27. Bölüm

4.1K 191 30
                                    






MERHABA ARKADAŞLAR;

BİRAZ KISA BİR BÖLÜMLE BERABERİZ. ASLINDA DAHA UZUN OLACAKTI AMA SİZİ DAHA FAZLA BEKLETMEK İSTEMEDİM. BİRAZ ÜZÜLECEĞİNİZ BİR BÖLÜM OLACAK BU KEZ. AYRICA BU BÖLÜME ÖZEL BİR ŞARKI EKLEDİM.

SİZİ ÇOK SEVİYORUM :) İYİ OKUMALAR :)



"Sana söylemiştim. Oğuz'dan hemen ayrılıyorsun, yoksa bu fotoğraflarınız okulun tüm reklam panolarında yayınlanır. Özellikle yüksek mevkilerin görebileceği panoları hedef alırım, unutma. Bu mesajdan veya önceki konuşmamızdan Oğuz'a veya başka herhangi birine bahsedersen daha kötüsünü de yapacağımdan emin olabilirsin. Bence delilik yapma ve sözümü dinle. Uslu olursan tek bir zararım dokunmayacak sana, söz veriyorum. Sözüme ne kadar güvenirsin, o sana kalmış tabi."

Deniz gelen bu mesajı ve fotoğrafları gördüğü anda donup kalmıştı. Fotoğraflarda Oğuz ve Deniz gayet samimiydi ve bu fotoğraflar Oğuz Bahar'ı fark etmeden öncesinde çekilmişti. E ara çekmişti bu fotoğrafları. Deniz bunun olduğuna inanamıyordu. Bununla nasıl baş edeceğini bilemiyordu. Şimdi ne yapacaktı? Fotoğraflar Oğuz'la ilişkisini gayet güzel kanıtlayabilirdi ve bu doktora, akademisyenlik ve diğer tüm hayallerine veda etmesi demekti. Ayrıca bunu ailesine açıklayamazdı. Onlara bir kez daha hayal kırıklığı yaşatamazdı. Bunu onlara yapamazdı.

Peki ya Oğuz? Ondan ayrılmak da Deniz için yıkım demekti. Aşkı ilk defa böylesine güzel yaşarken, Oğuz'u bu kadar severken ondan nasıl vazgeçecekti? Yanındayken bile özlediği bu adamı nasıl terk edecekti? Ondan sonra nasıl yaşayacaktı? Nasıl dayanacaktı buna?

Bulunduğu yere çöktü. Ne yapmıştı da bunları yaşıyordu? Hıçkırıklara boğulurken bir kez daha ailesi geldi aklına. Yüksek lisansı kazandığı gün ailesinin yaşadığı mutluluğu hatırladı. Babasının ona gururla sarılışı, annesinin mutluluktan yaşaran gözleri... Onlara bu utancı yaşatamazdı. Evet, Oğuz'u çok seviyordu, ama ailesinin canını böyle yakmaktansa aşktan ölmeyi tercih ederdi. Evet, ölecekti belki, ama onlar bunun neden olduğunu bilmeyeceklerdi. Bu düşüncelerle telefonu eline aldı ve kararının değişmesinden korkarcasına bir hızla mesajı yazmaya başladı:

" Oğuz, çok güzel şeyler yaşadık seninle. Hayatımda hiç olmadığım kadar mutlu ettin beni. İnanmadığım aşka inanmamı sağladın. Evet, sana âşık oldum ben. Hiç bitmeyeceğini düşünüyordum ama bugün olanlar bunun doğru olmadığını yüzüme vurdu sanki. Hayatımı değiştirdin. Her şey için çok teşekkür ederim sana... Ama ben bu ilişkiyi bu koşullarda yürütemeyeceğim. Keşke başka bir zamanda, başka bir yerde karşılaşsaydık seninle... Bu ilişkinin ne senin, ne de benim hayatımı böyle yıkmasına izin vermeyeceğim. Bitti! Kendine iyi bak!"

Mesajı gönderir göndermez hıçkırıkları şiddetlenmişti. Çığlık çığlığa ağlıyordu artık. Bunu yapmak zorunda olduğunu bilse de, içinde kopan fırtınayı durduramıyordu. Bir yanı gidip Oğuz'un boynuna atlayıp her şeyi anlatmak istese de bunu yaptığı anda Oğuz'un ne yapacağını kestiremiyordu. Bahar'a giderse Bahar her şeyi öğrenebilirdi. Deniz Bahar'ın eline böyle bir koz veremezdi. Yapabileceği hiçbir şey yoktu. Ondan vazgeçmek zorundaydı.

TENLERİN SEÇİMİTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang