Bölüm.17

246K 10.6K 867
                                    

Ve ben yine buradayım. Böyle dizi izler gibi her gün bölüm gelmesi çok hoş değil mi? Sizden ricam Profil sayfamı takibe alın ve hikayelerimi okuma listenize ekleyin. Bu şekilde duyuru yaptığımda bildirim alabileceksiniz 📩
O zaman ben sizi daha fazla tutmayayım. Bölüme geçebilirsiniz.

Uyarı ❌️
Bu bölüm cinsellik içerir ❤️‍🔥🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣
Uyarmadı demeyin sonra...

Uyarı ❌️Bu bölüm cinsellik içerir ❤️‍🔥🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣🫣Uyarmadı demeyin sonra

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Keyifli okumalar...

&

Uygar

"Herifi küçük depo ofisine alın, bakalım ne yumurtlayacak. Erdinç'e ne istediğimi söyle. Bir saati var, Zeynep'in annesi sabaha kadar bulunmazsa gözüme görünmeyin. Hata istemiyorum, Kadir," dedim.

"Emrin olur ağabey!" diye cevap verdi. Telefonu kapattım ve hızla depoya sürdüm. Araba karanlık yolda hızla ilerlerken Zeynep'in bana söyledikleri aklıma geldi. Ondan uzak durduğum için üzülüyordu. Dişlerimi sıkıp alnımı ovuşturdum.

Ona dokunmak için deli oluyordum, bir öpücüğü bile aklımı başımdan alıyordu. Bu nasıl bir işkenceydi böyle? Benim gibi bir adamın bu kadar büyük bir zaafının olması çok tehlikeliydi ama elimde değildi. Köpek gibi âşıktım ben bu kadına. Onun çıplak vücudunu görünce azgın bir boğa gibi ona saldırmak istemiş ve resmen kendimi kaybetmiştim. Neredeyse o duvar dibinde ona sahip olacaktım. Yıllarca bir sürü kadın sırf benimle bir gece geçirebilmek için her türlü marifetini sergilemişti ama Zeynep'in tek dokunuşuyla yarattığı etkiyi hiçbir kadın yaratamamıştı. Bu nasıl bir güçtü? Bunu nasıl yapabiliyordu? Farkında olmadan beni delirtmeyi nasıl başarıyordu? Bu güce hayran olmamak elde değildi. Ona muhtaçtım ve onsuz olamazdım!

Ona tecavüz eden o şerefsizi ellerimle öldürmeden ona asla dokunmayacaktım. Arabayı gelişigüzel bir yere bırakıp depoya yürüdüm. Adamlarım aynı şekilde arabalarından inip peşimden geldiler. Ofise girdim ve adamlara bakıp "Burada bekleyin!" diye bağırdım.

İçeri girdiğim an Selim'in babası ve iki amcası ayağa kalkıp bana selam verdiler. Tepkisiz bir şekilde yüzlerine baktım ve masaya geçip oturdum. "Ne istiyorsunuz?"
Selim'in babası yutkunarak konuşmaya başladı: "Senin karşında konuşmak bile haddimiz değil. Biliyorum öfkelisin ve senin öfkenden hep çekinmişimdir. Beni tanırsın, sana hiç yanlış yapmadım. Ne dediysen o, ne istediysen baş üstüne dedim. Yürekli ve mert bir adamsın Uygar; sen bu âleme lazımsın, yoksa ortalık kan gölüne döner. Biliyorum sende af yoktur; ama benim de bir tek oğlum var. Batmak üzereyim. Tüm işlerimi elimden aldın, sesim çıkmadı, çıkamaz! Ama oğlum benim canım. Eğer kabul edersen sana teklifim var. O hanımın annesini sana getireceğim, sen de Selim'i bana vereceksin ve bir daha da asla karşına çıkmayacak. Türk vatandaşlığını sildireceğim ve annesi gibi İtalyan vatandaşı olacak. Bir daha ne senin ne de kadınının karşısına çıkacak. Ben kefilim, yeter ki oğlumun canını bağışla."

KESKİNWhere stories live. Discover now