1.0

554 36 10
                                    

"Hangi yurtta kalıyorsun?"

Sarışın çocuktan beş yüzüncü soru geldiğinde sıkıntıdan bayılmak üzereydim. "Westhigh." dedim ve gözlerimi etrafta gezdirdim. Sıkıldığımı anlayıp beni yalnız bırakabilirdi.

Gözlerim kalabalıkta bir kaç kızla gülen Calum'a takıldığında ardından köşeden onu sinirle izleyen June'u buldu. O da -büyük ihtimalle- Calum'u sinir etmek için uzun boylu esmer bir çocukla konuşuyordu. Ama ilgisini çekemediği belliydi. "Buradan sonra oraya gitmek ister misin?" dediğinde gözlerimi ona çevirdim. Dudağındaki metali beklentiyle dişliyordu ve kendinden emin bir şekilde bakıyordu. Gerçekten kolay kız gibi mi duruyordum?

Kaşlarımı çattım. Ağzının payını vermek için ağzımı açmışken ben bir şey demeden arkasını döndü ve ilerlemeye başladı. Anlamsız bir şekilde arkamı döndüğümde bende cevabımı almıştım.

Yavşağın teki kollarını çaprazlamış ve çatık kaşlarla başka bir kıza ilerleyen sarışına bakıyordu. "Az önce potansiyel erkek arkadaşımı korkuttun." dedim duvara yaslanırken. "O potansiyeli ibne Luke Hemmings bile taşıyor ama ben taşımıyorum öyle mi?" dedi beni taklit edip sırtını duvara yaslarken.

"Erkek arkadaş olmak sadece düzüşmek değildir Calum, yanında sadakat ve sevgiyi de getirir." diye cevapladığımda June'un bakışlarıyla karşılaştım. Kaşları çatık bir şekilde bize bakıyorken konuşmayı uzatmak istemedim. "En son birine sadık olmak için uğraştığımda yavşağın tekinin karın kaslarından tekila yaladı. Ben sadece düzüşmek için buradayım." dedi ellerini iki yana kaldırırken. Alaycı gülümsemesi sinirlerimi bozarken haklı olduğu için güldüm. Yorgun bakışları yüzümü inceledikten sonra omuz silkti.

"June düzüşmek için her zaman hazır." dedim bir kez daha aklı karışmış olan oda arkadaşıma bakarken. "Seni istediğimi belli etmek için daha ne demeliyim sikeyim." kızmış gibiydi.

Alnına düşen siyah dalgalı saçlarında gözlerimi gezdirdikten sonra iri dudaklarına ve özenle oyulmuş çene kaslarına baktım.

Siktir siktir siktir.

Elimdeki içki bardağını bir seferde başıma dikerken asla düşünmüyordum. Ve ona muzipçe gülümseyip "Sana gidelim." dediğimde de.

unpredictable || hoodWhere stories live. Discover now