4.2

5K 355 104
                                    




Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



William: Gelmedin.

William: Belki de tek cesaret edeceğim gün bugündü ve sen gelmedin.

William: Gelmeyi bırak bir açıklama bile yapmadın.

William: Sana bir soru soracağım Rose. Yazdıklarımı okumanı ve zamanı gelince bana cevap vermeni istiyorum.

William: Asla görmediğin ve belki de uzun bir süre daha görmeyeceğin bu adamı gerçekten sevdiğini düşünüyor musun? Yoksa hayatındaki boşluğu kaplayan bu adam, senin için yalnızca boş vakitlerini değerlendirdiğin bir eğlence kaynağı mı?
Düşün. İki gün sonra tekrar konuşalım. Gitmeliyim. Seni seviyorum..

Şakaklarımdan yayılan bir ağrı gözlerimin derinliklerinden beynime ulaşırken gözlerimi sıkıca yumdum ve elimdeki çay fincanını iki elimle sıkarak battaniyeme iyice sarıldım. Odamdaydım. Carl ile konuştuktan sonra, ona gerçeği anlattıktan sonra, Jason'ı orada Veronica ile bırakmış ve acil çıkmam gerektiğini söyleyerek oradan kaçmıştık. Carl yol boyunca bana fikirlerini empoze etmeye çalışsa da onu dinlememiştim. Karşısına çıkıp cesurca konuşmam gerektiğini ve bu oyuna bir son vermem gerektiğini söylemişti. Ama ben bugün o şansı çoktan kaçırmıştım. Nemlenen yanaklarımı elimle sildim ve burnumu çekerek kendime gelmeye çalıştım.

Onunla tanıştığım ilk anda yaşadıklarım heyecanlı gelmişti. Belki de haklıydı onu bir şekilde kullanmıştım. Hayatımdaki o boşluğu doldurması ve bana güzel sözler söylemesi beni mutlu ettiği için konuşmayı sürdürmüştüm. Yoksa zaten istemesem elbette ki konuşmazdım. Bir şekilde engellemesi çok kolaydı ama ben bu yolu seçmiştim. Risk alarak asla görmediğim biriyle konuşuyor ve hayalimde onu canlandırarak uykuya dalıyordum. Başlarda yüzü hep belirsizdi ve şimdi ise onu biliyordum ve artık o hayallerin yerini bambaşka bir şey aldı. Korkuyordum. Yüzleşmek artık benim için de zordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Girdiğim bu girdaptan nasıl çıkacağım hakkımda bir fikrim yok iken şimdi ise onu kırdığım için belki de bana karşı soğuyordu. Peki ya ben ne hissediyordum? Onu artık görmek istiyor muydum? Varlığını artık inkar etmeden yanımda olmasını isteyecek kadar ona his besliyor muydum?

Sorularımın cevaplarını bilmemek beni düşüncelerimle boğulmaya itiyordu.

Akşam karanlığı bastırmıştı ve odama vuran cadde ışıkları altında oturmaya devam ediyordum. Yardıma ihtiyacım vardı ama bu bana fikir verecek biri tarafından olmamalıydı. Daha farklı yönden ele almam gerekiyordu. Bir çıkış yolu ararken kapımdan gelen ses ile gözlerimi açtım.

"Rose gelebilir miyim?"

Annem. İhtiyacım olan belki de annemin o içimi huzur kaplayan konuşmasıydı.

"Gelebilirsin."

"Rose, iyi misin? Geldiğinden beri konuşamadık."

Annem yatağıma oturdu ve meraklı gözlerle beni izledi. Kaşlarını birkaç saniyede çatmasını sanırım az önce ağladığımdan ötürü şişmiş gözlerimi fark etmesine bağlamıştım. Eliyle yüzüme dokundu ve güven verici gülümsemesi ile beni utandırmadan konuşmaya başladı.

Rosemary | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin