🌕 SOLUK BORUMA TAKILAN GÜL YAPRAKLARI| BÖLÜM▪︎15▪︎🍂

1M 9.1K 2.9K
                                    

Hellö 💦


İ

nsanların gerçekleri, hayalleri doğrultusunda şekillenir derler. Ruhumdan, yıllar yılı kopardığım onca parçanın hıncıyla adımlamaya çalışan topraktan bedenim, yağmuru görünce çamurlaşıyor, güneşi görünce ise ufalanıyordu. Yağmurda şekilsizleşmeye alışmıştım. Kurumaya yüz tutarken eski şeklime döndüremesem de kendimi, yeni bir şey ekliyordum her defasında çamuru şekillendirip kendime. Yeni bir beden, yeni bir hayal geliyordu beraberinde. Ama güneş… Beni iliklerime kadar kurutan o aydınlık, benden bir parça aldığında geri yapıştıramıyordum. Yeni bir beklentim olmuyordu. Ruhumdan da fütursuzca bir parça koparıyor, kenara atarak harabesini izlememe sebebiyet veriyordu. 

Ben, kötülüklerden beslenen bir insan olup çıkmıştım nedense. Hayallerim, beni şekillendirirken çevremdeki insanların yağdırdığı yağmurla şekillenirken güneşimi açtıran insanlardan hep darbe alıyordum. Mutluluk, benim cehenneme bir adım daha yaklaşmama sebebiyet veriyordu. Birçok parçamı koparıp kenara atan o güneşe küseli yıllar olmuşken şimdi oturup yeni bir güneşe selam veriyordum. 

Onu özlemeye başlıyordum. Parmaklarımdaki kıvrımların her zerresine kadar. Çünkü o bana iyi geliyordu. Duygusal bir bağ değildi bu. İhtiyaçtı. Çok fazla yağmurla başa çıkmıştım son zamanlarda. Şimdiyse bedenimden bir parçanın kopup gitmesi gerekiyordu belki de. Ata’nın benden birçok şey alabileceğinin farkındaydım. Bir haftadır, onun için bir parçamı yok edebilir miyim diye kendimi sorguladığım için uzak duruyordum aslında. Şimdi ise karşıma geçmiş oturduğunda, benden alacağı parçanın hesabını yapıyordu. Biliyordu. Kötü adam olduğunu söylerken bile benimle koparabileceği parçaların hesabını yapıyordu. Kabul etmemem gerekiyordu. Birçok kötü insanla karşı karşıya kalan ben, yine hayatıma böyle bir insan sokmadan ilerlemeye devam etmem gerekiyordu ama bu, eroin gibi bir şeydi artık benim için. Ona öyle çok bağlanmış hissediyordum ki, ellerimden kayıp gidecek bir dünya vardı ve ben bu dünyayı, onun ellerine altın tepsiyle sunmaya dünden hazır bir şekilde ilerliyordum. 

Bağlılığım, ona aşkımdan kaynaklanan bir etken değildi. Ben bir kuklaydım ve yıllardır insanların beni şekilden şekile sokmasına müsaade etmiyordum. Şimdiyse, yeni bir kukla oynatıcım ile anlaşırken gözlerinin içerisine bakıyordum. 

“Sen de, beni yok edecek o insanlardan mısın yoksa?” 

İçten içe kendimce sorduğum soruya karşılık ona özlemimle tutundum. Ellerinin arasında, eriyen bir buz gibi ihtiyaç barındırıyordum sanki. Benim, buzlarla kaplanmış dünyamı, tek bir dokunuşu ile sellere boğarken, yeni kıtalarımın güzelliğini onunla keşfetmek adına nefes alıyordum. 

O gece birlikte olduk. Yatakta yan yana, kollarımı onun bedenine sarmışken yine vurdulu kırdılı bir film izledik ama ertesi gün başıma geleceklerden bihaber bir şekilde “Belki de sandığım kadar kötü değildir.” diye kendimi telkin ediyordum. Ama öyle olmayacaktı. Ata, bana en büyük hayal kırıklığımı, en hızlı yaşatacak ilk insandı ve ben o gece, onun kollarında nefes alırken, kokusunun billur sokaklarına çiçeklerimi ekiyordum. 

Uyanmamın sebebi, onun telefonla konuşmasından dolayıydı. Balkona çıkıyordu. Bir yandan sessiz olmaya çalıştığı belliydi ama ben yalnız yaşayan bir insan olduğum için evde farklı bir ses duyduğumda anında uyanabiliyordum. 

Uyandığımı fark ettiğinde bir an sanki bundan memnun olmamış gibi kaşlarını çattı. İki kaşının arasına oluşan derin iki yarık ile karşılaşırken dudakları hızına yetişemediğim bir şekilde düz bir çizgi hâlini almıştı. Sanki benim uyanmama sinirlenmişti ama diğer taraftan gelen bilgi, onu daha da sinirlendirmeye yeten bir etken gibiydi. 

Karanlık Esaret KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin