1.9

5.5K 394 41
                                    



           

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

           

Rose: Seni seveceğimden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

JohnDoe: Emin olduğumu söylemedim ama umut ediyorum.

Rose: Neden normal tanışmadık? Neden bu, birbirini tanıyan iki kişinin mesajlaşması değil?

JohnDoe: Sıradan değiliz ve bu da bizim diğer insanlardan farklı olan yanımız olacak.

Rose: Anlamıyorum.

JohnDoe: Aşk gözle değil kalpledir Rose. Benim kalbim senle taşıyor. Senin de bana olan hislerinin kalbinle başlamasını umut ediyorum.

Rose: Ya umduğun gibi olmazsa ne olacak?

JohnDoe: Neden olumsuzsun?

Rose: Seçenekleri gözden geçiriyorum.

JohnDoe: Baktığın yön daima görmek istediklerin olsun Rose. Hayatına yönünü sen vereceksin, başka kimse değil.

Düşündüm. Konuşmamız boyunca ona kendimi kaptırsam da konuşma bitince ve gerçek dünyaya döndüğümde bana daima mantıksız gelen şeyler oluyordu.

Aşka veya ikili ilişkilere uzak olan bir insandım ve ister istemez mantığım ağır basıyordu.

Onu tanımıyordum. Karşıda beni kandıran birinin olmadığını nereden bilebilirdim ki?

Yaşadığımız zamanda karşında gördüğün kişiye bile güvenemezken ben daha da kötüsünü yaparak görmediğim ve tanışmadığım bir insana güvenmeye çalışıyordum.

Bu bir hikaye olsaydı biz olsa olsa hikayenin tanıtım sayfası olurduk. Asla başlamayan ve yazılamayan bir kitaptık. Karakterleri yeterince tanımadan girişi nasıl yapacaktık ki?

Cesaretimi toplamalıydım. Buna ihtiyacım vardı. Üzüleceğimi biliyordum. Beklentiye girmemek için çaba sarfetsem de girmiştim ve şimdi aklımdakini söylemeden önce derin bir nefes almam lazımdı.

Yatakta oturdum ve yazacağım yazıyı düşündüm. Ben kitapları ile büyüyen yalnız ama mutlu bir kızdım. Hayallerimle büyümüş ve asla olmayan bir dünyada yaşadığımı hayal etmiştim. Kötülüklerin olmadığı, fantastik ve olağanüstü güzellikte bir dünyada yaşadığımı düşünerek büyümüştüm. Ama artık gerçeği biliyordum. Gerçeklik perdem çoktan açılmıştı.

Ve şimdi mantığım bana bu olanları daha iyi düşünmem gerektiğini haykırıyordu. Onu kenara bırakamazdım.

Herkes gider bir gün, ve geriye ancak sen kalırsın. Düşündüğüm mesajı yazdım ve gönderdikten sonra telefonu yatağa fırlatarak kollarımı iki yana açtım. Gözlerimi usulca kapatarak kendimi boşluğa bıraktım. Uyumalıydım.

Rose: Bakmak istediğim yönü şu an biliyorum. Kalbimle değil aklımla hareket etmeyi tercih ediyorum. Her şey için teşekkürler John, ya da adın her neyse. Ben artık bu konuşmada yokum.

Yazdıklarıma karşılık bir şeyler yazmasını ve bana kızmasını beklemiştim. Belki de onda beklenti yaratarak haksızdım ama düşüncelerimi bilmeye hakkı vardı. Ben belirsizlik istemiyordum ve beni yormaktan başka bir işe yaramıyordu.

Şu an ne kadar üzüleceğini tahmin etsem de doğrusu bu gibi gelmişti. Bir parça pişman olarak gözlerimi bir süre kapalı tuttum ve uyumaya çalıştım, başaramadım. Onun yerine kalktım ve gözlerimden akan yaşlara hakim olmaya çalıştım. Hala bir şey yazmamıştı. Bu beni düşündüğümden daha üzmüştü. İçimden söylenmeye başladım.

Pişman olmamalıyım..

Pişman olmamalıyım.

Pişman olmamalıyım.

Pişman olmamalıyım.

Pişman olmamalıyım.

...

Pişmandım, hem de deli gibi.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Rosemary | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin