BÖLÜM 5

2.7K 226 321
                                    

Her şeyin başladığı o zifiri karanlık caddedeydi yine rüyasında

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Her şeyin başladığı o zifiri karanlık caddedeydi yine rüyasında. Bir önceki kâbusun aksine ağır adımlarla ilerliyordu bu kez. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi bir hızla, korkuyla çarpıyordu. Biraz durup kendini sakinleştirmeye çalıştıktan sonra dışarıdan eski ve terk edilmiş görünen ama içinde dünyanın bütün pisliklerinin döndüğünü bildiği evlerden kendi girmesi gerekeni ayırt etmeye çalıştı.
Girmesi gereken mekândan iyice emin olduktan sonra kapısına doğru aksak adımlarla ilerlemeye başladı. Tabiri caizse, ayakları geri geri gidiyordu.

"Yapmalıyım," dedi küçük bir fısıltı halinde çıkan sesiyle, "Ailem için."
Gördüğü bu rüyalar çok saçmaydı ama işte başa dönmüştü her şey tekrardan. Bu kapıdan girdikten sonra seçimini yapacak, ailesi ya kendi yüzünden ya da bir yıl sonra kazada ölecekti. Her şekilde onları kaybedeceğini biliyordu. Ama bunun ne şekilde olacağının kendi elinde olması hayatında düştüğü en korkunç durumdu. Tüm bunların gördüğü rüyalar aracılığı ile oluyor olmasını ise tarif edecek bir sıfat zaten yoktu.
Eski ve kirli görünümlü kahverengi kapının önüne geldiğinde derin bir nefes aldı. Biliyordu, buraya girdikten sonra geriye dönüş yoktu. İstenilen neyse eli mecbur yapacaktı. Hafifçe kapıyı tıklattı. Hızla vurmasına gerek olmadığını da biliyordu. Kapının arkasında biri daima bekler, gelen her kimse hızla içeri alırdı. Tabi kendisi gibi garibanlar içindi bu muamele. Yoksa içerisinin bambaşka bir âlem olduğunu da biliyordu.

İri yarı, izbandut kılıklı bir adam tarafından kolundan tutulup hızla içeri çekildiğinde korkmaya bile vakti kalmamıştı.

"Yavaş olsana be," diye bağırmaya başladığında bu tutumuna kendisi de karşısındaki adam kadar çok şaşırmıştı.

"Yerini bil, diline sahip çık! Yoksa koparmak fazla zamanımı almaz."
Adamın tıpkı bir yılan sinsiliği ile tıslayarak sarf ettiği sözcükler kanını dondurmuş, derhal fevri çıkışından geri adım atmıştı.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim. Korkunca istemeden kaçtı ağzımdan."

Adam uzatmadan kolunu sıkıca tutup yürümeye zorladı. Bu karanlık ve kirli evin derinliklerinde gizli olan diğer dünyaya adım adım ilerlerken, bir yandan bu duruma nasıl düştüğünü düşünüp kendi kendine hayıflanıyordu.
*

Leyla, güneşli ve güzel bir günde okula gitmek üzere yurdun önünde buluşmak için en yakın arkadaşı Duygu'yu bekliyordu. "Ne kadar iyi anlaştık," diye geçirdi içinden bu iki yılı düşünürken. Daha önce kimseyle böyle yakın olup paylaşımda bulunamamıştı. Çünkü çok çekingen bir kızdı. Çekingenliğinin tutukluğu yüzünden sürekli sakarlıklar yapar, bu yüzden de kimseye pek yaklaşamazdı.

Okul için ailesinden, evinden ilk kez bu kadar uzak kalmıştı. Tanıdığı başka kimse de pek yoktu. "İyi ki Duygu çıktı karşıma," diye düşünmekten kendini alamadı. Duygu ile aynı sınıftaydılar ama o ilk yılının çoğu dersini alttan aldığı için Leyla'dan bir yıl daha tecrübeliydi. Kendisinin acemiliklerini ustaca yönetiyor, ona yeni bakış açıları kazandırıyordu.

LUSİD 💫Onde histórias criam vida. Descubra agora