Bölüm. 11

311K 10.7K 1.3K
                                    

Heyecan dorukta, mesaj kutum dolmuş. Hikayeyi yeni okumaya başlayanlar yerlerinde duramıyor. Herkes Uygar'ın Zeynep'ten gerçekten vazgeçtiğine inanmıyor. İşte size yeni bölüm. Ama bu bölüm için oy patlaması istiyorum. Yorum da tabii 🧚‍♀️

Keyifli okumalar

&

3 Ay Sonra....

Anne karnından çıkmış bir bebek nasıl yaşamayı yeni öğreniyorsa ben de geçen bu üç ayda yeni doğmuş bir bebek gibi her şeyi yeniden öğreniyor ve onun yokluğuna alışmaya çalışıyordum.

O odada beni terk ettiği gece belki bedenimi öldürmeyip azat etmişti; ama ruhumu acımadan öldürmüş ve arkasına bakmadan çekip gitmişti. Artık onun adını bile anmıyor, aklıma geldiği her an kendime zarar vermekten korkuyordum. Kâbus dolu sinir krizi geçirdiğim geceler az da olsa azalmış ve toparlanmıştım; ama bende iyileşmesi mümkün olmayan derin yaralar bırakmıştı Uygar.

O gece Kadir'in beni kucağına alıp Derin'e getirdiğini hayal meyal hatırlıyordum. Kadir'in defalarca kez kapıya gelip beni sorduğundan ve her seferinde kovulup gitmesine rağmen tekrar tekrar geldiğinden eminim ki Uygar'ın haberi bile yoktu. Kadir'in bile benim masum olduğuma inandığına adım gibi emindim; ama yine de bana onu hatırlatacak hiç kimseyi hayatımda istemiyordum.

Selim'e ne olduğunu hiç bilmiyordum, açıkçası ölmüşse bile umurumda değildi. Bir daha karşıma asla çıkmasını istemiyordum. Bedenime ve ruhuma büyük yaralar açmışlardı ve ne yazık ki açtıkları yaralar kapanmıyor, sürekli kanayıp duruyordu. Ama yine de bana en büyük zararı veren Uygar'dı. Onu asla affetmeyecektim. Bana güvenmemiş ve beni dinlememişti, ettiği hakaretler kulaklarımda çınlıyordu. Beni öylece ardında bırakıp gitmesinin acısı, yerini öfkeye ve nefrete bırakmıştı...

Ocak ayının ilk haftası güzel annem nihayet evine dönmüştü. O zamana kadar da Derinler'de kalmıştım. Derin bir anne, bir kardeş gibi yaralarımı sarıp beni iyileştirmeye çalışmış ve bana hayat vermişti. Bu sancılı dönemlerde yanımda olan ve beni bir an olsun yalnız bırakmayan arkadaşlarım Derin, Ömer, Ali ve özellikle Ramon'a büyük minnet borçluydum.

Güzel annemin gelişiyle az da olsa huzura kavuşmuştum. Ona her şeyi anlatıp onun şefkatli kollarına sığınmıştım. Bu yaşıma kadar ben annemden hiçbir şey saklamamıştım çünkü. O benim tek dayanağımdı. Yaşadığım onca şeyin bana verdiği tek büyük ödül de annemin yeniden sağlığına kavuşması olmuştu zaten.

Uygar'a gelince, nerede, nasıl ve kiminle olduğunu hiç bilmiyordum ve bilmek de istemiyordum...

Ali'nin yardımıyla çok şık ve nezih bir restoranda işe başlamıştım. Gündüzleri okula gidiyor, akşamları işe gidip onu düşünmemeye çalışıyordum. Ali gece kulübünden ayrılıp benimle aynı restoranda işe başlamıştı. Beni seven insanların hatırına yaşamaya çalışıyordum; ama içimde yüzüğüm bir acı denizi vardı. O benim tüm benliğime kazınmış ve âdeta damarımda gezen kan gibiydi.

KESKİNWhere stories live. Discover now