2.7

5K 363 53
                                    


           

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

           

Eve döndüğümde neredeyse gece olmuştu. Jason ile bir şeyler atıştırmıştık. Eve geldiğimde direkt odama gittim ve söylediklerini düşündüm. Carl ile olan yakınlığımızı ve Jason'ın söyledikleri ile maçtaki o konuşmaları gözden geçirdim. Böyle bir şey mümkün olabilir mi diye odada turlarken telefonuma mesaj gelmişti. Acele ile elime aldım.

Carl: Rose, biliyorum yeni ayrıldık ama merak ettim. Akşam çok suskundun. Jason ile aranız mı bozuldu?

Anlamıştı. Hayır deyip geçebilirdim ama o an dürüst olmak istedim.

Rose: Sen uyurken konuştuklarımız yüzünden ona kızdım.

Carl: Ne konuştunuz?

Rose: Sen ve ben ile ilgili bir şeyler söyledi.

Carl: Sen ve ben? Bir şeyler?

Rose: Konuşmasak mı?

Carl: Söyler misin? Yoksa bu gece uyuyamayacağım.

Rose: Saçmaladı.

Carl: Ve o saçmalıkları şu an ben de duyacağım.

Rose: Benden hoşlandığını söyledi.

Sonrasında Carl çevrimdışı olmuştu. Cevap yazmasını bekledim ama olmadı. İşi çıkmış olabilirdi.

Aklıma John geldi. Onun telefonunu silmemiştim. O son konuşmamızdan sonra bir daha da yazmamıştım.

Adına baktım ve sayfayı açtığım gibi onu çevrimiçi görerek elimdeki telefonu yatağa attım.

Yakınlardaydı. Şu an elinde telefon vardı ve birilerine bir şeyler yazıyordu. Onu hayal ederek bir anlığına özlemimi giderdim.

Ben görmediğim birine bu kadar nasıl kapılmışım diye düşündüm. Hala tırnaklarımı ağzımda bekletirken yatağa uzandım ve telefona baktım. Hala çevrimiçiydi ve onu izlerken gülümsediğimi fark ettim. Bir yerlerde yaşıyor olduğunu bilmek güzeldi.

Ancak o günden sonra bana bir satır bile yazmamıştı. Beni kolaylıkla sildiği için ona kızmıştım. Ama şu an o kızgınlık yerini yavaş yavaş başka duygulara bırakmıştı, özlem.

Tekrar yazmak için gururumu hiçe saymam gerekiyordu ki yazamazdım. O kadar cesaretli biri değildim. Bunu ben istemiştim ve sonuçlarına katlanacaktım. İçimdeki o his o kadar büyüdü ki o an ne yapacağımı şaşırdım. Pencerenin yakınına geçtim ve perdemi açtım. Işığımı söndürerek caddeden geçen insanları izledim.

Son zamanlarda değişmiştim. Kitap okumuyordum. Belirsiz ve karakterleri eksik hayaller kurmuyordum. Odamda saatlerce oturup kitap okumak artık keyif vermiyordu. Ben burada okurken hayatın elimden akıp gittiğini düşünüyordum. Elimdekiler yetmiyordu. Ama yeni şeyler elde etmek konusunda da cesaretsizdim. Bu ikileme düşmekle hata yapmıştım. Ve şimdi cesaret etmem ve hayatımın kontrolünü ele almam gerekiyordu.

Sadece ufak bir işaret gerekiyordu. Hayat ile ilgili adım atmam için bir ışığa ihtiyacım vardı. O an telefonumdan gelen bildirim ile düşüncemden çıktım ve gözlerimi yatağa çevirdim.

Telefonun ışığı yanıp sönüyordu. Gelen mesaja bakmak üzere yatağa yöneldim. Mesajları açtığımda o iki kelimeyi gördüm.

"...." Seni seviyorum.

Acaba bu mesajı kim yazdı?

Jason?

Carl?

John?

Yoksa başka biri mi?

Yoksa başka biri mi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Rosemary | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin