Her ne kadar kendine söz vermiş olsa bile ve Bekir onu önceden odasından kovmuş olsa bile şu anda içine düşen korkusu gururunu yenmişti. Korkusunu yenmeye çalışan gururunu sakinleştirmek için fısıltı şeklinde

"Hem içeride bile sayılmam ki kapının önündeyim burada da oturmak yasak değil ya? Hem yağmur yavaşladıktan sonra cesur olup odama gideceğim evet aynen bunu yapacağım kovulduğum bu odadan gideceğim! Şimdi birazda olsa rahatladım." kendi kendine söylerken tüm katta yan bölümde olan Sadist Kerim'in yüksek sesi yankı yaptı.

"Huhuuuuu küçük kız yağmur yağıyor yine! "

"Sen korkuyorsun teksin diye." 

"Hadi korkma gel odamın önüne" 

"Kilidi aç sessizce" 

"Ben seni korurum vücuduna zarar vererek

Erem göz yaşlarının akmasını umursamadan "Birde kafiye yaparak beni yanına çağırıyor çıldıracağım ya" diyerek hıçkırıklara boğulmamak için ağzını kapattı Bekir'in uykusundan uyanıp onu bu halde görmesini istemiyordu ama her yağmur yağdığında bunu yaşmaktan yorulmuştu. Bu durumu Zeynep Doktora söylediğinde ise sadece sabretmesini söylemişti ama Erem artık sabretmeyi beceremiyordu çünkü bu adamlardan cidden çok korkuyordu ve korkmasına rağmen her gün onlarla dip dibe olmaktan bıkmıştı...

**

Bekir camdan dışarı seyrederken yağmurun başlaması ile yağan berekete hafif bir tebessümle baktı iki haftadır ondan köşe bucak kaçan minik kedi aklına gelince tebessümü gülümsemeye dönüştü. Bu iki hafta içinde daha kapsamlı araştırma yapmaya başlamışlardı. Erem'in babası olan Ferdi Altınsoy ve eşi Hasibe Altınsoyda sanki yer yarılmış yerin içine girmiş gibi ortalıkta yoklardı. Bekir düşüncelerinden hastaneyi inleten delilerin bağırışlarıyla arındı. Sesler gittikçe yükselirken otomatikman kaşlarını çatarak yatağına doğru yürüdü ve aklında çıkmayan Minik kedi tekrar düşüncelerini istila ederken onun uyuyor olmasını diledi yoksa bu seslerden normal bir insan bile korkarken şizofren olduğunu sanan bir kız daha çok korkardı. Yatağına huzursuzca kıpırdanırken aklı hala olmaması gereken yerden yani Eremdeydi içinde olan sıkıntının dinmesi için eğer kızın uyanık olsaydı yanına geleceğini kendine hatırlatarak içinde hala devam eden bu huzursuzluğu atmaya çalıştı. Tüm şehri aydınlatan yıldırımın ardından gök gürüldeyerek hastaneyi salladı ve anında elektrikler kesildi.

Bekir birkaç saniye elektriğin gelmesini beklese de jeneratörün olmadığını anlayıp büyük bir küfür savurdu hastaların sesi artabilirmiş gibi daha fazla çoğalmıştı. Bekir böyle beklemeye dayanamayacağını anlayarak yataktan doğrulup Erem'in odasına gidecekken kendi odasının kapısı hızlı bir şekilde açılıp sessiz bir şekilde kapanmıştı. Bekir kızı gördüğü için rahatlasa Erem'in gücü yokmuş gibi kendini kapıya yaslayarak yere oturup küçük bir kedi gibi büzülmesiyle onu bu hale getiren herkese lanet ederek kızın yanına gelmesini beklemeye başladı. Erem'in kapı önünde kendi kendine ne konuştuğunu anlamaya çalışırken sadece "Kovulduğum Bu Odadan Gideceğim" dediğini anlamıştı

Bekir kızın inadına elinde olmadan gülümserken bu davranışla kalbinin kıpırdandığını hissederek elini kalbine götürüp fısıltı şeklinde "Bana bunu yapamazsın ve ben sana bunu yapmak için izin vermeyeceğim sen benim kalbimsin ve ben istemediğim sürece hareketlenemezsin!" derken tüm binayı "Huhuuuuu küçük kız yağmur yağıyor yine! Sen korkuyorsun teksin diye. Hadi korkma gel odamın önüne kilidi aç sessizce ben seni korurum vücuduna zarar vererek" diyen ses doldurdu Bekir sinirle dişlerini ve yumruğunu sıkarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. Eğer biraz daha bu siniri devam edip sakinleşmezse bu hastaneyi de, o Zeynep doktoru da, onu doktor edeni de, bu yağmurlu havada yavşak yavşak konuşan o hasta ruhlu deli adamı da öldürür ve operasyonunu mahvettiği için asla üzülmezdi. Erem'in ağlama sesini kısmak için elini ağzına bastırması onu daha çok sinirlendirirken o küçük kedi için sakinleşmeyi deneyerek derin bir nefes aldı. Erem'in ona ihtiyacı vardı ama o inatçı kedi yanına gelmiyordu bu durum da Bekir'i daha çok saldırganlaştırıyordu.

Deli Bordo Bereli (DELİ SERİSİ I)Where stories live. Discover now