4 O'Clock × 10 "Alone"

5.4K 460 253
                                    

Medya; Taehyung - Stigma

Jisoo

"Neden şu Jungkook denen çocuğu nereden tanıdığını ve öğle arasında ne konuştuğunuzu bize anlatmıyorsun, merak ediyorum, Lisa."

Jennie konuştuğunda, Rose da onu başıyla onaylamış ve ikisi meraklı bakışlarını Lisa'nın üzerine dikmişlerdi. Ben de merak edip, Lisa'nın üzerine giderdim normalde; fakat şuan kalbim kırıktı ve kafamdaki düşünceler beynime baskı yapıyordu. Daha kendi derdimi bile halledemezken, nasıl Lisa'ya yardım edebilirdim ki? İç çektim. Bu kadar güçsüz olmaktan nefret ediyordum.

"Dedim ya size!" diyerek dudaklarını büzdü Lisa. Bize acıklı bakışlar atarak konudan sıyrılmaya çalışıyordu.

"Jungkook benim için önemli biri değil. Üstelik, sadece sinir bozucu bir çocuk. O yüzden de anlatacak hiçbir şeyim yok."

Jennie ve Rose inanmayarak başlarını iki yana salladılar. Jennie, Lisa'ya sorular sormaya devam ettiğinde hafifçe gülümsedim.

"Kızlar," diyerek onların ilgisini çekince ayağa kalktım. "Ben bir dolanıp geliyorum, canım sıkıldı."

Üçü beni onayladığında adımlarımı hızlandırıp sınıftan çıktım. Sanki aldığım her nefes beni boğuyordu, belki bahçeye çıkarsam temiz havayla birlikte rahatlardım.

Sonunda okuldan çıktığımda adımlarımı yavaşlattım ve derin bir nefes aldım. Evet, kendimi daha iyi hissediyordum. Taehyung şuan burada değildi, onu düşünmeme gerek yoktu. Dünya sadece ondan ibaret değildi. Bunu düşünerek kendimi rahatlatıp, gülümsediğimde duyduğum ses bütün düşündüklerimi yerle bir etmeye yetmişti.

"Jisoo."

Taehyung bana seslenerek arkamdan koşuşturduğunda duraksadım. Duymamış gibi yapıp hızla ilerleyerek ondan kaçmak isterdim, gerçekten. Ama yapamadım. Ne zaman onun sesini duysam, onu görsem ya da varlığını hissetsem kalbim öyle güzel çarpırıyordu ki kontrolü beynimden alarak ilerlememi engelliyordu.

Kafamı Taehyung'a çevirdiğimde yanıma gülümseyerek geldi ve konuştu.

"Öğle arası olan provaya neden gelmedin?"

Geldim, Taehyung. Cidden, keşke gelmeseydim.

"Birkaç işim çıktı da," dedim mahçup görünmeye çalışarak. Benden iyi oyuncu olurdu, zira yanan gözlerimdeki yaşların akmamasını sağlamamın başka açıklaması olamazdı.

"Haber vermeden gelmeyince bir sorun oldu sandım." diyerek gözlerini kıstı. "O zaman okul çıkışı yapalım provayı."

"Olur,"

Gülümseyip arkasını döndüğünde içimde aniden yükselen sinire engel olamamıştım. Geldiğimde onu ve Mina'yı öyle bir pozisyonda yakaladığım ve acı çektiğim yetmezmiş gibi, bir de gelmeyeceğimi haber vermediğimden ayak üstü azar yiyordum.

"Taehyung,"

Ona seslenerek adımlarının durmasını ve kafasını bana çevirmesini sağlamıştım.

"Bu sefer yanında başka biri olmasın."

***

"Pekala," dedi Bay Min. "Sahnede ne yapmanız gerektiğini halletmenize sevindim. Şimdi şarkıyı söylemeye başlayabilirsiniz."

"Ama," diyerek Bay Min'e baktı Taehyung. "Hyung, senin diğerlerinin yanına gitmen gerekmiyor mu?"

Başını iki yana sallayıp omuz silkti müzik öğretmenimiz.

"Vokal grubunun başına Jin'i, dans grubunun başına da Hoseok'u bıraktım. Bugün Jennie ile provamız da yok. O yüzden size kaldım, ne yazık ki."

Gülümseyip derin bir nefes aldım. Rahatlamış hissediyordum. Taehyung ile yalnız kalmak istemiyordum, çünkü eminim birkaç ders önce yaşanan olayla ilgili sorular soracaktı. Söyler söylemez koşarak sınıftan çıkmıştım ve her teneffüs Taehyung'dan kaçmıştım. Hatta bir teneffüsümü beni bulamasın diye tuvalette geçirmiştim. Orada olduğumu anlamış ama içeri girememişti. Aslında düşününce, cidden komikti.

Taehyung bilgisayara yönelip şarkıyı ve mikrafonları ayarladıktan sonra yanıma döndü. Şarkıyı söylemeye başladığında onu fazla dinlememeye çalıştım, çünkü etkisine kapılırsam ağzımı açıp tek kelime edemezdim ve sahnenin ortasında mal gibi kalırdım.

Bende şarkıyı söylemeye başladığımda Bay Min memnun olmuş bir şekilde gülümsüyor ve önündeki kağıda bir şeyler karalıyordu.

Taehyung, şarkının sonuna doğru söylemeyi bıraktı ve mikrafonu da diğer eline alıp konuşmaya başladı.

"Hyung, bence.." diyerek Bay Min'in ilgisini çektiğinde, Bay Min de ona merakla bakıyordu. "Burada Jisoo ile sarılmalıyız ki, izleyiciler üzerinde daha güzel ve gerçekçi bir etki bırakalım."

Bay Min de başıyla onu onayladığında Taehyung kolumdan tutup beni kendine çekti ve vakit kaybetmeden kollarını belime sardı. Bu o kadar hızlı olmuştu ki gerçekten neye uğradığımı şaşırmıştım. Başımı omzuna yasladığımda, kalp atışlarını duyabiliyordum. Bu kadar sıradan bir ses nasıl olur da dünyanın en güzel sesi gibi gelebilirdi?

Taehyung saçlarımı hafifçe okşadı ve birkaç saç tutamımı kulağımın arkasına itti. Fısıldadığında heyecandan titrediğimi hissetmiştim.

"Çıkışta bir yere ayrılma, Jisoo. Konuşmalıyız."

♠♠♠

İçime sinen bir bölüm olmadı pek, biraz kısa da oldu ama :(( Gerekli bir bölümdü

Umarım beğenirsiniz, sizi seviyorum 💜

Real Or Not adlı hikayeme de bakmayı unutmayın, yarın yeni bölüm atmayı düşünüyorum 🌸🌸

Real Or Not adlı hikayeme de bakmayı unutmayın, yarın yeni bölüm atmayı düşünüyorum 🌸🌸

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
4 o'Clock ❅ bts•bp ✓Where stories live. Discover now