BÖLÜM 8

1.3K 180 161
                                    

Yolda hızla ilerleyen arabanın kendine has uğultusundan başka tek bir ses çıkmıyordu

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Yolda hızla ilerleyen arabanın kendine has uğultusundan başka tek bir ses çıkmıyordu. Leyla, Mert'le göz göze gelip ne var ne yoksa dökülmemek için bakışlarını yol çizgilerinden bile ayırmıyordu.

Mert, karısının dalgın bakışlarını göreceğinden emin olsa da onu kontrol etmekten vazgeçmemişti. Arada sırada göz ucuyla ona bakmayı ihmal etmiyordu. İkisine de saatler gibi gelen gergin araba yolculuğuna Esra'nın evinin önünde ara verilmişti. Zeynep'i alıp eve geçeceklerdi.

"Yorgunsundur; bekle, alıp geleyim istersen?"
"Esra'ya söyleyeceklerim var. Sen beklesen olur mu?"

Leyla'nın utangaç bakışlarına normalde bakmaya bile kıyamayan Mert, bugün onun yabancısıymış gibi bir şeyleri rica minnet istemesine tahammül edemiyordu. Yine de sakinliğinden ödün vermeden olumlu bir cevap vererek karısının kendisinden hem fiziken hem de ruhen uzaklaşmasına katlanmaya çalıştı.
Karısının güvensiz ve düşük omuzlarıyla çekingen adımlarını uzaktan izlerken, sesli bir iç çekip söylenmekten kendini alamadı:
"Açılacaksın bana. Mutlu olacağız, biliyorum."
*
Leyla, Esra'nın dairesinin önünde gerginlikle zile basmak için cesaret bekliyordu. Yoldan beri Zeynep'e ne diyeceğini, gördüğü şeyleri nasıl açıklayacağını içinden tekrar etmiş ve bir açıklamada karar kılmıştı. Ama şimdi eli zile gidip gelirken çalıştığı her şeyi tamamıyla unuttuğunu düşünüyordu.

"Ah! Umarım benden korkmazsın!" deyip zile bir kez bastı ve beklemeye başladı.

Kapının açılmasını gerginlikle beklerken terleyen ellerini eşofmanının kumaşına sürüp oyalanmaya çalışıyordu. Kapı açıldı ve önce Esra, sonra da onun arkasında merakla kapıya bakan iki ufaklığı gördü. Zeynep annesini görür görmez elini sıkı sıkıya tuttuğu Bora'yı bırakıp annesinin kucağını atladı.

"Annecim, seni çok özledim."
Leyla şaşkındı. Deminden beri kızının kendisinden korkup yaklaşmak istemeyeceğini düşünerek içi içini yerken, şimdi kendisine sımsıkı sarılmış kızının verdiği huzurla mest olmuştu.

"Canım," dedi kokusunu derince içine çekerek, "Ben de seni çok özledim."
"İyi oldun mu annecim, doktorlar sana iyi baktı mı?"

Kaşlarını çatmış, sanki 'bakamadılar' dese gidip doktorlara hesap soracakmış gibi komik bir ciddiyetle sorduğu soruya gerçek bir cevap bekliyordu.
Kızının bu tutumuna gülümseyerek bakan Leyla, "Çok iyi baktılar kuzum, bak hemen geldim," dedi.

"Anne, babam nerede?"
"Aşağıda, arabada bizi bekliyor."
"Yaşasın! Hemen çantamı alıp geliyorum."

Cıvıldayarak koşan kızının arkasından bir süre baktıktan sonra arkadaşı Esra'ya döndü:
"Çok teşekkür ederim. Başına dert açtık, bir sıkıntı olmadı ya?"
Esra yalancı bir kızgınlıkla kaşlarını çattı.

"Yok artık Leyla, daha neler! Oynadılar işte doya doya. Daha ne olsun? Geçmeyecek misin içeri?"

"Gidelim canım, çok sağ ol. Bu iyiliğini hiç unutmayacağım."
"Sen yani siz, iyi olun da gerisinin bir önemi yok."

Arkadaşının içten dileklerine gülümsedikten sonra yanlarına yeni gelmiş olan kızına, "Hazır mısın?" diye sordu. Kafasını sallayarak cevabını veren sabırsız kızının elini tutmadan önce arkadaşına sıkıca sarılıp "Tekrar teşekkür ederim," dedi ve kızıyla el ele arabaya doğru yol aldılar.
*
Leyla Mert'in arkasında onun kapıyı açmasını beklerken, en son muhtemelen berbat bir halde çıktığı evinin ne durumda olduğunu az çok tahmin edebiliyordu. Sanki eve girdiğinde o anlara geri dönecekmiş gibi hissediyordu.

Kapıdan geçtikten sonra karısı ve kızına yol veren Mert de çok gergindi. Leyla'nın ayrı kalmak istese de kendisine kötü davranmayacağını tahmin ediyordu ama ruhsal durumuna güvenemediği için emin olamıyordu.

Dairelerinin kapısı kapandığında sanki gerginliği hissetmiş gibi kızları da dâhil kimsenin sesi çıkmıyordu. Leyla göz ucuyla evi süzdüğünde gayet ferah, temiz ve derli toplu bir evle karşılaşınca şaşkınlığını gizleyemeden yatak odasına doğru birkaç adım atıp orayı da inceleme gereği duydu. Mert yine inceliğini göstermiş, onlara kötü şeyler hatırlatacak her şeyi halletmişti. Minnetle kocasının yüzüne baktığında onun da kendisini inceliyor olabileceğini düşünmemişti.

"Teşekkür ederim ilgilendiğin için, kim geldi?"
"Bizim şirketten bir abla, emekli olmuştu geçen aylarda, evde canı sıkılıyormuş," kızının yanına doğru eğilip dizine oturttuktan sonra konuşmaya devam etti.

"Zeynep hanımın annesi iyice iyileşinceye kadar oyun oynamaya gelecek."

Neşeli bir tonla söylediği cümleyi merakla takip eden kızı kendisine yeni bir oyun arkadaşı bulduğu için çok sevinmişti. Annesine tezatla çok cana yakın bir kızdı ve her yaştan insanla anlaşabilme özelliğine sahipti.

"Ya! Çok sevindim. Adı ne?"
"Evet, Hatice Teyze dersin, bir de çok yormaz, üzmezsen bu iş tamamdır," deyip çak yapması için elini uzattı babası. Karşılığını hemen veren kızını kucağına alıp ayağa kalktığında, kendilerini izlemekte olan annesine yaklaştırdı. Bulunduğu kucağı mutlulukla değiştiren küçük kız annesine özlemini son derece belli ederek sarıldı. "Annecim, sen bize yemek hazırlarken ben babamla oyun oynayabilir miyim?"

Soruyu annesine sormuştu ama cevabı babasından bekliyor gibiydi. İkisi arasında mekik dokuyan kedi yavrusu bakışlarını gören Mert, "Hadi öyleyse," diyerek odasına yönlendirdi kızını. Kızının oynamak istediği oyunları anlatıp zıplayarak odasına gidişini izledikten sonra saate bakan Leyla, dur kalk yaparak, Zeynep'in merak ettiklerini inceleyerek geldikleri için çabucak geçen zamana şaşırdı.

"Saat ne çabuk dört olmuş," diyerek mutfağa giderken, aklındaki şüphelerin biraz da olsa yatışmış olmasından dolayı memnundu.
*
Yemeğini yerken aynı zamanda kapanan gözlerine direnmeye çalışarak komik bir görüntü sergileyen Zeynep'i gülerek kucağına almaya çalıştığında, kızı onu itip babasıyla buluşmaya çalışıyordu.

"Babacım, bugün sen de benimle yatar mısın? Hatta üçümüz sizin yatağınızda yatalım. Olur mu?"

"Ama kızım sen yatağından başka bir yerde rahat edemezsin ki."
İlk itiraz elbette Leyla'dan gelmişti.
"Ama ben ikinizi de çok özledim."
Küçük kızın insanı can evinden rahatlıkla vurabilecek bu söylemiyle başka bir şey söyleyen olmamıştı. Hepsi yatmak için hazırlandıktan sonra önce Zeynep'in neşeyle yatağa sokulmasını izlediler. Ardından da onun iki yanına geçip uzandılar.

"Oh be, çok mutluyum."
Kızının burnunu sıkıp espriyle "Bende valla," diyen Mert, dönüp Leyla'ya baktığında onun da her şeyi unutup kendilerine sokulmasına memnuniyetle gülümsedi. Her ikisini de kollarıyla sıkıca sarıp uyumalarını izlerken, "Çok seviyorum," demeyi yine ihmal etmemişti.

LUSİD 💫Onde histórias criam vida. Descubra agora