Odama çıkmak için hareketlendim. Şenay'ın yüz ifadesi bir kez daha paramparça olmama sebep olmuştu.

Odama girdiğimde kendimi yatağıma bıraktım. Aileden darbe alan bir kişi hayata sımsıkı tutunamıyor. Babamla aramda ki uçurum her gün biraz daha açılıyordu, kalbimde öylesine bir yara var ki. Ne olursa olsun hiç kapanmayacak. Yalnız hissediyordum. Yalnız ve yorgun.

Üzerimi değiştirerek evden çıktım. Şu an bu evde bulunmak istemiyordum. Yürüdüm, nereye gittiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kafamdakileri boşaltmak için biraz temiz havaya ihtiyacım vardı. Beni tanımayan, bilmeyen bir yere gitmek ve geri dönmemek istemiyordum. Soğuk hava üşütüyordu, şuan umurumda bile değildi. Soğukta donarak ölmek ve cesedimin bulunmasını istemiyordum. Bir anda ortadan kaybolmak ve geride bıraktıklarıma vicdan azabı çektirmek istiyordum. Telefonumu kotumdan çıkartarak tuş kilidini açtım. Kimseden mesaj yoktu. Kimse beni önemsemiyordu. Yaraları olan kızlar hiçbir zaman iyileşemez, hep bir tarafları yarım kalır. Sarp'ın numarasını tuşlayarak aradım. Ondan ölesiye korkuyordum ama şu an hiçbir önemi yoktu. Beni öldürebilir, kaçırabilir ya da taşıyamacağım kadar ağır yükler verebilirdi. Artık bir önemi yoktu.Artık yaşamanın bir önemi yok. İlk çalışta açarak "Alo?" dedi. Yolun ortasında durdum. Ne diyebilirdim ki? Beni anlayabilir miydi? Yanımda olabilir miydi? Arkadan müzik sesleri geliyordu. "Bir dakika İrem dışarı çıkacağım." Derin bir nefes alarak bekledim. Yüzüme kapatıp eğlencesine devam edebilirdi, sonuçta onun için önemli biri değildim. Biz sadece anlaşma yapmıştık. Telefonun diğer ucundan tekrar alo sesi geldiğinde kapatmak için hareketlendim. "İrem orada mısın?"

"Evet." Kendime lanetler savuruyordum. Neden aramıştım?

"Önemli bir şey mi oldu? Sesin kötü geliyor." Birden ağlamaya başladım. Beni merak etmişti. Ailemden olmayan bir kişi kötü olduğumu hissetmişti. "Beni alabilir misin?"

"Neredeysen hemen geliyorum." Telefonu kapattı. Kaldırıma oturarak bekledim. En azından gecem yalnız bitmeyecekti. Siyah bir araba önümde durduğunda Sarp arabadan indi. Yanıma oturarak bana baktı. Cebinden sigara paketi çıkararak bana uzattı. Sigara içmezdim ama bugün değişiklik yapıp içecektim. Bugün üzerimde ki yüklerden kurtulma günü, bugün hiçbir şeyi umursamayacaktım. Yeterince kendimi hırpalıyordum. Dudağıma sigarayı yerleştirdim, Sarp benim sigaramı yakarak kendi sigarasını yaktı. Derin bir nefesi ciğerlerime gönderdim. İhtiyacım olan tam da buydu. Hiçbir şey sormadı, bende bir şey söylemedim. Sadece o kaldırımda saatlerce oturarak sigara içtik. Başımı bir süre sonra omzuna koydum. Küçük bir kızdım ben, oyuncağı elinden alınmış ve büyümeyi kabul etmeyen bir kız. Babamı istiyordum. Eski günlerimi. Mutlu olduğum zamanları. Hiçbir zamanda büyümeyecektim. Ruhum dünyaya hapsolmuştu.

Elimden tutarak ayağa kaldırdı. Öylece o kaldırımın üzerinde saatlerce oturabilirdim. "Gidecek bir yerin var mı, bırakayım?" Sesi, uzun sessiz gecemizi bozmuştu. Silkelendim. Düşündüm, gidebileceğim bir yer var mıydı? Yoktu. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Elimi güç vermek istercesine sıktı. Arabaya binerek klimayı açtı. Başımı cama yasladım. Şu an ihtiyacım olan tek şey sevgiydi.

Bir evin önünde durduğumuzda eve baktım. Yine bilmediğim bir yerdeydim. Bu sefer umursamadım, başıma ne gelebilirdi. Öldürülürdüm, bu da benim yapmak istediğim bir şeydi zaten. Sarp kapıyı açarak bana yol gösterdi. Genişçe salona girerek ışıkları açtı. Kaloriferi elleyerek ısısını arttırdı. Daha sonra ikimize de birer battaniye getirdi. Bana anlamsızca bakarak kaşlarını çattı, ağzım şaşkınlıkla açılmış Sarp'a baktığımı fark ettim. "Kötü görünen birinin bana bu kadar iyilik yapması şaşırttı." Dediklerime gülümsedi.

"Kötü biri miyim?" Muzip gülümsemesiyle bana bakıyordu. Omzumu silkerek eve göz attım. Sade ama şıktı. Gri ağırlıklı döşenmişti. Ömer'in buna benzer bir evi vardı. Sarp Ömer'e göre daha çok konuşkandı.

"Seni bu hale getiren Ömer mi?" Bacaklarımı kanepeye uzatarak yayıldım.

"Nasılım ki?" Beni bu hale getirmesinde ki etkenlerden biriydi. Bugün kadehimi babam için kaldırıyordum. Beni değilde karısını seven babama. Her zaman ikinci tercih olandım.

"Saçların dağılmış, her zamankinden daha yorgun ve bitkin bakıyorsun. Göz altların biraz daha fazla morarmış ve bu genellikle ağladıktan sonra olur. Dudaklarını dişliyorsun, elinle oynuyorsun ve arada dalıyorsun."

Sarp'a şaşkınlıkla baktım beni incelemiş olması garipti. Kıkırtımı bastıramadım. "Neden beni inceliyorsun?" Normal de olsa korkar ve buradan çıkmak için bahane üretmem gerekirdi. Bugün fazlasıyla cesur davranıyordum.

"Çünkü dikkatimi çekiyorsun." Bir kez daha kıkırdadım. Ben kimsenin dikkatini çekmezdim. Yalan söylüyordu ve ona inanıyormuş gibi yapmamda bir sakınca görmüyordum. Şarklar flörtleşmek hoşuma gitmişti. Birinin beni sevmesi çok uzun zaman önceydi. Yavaşça yerimde doğrularak ona yaklaştım. Kucağına oturarak dudaklarına doğru eğildim. Buna pişman olacağımdan emindim ama bugün cesur olmak istiyordum. Dudağım dudaklarına değdiğinde durmak için beynim emir verdi ama bedenim bu emre itaat etmek istemediği için devam ettim. Öpüşmemiz derinleşmişti. Beni kanepeye yatırarak üzerime çıktı. Halimden memnun öpüşüne karşılık veriyordum. Tişörtümü çıkartmasına izin verdim.

Soluk soluğa geri çekildiğimde duraksadı. Ne yaptığımı sanıyordum? Ömer'e ihanet edemezdim. Bedenim sarsıldı. Ömer'e ihanet edemezdim.

Ama o sana ihanet ediyor.

Şu an nerede ve ne yaptığından emin değildim ama Son Sokağın da gayet mutlu gözüküyordu. Sarp durmuş bana bakıyordu. Devam etmediğim için huzursuzca kıpırdandı. Devamını getiremezdim, kalkmak için hareketlendim. Kalmama yardım etti. Yerden tişörtümü alarak üzerime geçirdim. Tuvaleti bulma umuduyla yukarı çıktım. Önüme çıkan kapıları açıp kapatarak tuvalet arayışımı sürdürdüm. En sonunda bulduğumda hızlıca içeri girdim. Aynadan kendime baktığımda kızarmış bir yüzle karşı karşıya kalmıştım. Daha fazla ileri gitmediğim için şükrettim. Musluğu açarak soğuk suyu avuçlarıma doldurdum. Yüzüme birkaç kez su çarparak serinlemeye çalıştım. Biraz daha oyalanarak aşağıya indim.

Sarp ortalıklar da yoktu. Yüzüne bakamazdım. Sehpaya yiyebileceğim bir şeyler bırakmıştı. Canım bir şey yemek istemediği için dokunmadım bile. Battaniyemi alarak kanepeye uzandım. Tavanı boş boş seyretmeye başladım.

Yaptığım şeyden dolayı hala utanç duyuyordum. Sağ tarafıma dönerek gözlerimi kapattım. Battaniyeyi başıma kadar çekerek, örttüm. Uyuyamıyordum, utançtan ve yaptığım şeyden dolayı.

Kendim istemiştim, bunu bana zorla yaptırmamıştı. Sarp'ı suçlayamazdım. Ben sadece hala Ömer'i severken bir başkasıyla öpüştüğüm için garip hissediyordum.

Buz ParçalarıOnde histórias criam vida. Descubra agora