Bölüm 37

9.5K 679 64
                                    


Kollarında huzurla uyuduğum adam, bu sabah gözlerime farklı bakıyordu. Onun, her şeyi yapabileceğini düşündüğüm bir çok an olmuştu. Ancak katil olabileceğini de unutmuştum. Yüreğim sızladı. O da farkındaydı bendeki his yağmurunun. Ya hiç umursamıyordu benim düşüncelerimi ya da umursar ise yapamayacağından korkuyordu. Evet, hikayemizin neresinden tutarsak tutalım, tek çare onu öldürmek gibi görünüyordu. Ben neden böyleydim peki? Neden hala başka bir çözüm yolu olabileceğini düşünüyordum?

Sessiz bir kahvaltı olmuştu. Herkes bana karşıymış gibi görünüyordu. En çok da Feyza'ya darıldım. O, beni anlar sandım. Ama sessiz sakin kahvaltısını yapıyordu. Gözüm, sessizliği bozan duvar saatine kaydı. Bütün sorun bunun hızlı akmasıydı. Helen, er geç durumu anlayacaktı. Kaç gündür ortada yoktuk. Babası da bunu fark edecekti. Şu an bile peşimizde olabilirlerdi. 

"Helen seni hiç aradı mı Mavi?" dedim sessizliği bozarak.

"Daha önce 15-20 gün iş gezisine çıktığım olmuştu. O sınırı doldurmadığımız sürece ve ben telefonlara cevap verdiğim sürece sorun yok."

"Helen de kim? Neden senin peşinde ki?" Olan bitenin anlatmadığım yüzünü Feyza'ya anlatmam gerekiyordu.

"Korkma aşkım. Bu işi çözeceğim." dedi Mavi elime uzanarak. 

"Asıl korktuğum da bu ya zaten. Senin işi halletme şeklin." dedim kendim bile duyamayacağım şekilde fısıldayarak.

"Efendim? Bir şey mi dedin canım?" 

"Hayır. Ben doydum. Hatta çok yedim. Biraz yürüyeyim o yüzden. İzninizle." Arkamdan gelmemesine sevindim. Biraz yalnız kalmak istiyordum. Ne tarafa dönersem döneyim çıkmazda hissediyordum. 

Belki de gerçekten intihar etmeliydim. O zaman da dediğim gibi belki de en iyi çözüm yolu buydu. 

"Hayırdır? İntihar falan etmeyi mi düşünüyorsun? Ne bu surat?" Yanımda beliren Kemal'e kuşkuyla bakmaya başladım. Zihin okuyabiliyor muydu? 

"Hey, sakin ol. Sadece şaka yapmıştım. Feyza'yı bekliyorum. Kahve ısmarlayacağım. Sen de gel istiyorsan?" Öyle isteksiz sormuştu ki ikimiz de sırıttık. 

"Tabi, olur. Çok güzel olur hatta." Yüzü bembeyaz oldu. Bu haldeyken bile kahkaha atmama neden oldu yüz ifadesi. 

"Şaka yaptım. Siz beraber vakit geçirin. Zaten biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var."

"Ne oldu?" 

"Boş ver." Arkadan gelen ayak seslerinin sahibine döndük. Feyza, heyecanla Kemal'in boynuna atladı. 

"Hadi size iyi eğlenceler. Görüşürüz." 

"Nereye gidiyorsun Zuhal? Kemal bana kahve yapacak. Onların evinde şu pahalı kahve makinelerinden biri var. Hadi gel."

"Yok, siz baş başa kalın." 

"Hayır. Bahane yok. Gidiyoruz." Kolumdan tutup peşlerinden sürüklemeye başladı. Kemal'le birbirimize ağlayan gözlerle bakarak Feyza'nın peşinden sürüklenmeye başlamıştık. 

Kemallerin evi, köyün geri kalanına göre daha eski görünüyordu. Eskiydi ama bir o kadar da bakımlıydı. Taştan ev ilgimi çekti. Hem çok şirin duruyor hem de mistik havasıyla insanları tedirgin ediyordu.  

Evde kimse yoktu. Kemal'in üzüntüsünün sebebini anlayınca gülümsememek için kendimi zor tuttum. Erkekler... Salona geçtik. O kadar modern döşenmişti ki açılan ağzımı kapatamıyordum. İçerisi lüks kokuyordu. Dışarıdan bakan kimse, içerisinin böyle olacağını tahmin bile edemezdi. 

Mavi IsırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin