22. Bölüm

6K 176 8
                                    

Sabah erkenden dönüş için yola çıksalar da ikisinin de ortak fikriyle daha fazla yer keşfedebilmek için yolu uzattıklarından, Oğuz Deniz'i eve bıraktığında saat gece yarısını geçmek üzereydi. Bu yüzden yine ikisinin ortak fikriyle hiç bir şey yapmadan ayrılmaya karar verdiler. Deniz yukarıya çıktığında karşısında gözleri uykusuzluktan kan çatağına dönmüş Melisle karşılaştı.

"Sen ne yapıyorsun bu saatte ayakta kızım yatsana. "

"Seni merak ettim. Hani erkenden evde olacaktın bugün?"

"Oğuz'la yolu uzatalım dedik biraz. "

"Oğuz olmuş hemen bak. Hocan değil miydi o senin? "

"Valla oldu. Hatta sevgilim Oğuz bile olmuş olabilir."

Cümlesini tamamlamasıyla Melis'in çığlığını duyması bir olmuştu.

"Nee! Sevgilin mi? Hemen anlat neler oldu? Ne demek sevgilin? "

"Melis ben bu adamdan bayağı bayağı hoşlandığını fark ettim. "

"Oha Deniz ya ohaa! Ya ben ne kadar uzun zamandır bana bunu söylemeni bekliyorum haberin var mı senin? Her şeyi bütün detayıyla dinlemek istiyorum başla hemen anlatmaya. "

Deniz de bunu beklercesine tatilde yaşananları bütün ayrıntılarıyla anlattı.

"Yani anlayacağın mükemmeldi bütün tatil. Bir sürü yer gezdik. Ama en güzel tarafı Oğuz'du. Böyle şeyler hissetmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki Melis. İlk defa bu kadar mutlu oldum sanki. Bilmiyorum çok farklıydı. Çok güzeldi. Biliyorsun nasıl korktuğumu ama hepsi onun yanındayken geçiyor sanki. Böyle güvende hissetmeyi çok özlemişim cidden. Neden bilmiyorum ama kimseye olmadığım kadar rahatım ona karşı.  "

"Vay be Deniz. Çok şükür bebeğim ya. Senden bunları duymak için ne kadar uzun süredir bekliyorum haberin var mı senin? Hep böyle görmek istiyorum seni. "

Deniz arkadaşına gözlerinin içi gülerek bakınca Melis koşarak Deniz'in boynuna sarıldı ve devam etti:

"Hep böyle mutlu ol canım benim. Yaşadığın her şeyden sonra bunu çoktan hak ettin sen. "

Denizse gözlerinden inen minik damlaları silerek konuştu:

"İnşallah Melis. Bunu her şeyden çok istiyorum."

"Şşşş. Artık ağlamak yok. Hem sen bırak onu da şu getirdiğin kutu ne senin?"

" Bilmiyorum Oğuz verdi arabadan inerken."

"Aç bakalım neymiş? "

Deniz eline aldığı kutuyu açtığında şaşkınlıkla ağzı açık kalmıştı. Oğuz bunu ne ara yapmıştı bilmiyordu ama her gittikleri yerden küçük anahtarlık boyunda meşhur yerlerinin biblolarını almıştı. Aynı zamanda kaldıkları motellerin broşürleri ve motellerin önünde dikili çiçeklerin hepsinin birer tanesi duruyordu. Ayvalık'ta tost yedikleri cafenin ıslak mendili ve Şirince'de Deniz'in alıp taktığı taç da karşısındaydı. Bu tacı kaldıkları motelde unuttuğunu sanıyordu.  Bir de ufak not vardı:

"Bunlar beraber ilk tatilimizin hatıraları sevgilim. Beraber çok şey yaşayacağız belki ama ben bu günlerimizi unutamayacağım için senin de unutmamanı istiyorum. Seni çok seviyorum."

Deniz heyecanla kalkıp çantasından telefonu aldı ve bir mesaj yazdı:

"Bunları ne ara yaptın bilmiyorum ama hepsi Harika! Özellikle unuttum saydığım tacımı bana getirmen gerçekten beni çok mutlu etti. Ben çok teşekkür ederim. Zaten bu günlerimizi unutmam mümkün değil ama bu yaptığın sayesinde imkansız sayılır sevgilim. Ben böyle bir şey düşünemedim tabii ama bu mesajı da bu günleri senin de unutmaman için yazıyorum silme sakın! (Yapabileceğim tek şey bu çünkü şu an :)) Seni çok seviyorum. İyi geceler. "

TENLERİN SEÇİMİWhere stories live. Discover now