🌕 ESARETİN KARANLIK TARAFI | BÖLÜM▪︎20▪︎🍂

Start from the beginning
                                    

“Soğukta orada ne yapıyorsun?” 

Derin bir nefes aldım. Köşeye sıkışmıştım. Mahvolmuştum ve o an yapabileceğim herhangi bir alternatifim söz konusu değildi. 

“Ona annenle konuştuğunu söyle. Tabi, dün akşam olanları öğrenmesini istiyorsan şimdi anlatmanı zevkle izleyebilirim.” diyen diğer taraftaki adama karşın bir an ne yapacağımı şaşırmıştım. 

Derin bir nefes aldım ve bana sunduğu tek çıkış yoluna bir can simidi gibi yapıştım. Okyanusun ortasında, köpekbalığın insafına kalmıştım ve Çeko bunu net bir şekilde hissettiriyordu. 

“Annemle konuşuyorum.” 

“Neden içeride konuşmuyorsun? Hava soğuk.” demesine karşın yavaşça yerimden doğruldum ve telefonu elime alıp kapattım. Madem söylemeyecekti, daha fazla Atalay’ı şüphelendiremezdim. 

“Temiz hava almak istedim ama haklısın. Üşümüşüm.” diyerek çıplak ayaklarımla çimenlerin üzerinde yanına doğru ilerledim. Dışarıdan nasıl gözüktüğüm hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu ama bir şeylerde terslik olduğunu düşündüğünü görebiliyordum. Her zamanki gibi gözlerini kısmış, uzun kirpiklerinin arasından bana o buz mavisi gözleriyle bakıyordu. 

“Bir sorun mu var?” 

Yanından sıcak eve giriş yaptığımda ürperen bedenim, üşüdüğünün şokunu yaşıyormuş gibi titremişti. Bunu fark etmesi ile uzanıp beni kollarının arasına alması uzun sürmedi. Sıcacık bedenine değen bedenim, adeta buz kesmişti. Ona sarılmak, bir an olsa da rahatlatırken ona yaptığım yanlış yüzünden vicdanım şimdiden sızlamaya başlamıştı. Kahretsin! Böyle yapmamalıydım. Hayır! 

“Hayır. Sadece annemle her zamanki kavgalarımız işte. Kimseyi rahatsız etmek istemedim.” 

“Korkmuş gibi duruyordun.” dedi ve saçlarımın arasında ellerini dolandırırken bir yandan da sırtımda dolanan büyük elleri ile beni ısıtmaya çalışıyordu. 

Tanrım! Bana bu kadar sıcakkanlı yaklaşmamalıydı. 

“Sinirlendim. Önemli bir konu değil.” dediğimde başımı kaldırıp ona bakmaya yeltenmiştim ama bunun yanlış bir karar olduğunu gözlerine baktığım an fark etmem uzun sürmemişti. 

“Tamam, ısrar etmiyorum. Aç mısın? Kahvaltı hazırlasınlar.” dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım. 

“Yeni uyandım sayılır ben de.” 

“E kahvaltı yapmayacak mısın?” diyerek şaşırmış bir şekilde bana baktığında daha fazla şüphe çektiğimi fark edip derin bir enfes aldım ve gülümsedim. 

“Aslında yapsam iyi olur. Sen ne yapacaksın?” 

“İşe gitmem gerek. Orada bir şeyler atıştırırım.” 

“Peki, bugün gelecek misin?” diye merakla ona baktığımda ise bir an yine gözlerini kısarak bana baktı ve hemen ardından muzip bir şekilde sırıtıp konuştu. 

“Yalnız kalmak istemiyor musun?” 

“Aslında burada yalnız kalmak beni korkutuyor. Bugün seninle gelsem olmaz mı?” 

İşe gitmesi demek Çeko’yu görmesi demekti ve ben bugün akşam kadar Çeko’nun ne anlatacağını bilemeden onu yollayamazdım. 

Tek kaşını kaldırdı. Şaşırmış olduğu bariz belliydi. 

“Benimle mi gelmek istiyorsun?” 

“Evet.” dedim anında ve aklımda uydurduğum yalanları kendimce mantık çerçevesi içerisinde sıraladım. 

Karanlık Esaret KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now