🌕 BARLAR SOKAĞI | BÖLÜM▪︎11▪︎🍂

514K 9.2K 1.6K
                                    

Hellö 💦


S

essizce onu izledim. Tanımadığım bu insan için ne yapmam gerektiğini bilemeden öylece bekledim. 

“Midyeleriniz de geldi.” diyen Mustafa, ışıldayan gözleriyle bize bakarken arkadan koşmaktan nefes nefese kalmış çocuk, elinde bira ile yanımıza gelmişti. 

“Abi, buyur. İstediğin başka bir şey var mı?” diye sormasına karşı Ata başını yavaşça aşağı indirip kaldırdı. Onlara karşı bir ağırlık göstergesiydi ama bu kendisini beğenmişlik ya da üstünlüğünü kullanmak gibi değildi. Babacan bir hareketti bu. 

“Hayır. Hadi, siz işinize dönün. Ablanız rahat rahat midyenizi yesin.” demesine karşı yine topu bana atması, bir an ona ters ters bakma ihtiyacımı doğursa da bu sefer gülümsemiştim. Çocuklar bana gülümseyerek selam verdikten hemen sonra masamızdan ayrılırken dönüp Ata’ya baktım. Birasının kapağını çakmağı ile açtıktan hemen sonra dudaklarına götürmüştü ve benim onu izlediğimi görünce bir an içmeden konuştu. 

“Ne oldu?”

“Bir şey olmadı. Bazen beni şaşırtıyorsun o kadar.” dedikten sonra şaşırmış gibi tek kaşını kaldırarak bana baktı. Hemen ardındansa dudağının bir kenarı yukarı doğru kıvrıldıktan sonra birasından büyük bir yudum almıştı. 

“E, sen yemeyecek misin?” dedim ve soran gözlerle ona baktım. 

“Hepsini kendin mi yemeyi düşünüyordun?” diyerek dalga geçermiş gibi bana konuşmasına karşı gözlerimi devirdim ve uzanıp bir midyeyi elime aldım. 

“Prenses kızlar, midyeyi senden çok yerler.” dedikten sonra limonunu sıktığım midyeyi yemeye başladım. Benim verdiğim cevaba karşı dudaklarındaki gülümseme silinmezken uzandı ve kendisine bir midye hazırladı. 

“Midye dediğin bol limonlu olur. Bak bunu böyle sıkacaksın.” dedi ve limonu baya sıktıktan sonra dudaklarına götürdü. 

Ata ile birlikte midye yiyeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Hatta, onunla birlikte bir yemek yemeye çıkacağım bile şüpheliydi. Ama annemin gelmesiyle birlikte hem onunla sevgili olmuş hem de akşamında sürekli onunla birlikte kalır olmuştum.

Midyelerimiz bittiğinde rahat bir şekilde arkama yaslanırken ayranımın sonunu pipetle ses çıkararak içmeye çalışıyordum ki Ata ile göz göze geldik. Bana yaptığım şey yüzünden ters ters bakarken umursamadan inadına bitmiş olan ayranımı çekmeye devam ettim. 

“Yetmediyse yenisini söyleyelim. Ses kirliliği yapmaya ne gerek var şimdi?” diye sormasına karşı nihayet ayranı bırakıp kocaman sırıtarak ona baktım. 

“Canım istemiyor. Sadece sonunu böyle içmeyi seviyorum. Ziyan mı olsun şimdi?” dediğimde artık bana cevap vermekten sıkılmış gibi yüzüme bakmış ve hemen ardından yeniden konuşmuştu. 

“Bittiyse kalkalım mı?” 

“Olur.” dedim ve çantama uzanıp tam cüzdanımı çıkarıyordum ki beni durdurdu. 

“Gerek yok. Ben hallettim.” demesine karşı ona ters ters bakmadan edemedim. 

“Teşekkürler ama bugün kahvaltıyı da sen ödedin. Sevgili gibi hareketler yapmaya başladın. Fark etmedim sanma.” dediğimde bir an söylediklerimi absürt bulmuş gibi bana baktı. Hemen ardındansa umursamadan ayağa kalkmaya yeltendiğinde cüzdanımdan çıkardığım 200’lüğü masaya, peçetenin altına sıkıştırarak bıraktım. 

“O ne için?” 

“Çocuklara harçlık olsun.” dediğimde bir an kaşları çatılsa da bir şey demeden başını onaylar anlamda salladı. Bizim kalktığımızı fark eden çalışanlar anında Ata’nın etrafında toplanırken Sedat denen midyeci de yerinden kalkıp Ata’yı yolcu etmişti. 

Karanlık Esaret KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now