleri yalandan bir sinirle kısılmıştı. "Taksi ile gideriz. Korkacak bir şey yok tatlım."

Son SüratWhere stories live. Discover now