🌕 BÖLÜM▪︎38▪︎🍂

33.6K 2.8K 1.4K
                                    

Hellö 💦

Size küstüm ciddi manada. O yüzden iyi okuyun sizden intikamımı nasıl alıyorum:))))

SINIR 2K VOTE 2K YORUM

"Tahir, Atalay'a haber verdin mi?" diye sorduğumda yaşlı adam direktifimi yerine koşulsuz getirmeye hazır bir şekilde başını olumlu anlamda salladı.

Gülümsedim ve ona şöyle bir baktım. Uzun olmasa da bu süre zarfı içerisinde beni koruyan, saygılı ve işini hakkıyla yapan bir adam olduğu için ona teşekkür etmiştim. Artık yollarımızın ayrılacağının farkında olarak sesini bile çıkarmadan olanları izliyordu. Ben ise eşyalarımın toplanmasını istemiş ve kadın çalışanlar odamdaki bütün eşyaları paketlerken Atalay ile buluşacağım saatin gelmesini bekliyordum.

Dün gece aklımdan çıkmıyordu. Çeko'nun bana sunduğu bu teklif âdeta velinimetti ve pek de düşünmeme gerek kalmadan kabul etmiştim ama o gittiğinden beri aklımda dönüp duran bir sürü şey vardı.

Atalay'ın etrafımda dolanmasından hoşlanıyordum. Bana verdiği gücün içerisinde hâkimiyet kurmaktan hoşlanıyordum. Şimdi ise hayatım eskisi gibi düz ve rahat olacaktı. Buna sevinmeliydim. Seviniyordum da. Yine de Atalay'dan uzak kalmak zorunda olduğum gerçeği beni garip bir şekilde üzüyordu. Ne de olsa onunla geçirdiğimiz onca güzel vakit varken son yaşananlardan sonrasında onu süründürmeye ve acı çektirmeye hazırdım. Şimdi ise bununla bile uğraşmadan hayatından çıkıp gitmeye hazırdım.

Bu haksızlık mıydı?

Kesinlikle değildi. Yine de haklıydım. Yapmalıydım. Ondan uzak durarak eski hayatımı ve kendi dünyama geri dönmeliydim çünkü bu iş sandığımdan da kötü bir hâl almaya başlamıştı.

Kapının çalınmasıyla birlikte bir anda bütün düşüncelerimden kurtulup bütün odağım kapıya uzanan koridora kaymıştı.

Beklediğim başka misafirim yoktu ve Atalay'ın geleceğine emindim. Onu son kez göreceğim düşüncesi içimde büyük bir burukluk oluşmasına neden oluyordu. Ensemde tokmak gibi atan bir kalp atışı ile karşı karşıya kalırken nefes alışverişlerimi düzene sokmaya çalıştım. Gözlerim dolmaya hazırdı. Oysaki bana onca yaşattıklarından sonrasında bunları düşünmem kendime hakaret değil miydi?

Yutkundum ve boğazımda oluşan o ağrıyı yok etmeye çalıştım ama sanki daha da büyümek için çabalıyordu.

Ve onu gördüm. Uzun iri bedeni beyazlarla süslenmiş salonuma öyle bir girmişti ki tezat siyah kıyafetleri ve uzun paltosu ile âdeta bir mafya babasını andırıyordu ama çok yakışıklı bir mafya babasıydı. O bedenin ne denli lezzetli olduğunu hatırlıyordum. Bana dokunduğunda ve üzerimde olup hâkimiyeti eline aldığında beni ne denli yönettiğini biliyordum. İşte bu, beni ona karşı iten bir gerçeklikti. Yine de seks hayatım için kendimi onun kollarına atmayacaktım.

Atalay beni sevmiyordu. Beni sevmeyen bir insan için de hayatımı zindana çeviremeyecek kadar kendime değer veriyordum.

Çatık kaşları, parlak mavi gözlerini ışıldatıyordu ve köşeli yüz hatları o kadar soğuk ve keskin duruyordu ki birazdan sanki beni öldürmeye hazırlanan bir savaşçıyı andırıyordu. Oysaki o adama neler yapmıştım öyle değil mi?

"Hoş geldin." dediğimde kokusunu ya da varlığını yakınımda hissetmemek için yerimden bile kalkmadan karşımdaki koltuğa oturması için elimle işaret verdim.

Anlamayan bir şekilde dikkatle yüzümü inceledi ve yavaşça paltosunu çıkarıp gerginleşen bedenindeki bütün kasları bir an da olsa ince tişörtünden görmemi sağladı. Kolları kısa olduğu için dövmeleri yine gözler önündeydi ve onun bu görüntüsünü ne kadar sevdiğimi hatırladım. Sanki o dövmeler onunla bütünlemiş bir gerçeklikti. Sanki doğduğunda da annesinin karnından kollarındaki resimlerle çıkmış gibiydi.

Karanlık Esaret KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now