Bölüm 44

6.9K 550 20
                                    

Mavi'nin ağzından;

Annem... Bana bu kadar uzak olan başka hangi kelime vardı acaba? Aynı zamanda bu kadar yakın. Onunla arada sırada görüştüğümü inkar edemem. Telefonumda hep numarası durur. Sonuçta annem. Ama ona olan öfkem, babama yaptıkları, ailemize yaptıklarını affetmem mümkün değildi. Hele şimdi bu karmaşık yapbozun en önemli parçasına onun mükemmel uyduğunu düşünürsek.

Büyücü beni seçmişti. Çünkü aslında her zaman ana hedefi, kendini ölümsüz yapabilmek, bir gün ona zarar gelirse yeniden hayat bulabilmek gibi nedenlerle kızını büyüleyen adam, annemi de yanına alabilmek için beni büyülemişti. Ama annem onun yanında değildi işte. Geçmişte yaşadıklarına rağmen annem onu seçmemişti. Buna sevinsem mi sevinmesem mi bilemiyordum. Sonuçta şu anda yanında olmaması, geçmişte olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Annem, beni ve babamı aldatmıştı. 

"Demek babamın geçmişte annenle ilişkisi vardı? Peki benim annemle neden evlendi ki? Annene bu kadar aşıksa neden evlendi?" 

"Annem ondan uzaklaştı. Annemin ölümsüz olması için önce beni büyüledi. Ama kendine büyü yapabilmesi için onun kanından biri gerekiyordu. O yüzden de büyük ihtimalle annemi zorlamıştır çocuk için. Ama annemin bir daha çocuğu olamazdı. Belki de baban, annemden çocuk için umudunu kestiği zamanlardan birinde annenle tanıştı. Annene ne oldu?" 

"Araba kazasında öldü."

"Beni yanlış anlama ama bunun sebebi baban olabilir. Beklerim yani ondan. O adam, hırsı uğruna herkesi öldürür." Sessizce oturmayı sürdürüyorduk. Artık kaçıncı bardağı içiyordum emin değildim. Telefonumu sık sık kontrol ediyor, Zuhal'den haber var mı diye bakınıyordum. 

"Artık kalksam iyi olur." Boş bardağına uzanıp kaşıkla oynamaya başladı.

"Zuhal'e mi? Telefonuna bakıp duruyorsun ama yeni bir haber yok galiba?" Kafamı salladım.

"Onu, şey onu görebilir miyim?"

"Bunun doğru olacağını sanmıyorum." 

"Lütfen." Zuhal'i görse ne olacaktı ki? Ne olmasını ümit ediyordu? 

"Neden istiyorsun bunu?"

"Sadece görmek istiyorum işte. Artık ona farklı bir gözle bakmaya başladım Mavi. Ona saygı duyuyorum. Seni böyle sevip kolladığı için sessizce teşekkür etmek istiyorum."  Ona bakınca yüzündeki samimiyeti gördüm. Sonuçta dünyanın en zor şeyini istememişti benden. O kadar anlattıklarından sonra gayet makul bir istekti. Zaten Zuhal de uyuyordu. Yani o geldiği için beni öldüremezdi. Helen'i alıp eve doğru yürümeye başladım. 

Eve geldiğimizde herkes bize, ikimizi de öldüreceklermiş gibi bakıyordu. Özellikle Feyza, burnundan soluyordu. Onlara, elimle işaret yapsam da beni dinlemek istemiyorlarmış gibi görünüyorlardı. 

"Demek nişanlını eve getirdin. Zuhal yatağa düşer düşmez hem de." İlk konuşan Feyza oldu. Ve beni direkt yerin dibine sokmuştu.

"Helen'e her şeyi anlattım." Hepsi ağzı açık halde bana bakıyorlardı. 

"Bunu neden yaptın evlat?" Amcam, Feyza'yı durdurmak için idareyi eline almaya çalışıyordu. Çünkü Feyza, üzerime atlamaya hazırlanmıştı. 

"Hadi ama. Ben artık yalanlardan çok yoruldum. Bilmesi gerekiyordu. Saçma sapan bir durumun içinde olduğumuz yetmiyormuş gibi bir de sürekli Helen'i mi oyalayacaktım? Ona da haksızlık değil mi bu durum?" Feyza konuşacakken bu sefer de beni kurtaran babam olmuştu.

"Tamam, haklısın da bugüne kadar ona söylememenin sebebi, onun babasına söyleyecek olmasıydı. Şimdi neden bunu tehlikeye atıyorsun?" Babam, sanki Helen orada yokmuş gibi davranarak onun hakkında atıp tutuyordu.

Mavi IsırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin