0.1

9.1K 297 186
                                    

Köpeğim Mia'yı gezdirmek için dışarı çıkarttım. Fakat bir türlü rahat durmuyordu. Zaten bir iş görüşmem vardı ve geç kalmamam gerekiyordu. Bu yüzden Mia'yı biraz gezdirdikten sonra eve gittim.

Mia'yı bahçedeki kulübesine koydum ve anahtarımla kapıyı açıp, eve girdim. Acelem olduğu için sadece iş görüşmesi için gereken bir dosyayı alıp gidecektim. Bu yüzden çantamı hiç çıkarmadım.

Dosyayı en son düzenlemesi için kardeşim Hye Jung'a verdiğimi hatırladım ve dosyayı almak için odasının önüne geldim. Kapıyı tıkladım ve "gel" demesini beklemeden içeri girdim.

İçeri girmemle, gözlerimin dolması bir oldu. Hoşlandığım çocuk Shin Wo, kız kardeşim Hye Jung ile yatıyordu. Daha fazla o görüntüyü görmemek adına koşarak evden çıktım. Hye Jung arkamdan bağırdı ancak onu umursamadım.

Beni bu kadar üzen şey, Shin Wo'nun bana bir şans vereceğini söyledikten sonra böyle yapmasıydı. Üstelik kardeşimle. Hye Jung da bunu biliyordu ve bunu bile bile böyle bir şey yapmışlardı.

Hızlı bir şekilde koşarken, yolun ortasında olduğum sırada, trafik lambasında yayalar için kırmızı yandı. Sol tarafımdan duyduğum korna sesi ile yaşlı gözlerimle o tarafa döndüm. Şoktan hiçbir şey yapamadım ve olduğum yerde kaldım. Karşımdaki siyah araba hızla bana doğru gelirken, arabadakinin de beni geç fark ettiğini anladım. Arabadaki kişi arabayı ne kadar durdurmaya çalışsa da, çok geçti. Bir anda kendimi yerde buldum ve başımın arkasına giren sancı ile bilincim kapandı.

#

Dört gün sonra:

Güçlükle gözlerimi araladım. Ne olup bittiği hakkında bir fikrim yoktu ama, bir kadın başımda "Ae Cha... Kızım..." diyerek ağlıyordu. Üstelik bu kadını tanımıyordum da. Sağ tarafımdaki hemşire serumumu değiştiriyordu. Benim uyandığımı görünce bana gülümsedi ve odadan çıktı.

Hemşire odadan çıktığında, yanımda ağlayan kadın geldi ve bana sarıldı. Ne olduğunu anlayamamıştım. Birincisi, onu tanımıyordum. İkincisi, ne olduğunu bilmiyordum. Üçüncüsü, neden buradaydım? Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki, bunu yapamadığımı fark ettim. Neden konuşamıyordum? Neden ağzım açılmasına rağmen, ses gelmiyordu?

Zor bulduğum güçle kadını yavaşça ittim. Ne dönüyordu burada böyle!? Lanet olsun, sesime ne olmuştu? Neden konuşamıyordum? Neden... Neden hiçbir şey hatırlamıyordum?

Doktor geldi ve gülümsedi. Elinde kağıt ve kalem tutuyordu. Titreyen ellerimle elindeki kağıt ve kalemi çektim. Başka şansım yoktu. Ses... Ağzımdan hiçbir ses gelmiyordu!

Doktor başta şaşırsa da, sonradan ne yaptığıma baktı.

Kalemi elime aldım ve "Neden burada olduğumu bilmiyorum. Nasıl geldiğimi de bilmiyorum. Ne olduğunu ve bu kadının kim olduğunu da bilmiyorum. ÜSTELİK SESİME NE OLDU BÖYLE BENİM?" yazdım. Kağıdı doktora verirken hala sesimin çıkmamasına hayret ediyordum.

Doktor "geçici bir süre için hafıza kaybı yaşayabilirsiniz. Sizi getiren beyefendi birden yola atladığınızı ve arabayı durduramadığını söyledi. Ayrıca gerçekten hızlı çarpmış. Bacağınızın biri kırık ve kaburga kemiğinizde de hasar var. Kaburga kemiğiniz için ameliyat gerekiyor. Kazadan hemen sonra iç kanama olduğunu düşünüyorum." dedi ve derin bir nefes aldı.

"Konuşamamanıza gelirsek... Araba size çarptığında... Tıbbi terimlerle açıklamak yerine sizin anlayacağınız şekilde açıklayacağım. Beyninizde konuşmanızı sağlayan kısım hasar görmüş. Geçici ya da kalıcı olarak konuşamayacaksınız. Tamamen sizin irade ve vücudunuzun gücüne bağlı bir durum... Ameliyat gününü daha sonra sizinle konuşuruz " dedi. Dediklerine karşı başımı salladım.

Sonra "sizi biraz burada tutmak zorundayız. Durumunuz ciddi. Herhangi bir şeyin olması ihtimaline karşı burada en az bir hafta daha durmalısınız. Bir haftanın sonundaki durumunuza göre gidip gitmeyeceğinize karar veririz." dedi. Ona tekrar başımı salladım ve kafamı yastığa koydum.

O sırada fark ettim ki, az önce ittiğim kadın ağlıyordu. Uyandığım zaman başımda "kızım" diyerek ağlayan kadındı. Oradan kağıt kalem aldım. Yanına gittim ve "bakın. Sizi hatırlamıyorum ama ağlamayın. Yanımda ağlayanları nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum" yazarak ona okuttum.

Bana gülümsedi ve başını olumlu anlamda salladıktan sonra yüzündeki yaşları sildi. Daha sonra "anne de. Saygılı konuşmana gerek yok" dedi.

Ona gülümsedim ve kağıda "tamam anne" yazdım. O da gülümsedi. Daha sonra annem odadan çıktı ve girişe gidip, ameliyat için ödemeleri halletti.

Yanıma gülümseyerek geldi ve bir süre oturduktan sonra birden yüzü düştü. Biraz düşünüyormuş gibi durduktan sonra bana döndü ve "sana çarpan adamı kesinlikle dava edeceğim." dedi.

Bu sefer silmeyeceğim merak etmeyin :D

The Memories 〰mygWhere stories live. Discover now