4 O'Clock × 20 "Thoughts"

5.2K 438 340
                                    

Medya; Got7 - You Are

Jisoo

Koridorda boş boş yürürken, adımlarımı sınıfa çevirdim ve derin bir nefes aldım. Dün okul çıkışı olanlar, kafamı karıştırıyordu. Taehyung, sürekli olarak düşüncelerimi esir alıyordu ama o kadar dengesizdi ki, ne kadar düşünürsem düşüneyim ne yaptığını anlayamıyordum.

Sınıfa giden koridorda müzik odasının önünden geçerken, Yoongi'ye selam vermeyi düşünüp kapıya yaklaştım. Fakat, kapı açıktı ve içeride Yoongiyle beraber Jennie vardı. İkisini beraber görmeme şaşırsam da, umursamayarak içeri girecektim ki adımı duymamla duraksadım.

"O gün neden yalan söylediğini bilmek istiyorum." dedi Jennie. "Jisoo'ya bitki çayı almaya gittiğimde seni Taehyung ile konuşurken görmüştüm, Yoongi."

"Yanlış görmüş olmalısın."

"Sence, bu konunun dalga geçilecek bir yanı mı var? Neden, bize ne konuştuğunuzu anlatmadın?"

"Jisoo kadar Taehyung da benim arkadaşım Jennie. Taehyung istemiyordu ve ben de anlatmadım. Taehyung'un kafası çok karışık ve konuştuklarımızı anlatarak Jisoo'ya boş yere umut vermek ikisi için de zararlı olacaktı."

Yutkunup, kapıdan uzaklaştım. Taehyung, Yoongi'ye ne söylemişti gerçekten merak ediyordum.

"Jisoo."

Aniden ismimi duymamla yerimde zıplamış ve arkamı dönmüştüm. Neyse ki, karşımdaki Yoongi ve Jennie değil de bana gülerek bakan Marktı.

"Ne yapıyorsun orada? İçeriye girmeyecek misin?"

"Ya," dedim fısıldayarak. "Sessiz ol."

Sonra Mark'ın kolundan tutarak ikimizi müzik odasından uzaklaştırmıştım. Sınıfın önüne geldiğimizde, kapıda, duraksadık ve Mark şakadan şaşırmış ve ayıplıyormuş gibi yapıp, gözlerini kıstı.

"Vay canına, onları gizli gizli mi dinledin? Senin kadar tatlı bir kıza hiç yakışıyor mu?"

"İsteyerek olmadı bir kere," dedim itiraz ederek.

İkimiz de aynı anda gülmeye başladığımızda sınıfta içerisinde durarak bana sert ve soğuk gözlerle bakan Taehyung ile karşılaşmıştım. Gülüşüm yüzümde yavaşça sönerken, Mark da arkasını dönmüş ve Taehyung'u görmüştü.

"O, seni rahatsız etmiyor, değil mi?"

Kafamı iki yana sallayarak Mark'ı reddettim. Onu seviyordum, soğuk bakışları ürpermeme neden olsa bile, onu özlemiştim. Onu görmeyi de seviyordum, alışkanlık olmuştu benim için. Dolan gözlerimi, Mark anlamasın diye, yere eğdim. Bu iş sinirimi bozuyordu. Taehyung ile tekrar konuşmak istiyordum.

***

"Taehyung, bekle."

Taehyung, beni duymamış ve hızlı adımlarla sınıftan çıkmıştı. Neyse ki, ders Bay Kim'le ingilizce dersiydi de, bu yüzden öğretmen onun bu tavırlarını önemsememişti. Bekle, acaba o da mı aramızda olanları biliyordu?

Taehyung'a yetişmek amacıyla apar topar çantamı topladım, ve sınıftan çıkmak için öğretmenler masasının önünden geçtim.

"Jisoo." Bana seslenen Bay Kim'e döndüğümde bana baktı ve gamzelerini çıkararak gülümsedi. "Fighting!"

Gözlerim kocaman açılırken, tüm kanım yanaklarıma çekilmiş ve utançtan kıpkırmızı olmuştum. O ise bu durumdan eğlenir gibi gülmüştü. Sadece ufak bir baş selamı vererek, koşar adım sınıftan çıktım.

Taehyung'u koridorun başında görünce yavaşladım, aynı hızla okuldan çıkarsa ve ona yetişemezsem diye korkmuştum. Bir an önce onunla konuşmalı ve aklımdaki düşünceleri yok edemesem bile en aza indirmeliydim.

Taehyung'un yanına neredeyse gelmiştim ve sırtı bana dönüktü. Biriyle konuştuğunu fark ettiğimde kaşlarımı çattım. Mina'yla konuşuyordu.

Taehyung beni görmemişti ama Mina görmüştü.

Tartıştıklarını Taehyung'un hareketlerinden ve Mina'nın her an akmaya hazır gözyaşlarından anlamıştım ama Mina beni görür görmez, parmak uçlarında yükselerek Taehyung'u öpmeye başlamıştı.

Yaşadığım hayal kırıklıkları tekrar tekrar kalbime batarken, gözlerim yanmaya başlamıştı. Ağlamamak için yumruklarımı sıktım ve geri dönüp gitmeye karar verdim.

Fakat, tam o sırada ilginç bir şekilde Taehyung, Mina'yı itmişti.

"Sakın!" diye bağırdı sinirle. "Sakın beni bir daha öpmeye kalkma Mina!"

"Ama sen-"

Mina'nın konuşmasına izin vermeden konuşmaya devam etti.

"Ama ben ne? Bir iki hafta takıldık diye seni sevdiğimi falan mı düşündün? Ben kimseyi sevmem, bilmiyor musun bunu?"

"Ben," dedi kafasını iki yana sallayarak Mina. Onun da gözleri tıpkı benimki gibi dolmuştu. "Bilmiyorum Tae-"

Taehyung güldü. "Pekala, artık yeter. Benden uzak dur."

Şaşkınlıkla onlara baktığımda Mina bir bana bir Taehyung'a bakmıştı. Bir şeye karar vermeye çalışıyordu. En sonunda, masum tavırlarını kenara koymuş ve yüksek sesle konuşmaya başlamıştı. Sanki, benim duymamı ve daha çok üzülmemi istiyor gibiydi.

"Neden?" diyerek histerik bir kahkaha attı. "Yoksa, beni bırakıp Jisoo'ya mı gideceksin? Onunla da mı bir süre gönül eğlendirmeyi planıyorsun?"

Taehyung elini saçlarının arasından geçirdi.

"Sakın kendini onunla kıyaslamaya kalkma. O mesajları senin ve Sohee'nin attığını biliyorum, Mina. Bir daha sakın, o kızı rahatsız etmeyin. Onunla bir sorununuz yok."

"Nasıl onunla bir sorunumuz yok?" Sesini daha da fazla yükseltmişti. "Sen benim sevgilimken, o seni seviyordu Taehyung. Hala da seviyor."

"Artık sevgilim değilsin, bu yüzden bunu dert etme."

Taehyung, gitmeye hazırlandığında Mina kolundan tutmuş ve onu durdurmuştu.

"Sen, Jisoo'yu seviyor musun?"

Sorusu Taehyung'u afallattığında nefesimi tuttum. Vereceği cevabı ölesiye merak ediyor ama aynı zamanda da o cevaptan ölesiye korkuyordum.

"Bilmiyorum." dedi. "Ben sadece.. Onun beni sevmesini seviyorum."

♠♠♠♠

Eveeet, yine ben. Bıktınız biraz ama ben kendime engel olamıyorum 😂😂

Taehyung, bazı şeyleri yavaş yavaş kabulleniyor bir anda kabullenmesini bekleyemeyiz zaten. Taehyung'un neden duygularının arkasında durmaktan bu kadar korktuğunu ilerki bölümlerde açıklayacağım.

Her neyse, umarım beğenmişsinizdir. Sizi seviyorum 💜💜

*** bu uzun zaman önce yaptığım bir Taehyung kolajıydı, hoşunuza gider belki diye attım 😂💙

*** bu uzun zaman önce yaptığım bir Taehyung kolajıydı, hoşunuza gider belki diye attım 😂💙

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
4 o'Clock ❅ bts•bp ✓Where stories live. Discover now