0.6

1.7K 107 8
                                    

"Biraz daha kay düşmek üzereyim." diye mırıldandı, uykulu sesi hemen kulağımın dibinden yükselmişti. Kaslı kolları belimin etrafında sarılıyken, kalçamda hissettiğim baskı uykumu açmaya yetmişti.

"Ciddi olamazsın Calum!" dedim kalçamı geriye itip onu yataktan düşürmeye çalışırken. Ama belimdeki kolları benden ayrılmazken bir kaç saniye sonra popomda ve kafamda hissettiğim keskin acı beni pişmanlığın zirvesine taşımıştı.

"Senden nefret ediyorum." dedim yerde yatarken. Ayağa kalkmadan önce beyin sarsıntısı geçirmediğimden emin olmam gerekiyordu. "Benden hoşlanıyorsun." diye devam etti dirseğinin üzerinde doğrulup bana bakarken. Nefesimi verip gözlerimi kapattığımda biraz daha yaklaştığını hissetmiştim.

"Siktir git Calum." derin bir nefes alıp gözlerimi açtığımda hemen yanımdaydı. Gözleri boynumdan aşağı açık olan tişörtümden içeri bakıyorken kafasına vurup doğruldum. Kıkırdadığını duyduğumda karşılık vermemek için dudaklarımı ısırmam gerekmişti.

Şey, haklı olabilirdi belki biraz hoşlanıyor olabilirdim.

Ama kontrol edilip unutulmayacak bir şey değildi.

Aynen öyle Sally.

"Dört aydan sonra yetişkin göğüsleri görmek beni heyecanlandırdı Sally." dedi  yatağa uzanırken. Tekrardan kıkırdamamak için kendimle savaşa girdiğimde, June'un 12 yaşındaki bir kızın boyutunda göğüsleri olduğunu hatırladım. Uzun bacaklar ve sıkı kalçalar Calum için yeterli değildi anlaşılan.

"Çıktığım kişinin kız olduğunu hatırlamam için uzun saçlar yeterli olmuyor." diye devam ettiğinde ayak ucuna oturmuştum. "Haksızlık etme Calum, güzel bir yüzü de var."

"Güzel bir yüz Harry Styles'da da var Sally." kendimi tutamayıp güldüğümde doğrulmuştu. "Aslına bakarsan Harry Styles'ın da uzun saçları var." dediğimde kahkaha atmıştı. Kısılan gözleri ve kıvrılan dudaklarıyla iç çekme isteğim ağır basarken kendimi toparlayıp gözlerimi kaçırdım.

"Hadi ama Sally, büyük göğüslerinle ve komik esprilerinle hiç yardımcı olmuyorsun." öne doğru eğilip yüzünü bana yakınlaştırdığında dudaklarımı ısırdım. Tek kaşımı kaldırıp bende ona yaklaştığımda meydan okumayı çoktan kabul etmiştim. "Ne o Hood? Yoksa bana aşık mı oluyorsun?"

Yüzünü öne eğip güldüğünde oyun oynadığımı anlamıştı. Bakışlarımız tekrardan buluştuğunda dudaklarını dudaklarıma bastırdı ama oynatmadı. Kalın dudakları öylece dudaklarımın üzerinde dururken gözlerimi kapattım. Belli belirsiz bir öpücük kondurup geri çekildiğinde ayağa kalkmıştı.

"Meydan okuma kabul edildi." diye fısıldadığında, aşık olmaktan bahsettiğini biliyordum. Hangimizin önce gardını indireceğinden bahsediyordu ve asıl kötü olan tarafı ise sanırım kaybedenin kim olduğunu çoktan biliyordum.

unpredictable || hoodWhere stories live. Discover now