Bölüm 53

5.2K 430 29
                                    

"Tamam o zaman. Sen, müstakbel kayınvaliden ile her şeyi konuştuğuna göre ben de gidip şu Orhan'ı üzerimize çekeyim. Veya ulaşayım. Her neyse işte." Eve döndüğümüzden beri, Asu, bize karşı çok sert davranıyordu. O gittikten sonra Dalan'ın yanına gittiğimiz için sinirlenmişti. 

"Sen neden Orhan'a gidiyorsun ki tek başına? Biz gideriz. Bir şekilde ulaşırız ona. Hayır yani, niye hemen öne atılıyorsun?" Tales'in kıskançlık krizi de devreye girmişti şimdi. İkisi de ayağa kalkmış, birbirlerine yakın, hatta fazla yakın bir halde tartışıyorlardı.

"Benim bir ailem, eşim falan olmadığı için gözden çıkarılacak ilk kişi olabilirim bence. Ondan öne atılıyor olmayayım?" Asu'nun kıskançlığı arttıkça cümleleri de mantıksızlaşıyordu. Bu odadaki kimse onu gözden çıkarmazdı. 

"Senin bir ailen var artık. Biz varız. Eşin olarak da gelecek ne getirir bilemezsin. Bana biraz daha iyi davranırsan eğer, o sorun da çözülür bence." Tales neredeyse evlenme teklifi edecekti dizlerinin üzerine çöküp. Asu da bunu fark etmiş olacaktı ki yarı dehşet yarı beklenti içinde Tales'in gözlerine bakıyordu. Mavi'ye iyice yaklaşıp koluna girdim. O da aynı korku dolu ifadeyle karşılık verdi. 

"Benim daha iyi bir fikrim olabilir." Feyza'nın titrek ve zayıf çıkan sesi yine de konuşmaları yarıda kesmeye yeterli olmuştu. Bütün gözler ona dönünce biraz ürkse de fikrini ortaya sundu.

"Babamı, pardon Tuğrul'u arayabiliriz. Onun telefonu hep yanındadır. Orhan'a ulaşmaktan daha kolay. Hem böylece kimsenin bir yere gitmesi gerekmez. Zaten Zuhal'i arıyorlardır her yerde." 

"Bence de. Feyza çok haklı. Daha zahmetsiz bir yol. Eminim ki o da Feyza'dan bir telefon bekliyordur zaten." Mavi de ona destek çıkınca Feyza daha rahatlamış gözüküyordu. 

"Evet ama ne diye arayacak? Baba gel, o yanındakini de getir, şurada bekliyoruz elimizde kazıklarla diyecek hali yok ya?" Asu da sakinleşmiş görünüyordu. Hatta konunun değişmesine sevinmiş gibiydi. 

"Bence arayıp yaptığını yeni duyduğunu, benim onları aradığımı söylesin. Sanki hala yanlarında yokmuşum gibi görünsün ki avlaması kolay olsun. Tuğrul, benim yanımda olmadığınızı düşünürse Feyza'ya yalan söyler. Düşündüğün gibi değil, ben masumum gibilerinden. Feyza da inanmış gibi yapar ve yerimi söyler. Böylece doğrudan tuzağımıza düşerler. Tabi eve bakmak akıllarına gelmediyse. Umarım köye dönmemişlerdir." Aniden kurduğum bu planı onaylayan başlarla birlikte yalan söylemeye ve kurnazlığa ne kadar alıştığımı fark etmem bir olmuştu. 

"Çok mantıklı. Aferin Zuhal. Bak, işine gelince ne kadar da iyi planlar kuruyorsun. Başkalarından yardım istemene de gerek kalmıyor." dedi Asu. Dalan'a gittiğim için hala öfkeliydi.

"Evet, arayalım bence de. Feyza, prova edelim bir iki kere. Elimizi çabuk tutalım. Sonra da ara." Tales'in konuşması kapının vurulmasıyla kesildi. Ev sahibi Asu olduğundan yerinden kalkan da o olmuştu. Tales de çaktırmadan onun arkasından gitmiş, yine de araya biraz mesafe koymuştu. Kapı açılınca bir sessizlik oldu. Geleni görememiştim. Tales homurdanarak yerine dönerken Asu da arkasından geldi.

"Bakın kim gelmiş? Planımızın yıldızı burada. Ben de içimden sürekli kim eksik diyordum." Asu'nun iğneleyici laflarıyla birlikte salona giren Dalan herkese gülümsedi. Daha sonra da davet beklemeden gördüğü ilk boş koltuğa yayıldı.

"Evet, herkes sakinleştiyse neler yapacağımızı konuşmaya devam edelim mi?" dedi Dalan.

"Tabi. Biz de tam şimdi yeni kurduğumuz bir plandan bahsediyorduk. Gelmen çok iyi oldu." Feyza'nın sıcakkanlı yaklaşımı hoşuna gitmiş gibiydi. Gözlerini ona sabitleyip içtenlikle gülümsedi. Feyza, ona konuştuklarımızı anlatırken geri kalanlar sessizce oturmayı tercih ettiler. Dalan da arada kaçamak bakışlarla hem Tales'i hem de Asu'yu süzüyordu. 

Mavi IsırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin