4 O'Clock × 43 "Final"

5.1K 398 451
                                    

Medya; V & Jin - Even If I Die, It's You

Lisa kepini düzelterek aynadan kendisine baktı. Geçmişine dönüp baktığında, zamanın çok hızlı geçmiş olduğunu düşünmüştü. Mezuniyet gününde olduğuna inanamıyordu.

Beline arkadan dolanan kollarla ilk başta irkilse de daha sonra kocaman gülümsemişti.

"Nasıl görünüyorum?" dedi Jungkook. Takım elbise giymişti ve bu görüntüsü  Lisa'nın zaten hızlı atan kalbi için iyi değildi. Gözlerini kocaman açıp, Jungkook'un aynadaki yansımasını hiç konuşmadan birkaç dakika süzmüştü. Jungkook kıkırdadığında, Lisa ancak kendine gelebilmiş ve yaşadığı anın utancıyla sinirlenmişti.

"Tam bir tavşana benziyorsun!"

Jungkook güldü, ve genç kızın boynuna minik bir öpücük bıraktı. "En azından senin tavşanınım."

"Evet," dedi Lisa yumuşayarak. "Öylesin."

Jungkook gülümseyip genç kızı omuzlarından tutarak kendine çevirmişti. Ellerini birbirine kenetledi. Lisa'nın gözleri birleşmiş ellerine kaymıştı ve istemsizce gözleri dolmuştu. Bu anı ne kadardır bekliyordu? Jungkook'u karşılık beklemeden sevdiği, uzaktan izlediği ve sadece yanında olmayı dilediği zamanları hatırladığında; yaşadıklarının bir rüyadan farkı yoktu.

"Bana bak, lütfen." dedi Jungkook, genç kızın ilgisini kendine çekmeye çalışırken. Lisa dolmuş gözlerini kaldırıp, Jungkook'un gözlerine kilitlediğinde, genç adam içinde bir şeylerin parçalandığını hissetmişti. Lisa'nın üzülmesine dayanamıyordu.

"Özür dilerim," dedi genç kızın yanağından akan birkaç damla yaşı silerken. "Sana yaşattığım tüm acı dolu anılar için, seni ağlamak zorunda bıraktığım için."

"Şimdi yanımdasın," diyerek zorlukla gülümsedi Lisa. "Yanımda kalırsan, çektiğim acıların bir önemi yok."

"Hep yanında olacağım. Sen istemesen bile."

Lisa gülümsediğinde, Jungkook onun yanaklarını hafifçe okşamıştı. Lisa kafasını Jungkook'un yanaklarını okşayan eline dayadığında Jungkook kıkırdadı.

"Hadi, sevgilim. Kurtulalım şu liseden. Hem daha fazla ağlamaya devam edersen, rüyanda kurabiye canavarları görürsün. Bu yüzden ağlama."

***

"Rose!"

Jimin yüzüncü kez seslenerek genç kızı arıyordu. Aniden ortalıktan kaybolmuştu ve Rose'un tekrar eski haline döndüğünü düşünmek, Jimin'i korkutuyordu. Sonunda ileriden kendisine doğru gelen Rose'u gördüğünde derin bir nefes aldı ve adımlarını hızlandırdı.

"Neredeydin?" dedi endişenin verdiği sinirle. "Seni ne kadar aradım, biliyor musun?"

"Üzgünüm," diyerek şaşkınca Jimin'e baktı Rose. Onu endişelendireceğini düşünememişti. Oysa ki sadece tuvalete gitmişti.

"Tamam," dedi Jimin yumuşayarak. "Üzülme." Sonra kızı kendisine çekerek sarılmıştı. "Seni özledim."

"Jimin, sadece beş dakika önce beraberdik."

"Beş dakika ne kadar uzun haberin var mı?"

Daha sonra Rose gülerek geriye çekilmiş ve Jimin'in şaşkın bakışları arasında konuşmuştu.

"Aklıma ne geldi biliyor musun?" sesini Jimin'e benzetmeye çalışarak konuşmaya devam etti. "Bak güzelim. Ben kimseden özür dilemem. Ama Sohee seni kıracak bir şeyler söylediyse, gerçekten üzgünüm. Seni kırmak istemezdim."

4 o'Clock ❅ bts•bp ✓Where stories live. Discover now