1.1

2.3K 171 85
                                    

Bölüm şarkısı : Charlie Puth, We don't talk anymore

Bugün işe gitmeyecekti Ae Cha. Babasına işten çıkacağını mesajla söylemişti ve bir kağıda da resmi bir şekilde yazmıştı. Bir şekilde iş bulurdu zaten.

Dün babası Ae Cha'ya teşekkür ettikten sonra normal şeyler olmuştu. Şirketin giderlerini azaltma önerileri yazmıştı, birkaç kişiyle konuşmuştu ve eve gidip yemek yemişti. Daha sonra annesiyle biraz televizyon izleyip uyumuştu. Yüzünü yıkadıktan sonra havluyla nazikçe kuruladı. Bugün muhtemelen evde olacaktı. Çünkü işe gitmeyecekti ya da başka herhangi bir planı yoktu. Yüzünü kuruladıktan sonra aynaya bakarken saçlarının yağlandığını fark etti Ae Cha. Bu yüzden kıyafetlerini çıkarıp banyoya girdi. Çok soğuk olmasa da biraz soğuk suyla yıkanarak zihninin açılmasını bekledi. Yeni uyandığı için hala biraz uykusu vardı. Soğuk suyla uykusunu açmıştı.

###

Kahvaltı yaptıktan sonra Hye Jung'la masayı topladı ve salona oturdu. Hye Jung sabahtan beri gergin duruyordu. En sonunda ona döndü ve kendisine bakmasını sağladı. Elleriyle "bir sorun mu var Hye Jung?" dedi. Hye Jung derin bir nefes aldı ve tereddütle başını olumlu anlamda salladı. Ae Cha onu dinlediğini belli etmek için koltukta iyice ona döndü. Hye Jung konuşurken eş zamanlı olarak gözleri de dolmaya başladı. "unni çok özür dilerim. Sana söylemeliydim-"

Hye Jung'ın sözünü kapının çalması böldü. Ae Cha elleriyle "ben bakarım" dedi ve yerinden kalkıp kapıya ilerledi. Delikten kim olduğuna baktı ve kapıyı açtı. Shin Wo gülümseyerek ona bakıyordu. Karşılık olarak ona gülümsedi ve içeri geçmesi için kenara çekildi. O ise gülümsemesini genişletti ve "girmeyeyim, Ae Cha. Sana bir öneride bulunacaktım" dedi. Ae Cha devam etmesi için başını salladı.

"Lunaparka gitmek ister misin?"

Heyecanla gözleri büyüdü Ae Cha'nın. Uzun zamandır lunaparka gitmiyordu. Hızlıca ellerini kaldırdı ve baş parmaklarını kullanarak onayladığını belirtti. Shin Wo başını salladı ve kızın kapının önünden ayrılmasını izledi. Ae Cha salonda bıraktığı kardeşinin yanına gitti ve ona dışarı çıkacağını söyledi elleriyle.

"Shin Wo ile lunaparka gideceğiz. Önemli bir şey değilse sonra söyle, olur mu?" Küçük kardeşi sadece başını sallamakla yetinmişti. İçinden ablasının tekrar onu sevmesini engellemesi gerektiğini fısıldıyordu kendi kendine. Ablası eve gelir gelmez söyleyecekti ona. Bu sırada Ae Cha'nın evden çıktığına dair kapı sesi duyuldu. Hye Jung içinden Shin Wo'nun ona fazla yaklaşmamasını umuyordu. Ae Cha ise mutluydu. Neredeyse iki yıl olmuştu lunaparka gitmeyeli. Shin Wo yol boyunca ara ara onu izliyordu. Ae Cha ise camdan dışarıyı izliyordu. Lunaparka geldiklerinde Ae Cha heyecanlı olsa da sakin olmaya çalışarak arabadan indi ve Shin Wo'nun yanına gelmesini bekledi. Shin Wo gülümseyerek yanına geldiğinde Ae Cha kocaman gözlerle etrafa bakıyordu. Şu haliyle tam bir çocuk gibiydi. Shin Wo gülerek onu izlerken konuştu.

"Önce hangisine binmek istersin, Ae Cha?" Ae Cha, Shin Wo'nun dediği şey ile etrafına bakmaya başladı. İlk hangisine binmek isterdi?

Kısa bir süre düşündükten sonra elini kaldırdı ve karşılarındaki aleti gösterdi. (Y/N: medya) Tabi kendine olacaklardan habersizdi.

###

Ae Cha ağlamasını biraz önce durdurabilmişti ve şimdi yüzünde ağladığı için oluşan kızarıklığın geçmesi için parka girmiş, oturuyordu. O şerefsizin böyle biri olduğunu bilmiyordu. Nasıl bindikleri ilk oyuncakta ona dokunmaya çalışabilmişti? Tekrar ağlamamak için derin bir nefes aldı ve olanları düşünmemeye çalıştı. Zaten orada sesini bile çıkaramamıştı.

Olmayan şeyi nasıl çıkarabilirdi ki zaten?

Ae Cha tekrar gözlerine hücum eden yaşlarla, gözlerini yukarı çevirdi ve gözyaşlarının akmasını engellemeye çalıştı. Ama nafileydi. Gözyaşları tekrar yanaklarından süzülürken oturduğu bankta dizlerini kendine çekti ve kafasını dizlerine gömdü. Hıçkırıkları da serbest kalırken olanları düşündü. Gözünde canlandı. Bulanık, puslu. Ne denebilirdiyse artık. Eski anılar canlandı gözünde. Hatırlamak istemeyeceği anılar. Kardeşinin şerefsizin tekiyle birlikte olduğuna inanamıyordu. Hıçkırıkları artarken, parktaki son kişiler de gitmişti. Ona yargılayan bakışlar atarak hem de.

Kimse düşünmüyordu zaten onu. Daha önceden de tespit ettiği gibi, insanlar bencildi. Ağlarken "şu an benden daha çok acı çekenler de vardır" diyerek kendini sakinleştirmeye çalışıyordu ama pek başarılı olduğu söylenemezdi. Sessiz parkta yalnızca kendisinin olduğunu düşünüyordu Ae Cha. Ta ki yanında bir hareketlenme olana kadar. Başını kaldıramamıştı çünkü birinin yanında ağlamaktan nefret ediyordu. Kendini güçsüz göstermekten nefret ediyordu. Yanındaki kişi, Ae Cha'nın bacaklarını sardığı ellerinden birine mendil tutuşturdu.

Ae Cha bir süre daha öyle kaldı. O süre boyunca kim olduğunu bilmediği kişi de yanındaydı. En sonunda gözyaşları akmaktan yorulduğunda ve hıçkırıkları küçük iç çekişlere dönüştüğünde, başını yavaşça kaldırdı. Önce elindeki mendile, sonra yanındaki kişiye bakmıştı.

Tabi ki o sırada yanında Min Yoongi'yi görmek, görmeyi beklediği son şey bile değildi.















Aslında daha uzun atacaktım ama bugün daha uzun olamayacağı için atamadım  :'(

Oy vermeyi unutmayın.

The Memories 〰mygWhere stories live. Discover now