2.1

1.1K 96 51
                                    

Sabah sabah telefon sesiyle uyanmaktan daha berbat bir durum varsa, sabah sabah aynı evde olduğunuz birinin sizi telefondan arayarak uyandırmasıdır. Üstelik sabahın sekizinde!

Ae Cha, onu arayarak uyandıran Jimin'e tepki bile vermeden, telefonu yüzüne kapattı. Hayır, anlamıyordu. Neden sabahın köründe uyanmak zorundaydı ki? Üstelik gelip uyandırmak yerine neden telefonla aramıştı?

Ae Cha, dün Jimin'le olan "hastaneye yarın gideriz" temalı konuşmasını hatırladı ve yataktan zor da olsa kalktı. Cidden şu an tek istediği bir an önce eve dönüp, ki daha yataktan kalmamıştı bile, yatağına geri dönmekti. Yatağından yavaş bir şekilde kalktı ve banyoya gidip yüzünü yıkadı. Misafir odası olduğundan mıdır nedir, odanın içinde kendi banyosu vardı. Odasına döndüğünde, zerre umursamayarak altına siyah, İspanyol paça bir eşofman, üzerine de eline gelen ilk tişörtü giydi. Odadan çıkmadan önce gece yere attığı siyah hırkasını aldı ve giydi. Son olarak çantasını da, nasıl taşıdığının uyku sersemliği ile farkında bile değildi, eline aldı ve odadan çıktı.

Uzun bir merdivenden inmeye çalışma faslından sonra, salona ulaştı ve Jimin'in dışarı çıkmış olabileceğini düşünerek salona girdiği gibi çıktı. Dış kapıdan da çıktığında, Jimin'in Yoongi ile bir şeyler konuştuğunu gördü. Bir anlık, konuşamadığını unuttu ve ağzını açarak birkaç harfin dökülmesine sebep oldu.
"Jinin"

Sesi o kadar kısık çıkmıştı ki, kendi bile zor duymuştu. Jimin, onun geldiğini fark etti ve gülümseyerek ona döndü. Ae Cha hala anın şokunu yaşarken, Jimin ona doğru gelmeye başlamıştı. Jimin'in yüzünü bir an endişe kapladı. "Noona, iyi misin? Yüzün bembeyaz oldu" dedi. Ae Cha ise zor da olsa gülümsemeye çalışarak başını salladı. Ellerini kaldırdı ve "hastaneye gitmemize gerek yok." dedikten sonra kendine gelmeye çalışarak odasına doğru ilerlemeye başladı. Başı ciddi anlamda dönüyordu ve kendinde değildi. Sağ eliyle başını tutarken, sol eliyle yanındaki duvardan destek aldı. Merdivenleri çıkmak üzereydi ama başı döndüğü için düzgün adım atamıyordu.

Az önce, konuşmuştu. Hem de doktor ona konuşabilmesinin imkansız olduğunu söylemişken. Ae Cha, gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Gözlerini açtığında başı önceki kadar dönmüyordu. Kısa bir süre sonra da, başının dönmesi geçmişti zaten. Kız, derin bir nefes aldı ve merdivenleri çıkmaya başladı. Merdivenleri çıkarken, sol yanağında bir sıcaklık hissetti. Ağlıyordu. Bunun farkında bile değildi ama ağlıyordu işte. Merdivenleri çıkmayı bitirip odasına girdiğinde, hala olanların şokundaydı. Önce, odanın ortasında hareketsiz bir şekilde dikildi. Ne kadar öyle durduğunu bilmiyordu. Kendine geldiğinde, kendini öylece yatağına attı. Bu ne demek oluyordu? Şimdi, konuşabilir miydi yani?
Düşünceler aklını karıştırırken, Ae Cha ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Uzunca bir süre, bahçede söylediği kelime, ağzından dökülen sesler, beyninin içinde yankılanıyordu ve bu, Ae Cha'daki çığlık atma isteğini uyandırıyordu.

Ae Cha uzun bir süre, düşündü. Ne yapması gerektiğini, bunun nasıl olduğunu düşündü. En sonunda, saat öğlen 12 gibi, Jimin'in yanına gitti ve bilgisayarını istedi. Bilgisayardan durumunu iyice araştırdı. En küçük ayrıntısına kadar hem de. Tabi bunları yaptıktan sonra, teker teker geçmişten silmişti. Ne yapacağını daha bilmiyordu ve kendisi ne yapacağını bilmezken, Jimin'in ya da bir başkasının sormasını istemiyordu. Saat öğleden sonra 4 gibi, bilgisayarı Jimin'e geri verdi. O sırada Jimin, Yeongi'yi gezmeye çıkarıyordu.

Ae Cha'nın araştırmalarına göre, eğer konuşmaya devam ederse, çabalarsa, olabilirdi. Onun durumunda olan birçok kişi, bu şekilde şu an konuşabiliyordu. Hatta Ae Cha onlardan biriyle iletişime geçebilmişti bile.

İsmi Taehyung'du. Ae Cha'dan iki yaş büyüktü ve tekrar konuşmaya başlayalı bir yıl olmuştu. Ae Cha yarın, onunla buluşacaktı. Adam çok cana yakın birine benziyordu ve eğer öyleyse, Ae Cha çok iyi anlaşacaklarını düşünüyordu.

Ae Cha evde kimse yokken, odasındaki banyoya girdi ve aynanın karşısına geçerek, aklına gelen her türlü kelimeyi söylemeye çalıştı. Birkaç tanesini başarmıştı da. Ae Cha, ağlıyordu. Bugün ikinci kez ama ilkinin aksine bu sefer şoktan değil, mutluluktan ağlıyordu.

Ae Cha ağlaması kesildikten sonra, yüzünü yıkadı ve gülümseyerek yatağına oturdu. Henüz hiçbir şey bitmemişti. Hiçbir şey. Hatta işler bu kadar iyiye gitmeye devam ederse, Yoongi'ye dava açmaktan bile vazgeçebilirdi.










Birazcık kısa bir bölüm oldu ama bu bölümü yazarken çok mutluydum. Bundan sonraki bölümler de gidişata göre bunun gibi kısa olabilir. Daha sık bölüm atmaya çalışacağım. Sizi seviyorum 💛

Oy vermeyi unutmayın~

The Memories 〰mygOù les histoires vivent. Découvrez maintenant