Bölüm 60: Tek Bir Tercih ve Kalp Kırıklıkları

Start from the beginning
                                    

Genç adam bir kolunu gevşetip Seren'in yanağını okşadı. Dokunuşları yumuşaktı ama genç kız bundan hoşlanmamıştı. Yine de kendisini iyi hissettirmişti. Adamın eli yavaşça çenesine kaymış ve kızın başını hafifçe yukarı kaldırmıştı. Gözleri tuhaf bir şekilde parlıyordu. Yerinde durmayan bu pırıltı genç adamın göz bebeklerinde zıplayarak hareket ediyordu.

"Seren neden bana bir şans vermiyorsun? Seni öyle çok seviyorum ki ağladığında kalbimi söküp sana sunmak, mutluluktan ağlayana kadar seni güldürmek istiyorum. Bana, bize şans ver."

Seren, genç adamın itirafı karşısında taş kesildi. Onun alaycı konuşmalarına alışkındı ama bu hali tamamen ona yabancıydı. Söyledikleri gerçek olabilir miydi? Ona evet dese kalbi aradığı huzuru sonunda bulabilir miydi?

Genç adamın dudakları dudaklarına yaklaşırken kendini bırakmayı düşündü. En azından ona veda öpücüğü veremez miydi? 

Tam o sırada telefonu onu yerinden sıçratacak kadar yüksek sesle çalmaya başladı. Seren hemen kendine gelerek geri çekildi. Ne yapıyordu? Bunu düşündüğü için gerçektende acınacak durumda olmalıydı. Onu her kim arıyorsa genç kızı büyük bir hatadan kurtarmıştı. Seren cebinden telefonu çıkarıp kimin aradığına baktığında az daha telefonu düşürüyordu.

Ekranda Kutlu'nun ismi vardı.

Orkun' da onun o şaşkın haline bakarak yanına yaklaştı. Omzunun üzerinden telefona baktığında Kutlu'nun ismini gördü. Bu isim kanını beynine sıçratmıştı. Genç kız ise onun tam arkasında olduğunun farkında değildi. Orkun hızla kızın elinden telefonu kaptı.

"Hey sen ne yapıyorsun?"

Orkun kıza öfkeyle baktı. "Bu işi kökünden hallediyorum." Telefonu açıp, kulağına dayadı.

"Alo."

***********************************

Kutlu elinde ki telefonu kulağından uzaklaştırıp ekrana baktı. Doğru kişiyi aradığından emin olmak istiyordu. Ekranda Seren'in adını görünce oturduğu yerden öfkeyle kalktı. Gecenin bir vaktinde Seren'in telefonunu açan bu adam kim olabilirdi?

"Sende kimsin?" Kutlu'nun sesi boğuk ve oldukça tehditkar çıkmıştı. Kulağında tuttuğu telefonu var gücüyle sıkıyordu. Seren neredeydi? ve ne yapıyordu? Aklına gelen düşünceler kanının beynine sıçramasına neden olmuştu. Eğer biri ona dokunduysa onu paramparça etmekten kendini alıkoymayacaktı.

Telefonun diğer ucunda ki adam kulak tırmalayan kahkahasını atınca onun kim olduğunu anladı. Lanet olasıca ses Orkun'a aitti. Bu pislikte Seren'in telefonun ne işi vardı? Tam o anda Ulaş'ın söylediği cümle bir zehir misali kanına karıştı.

"Unutma, kalbi kırılan bir genç kızın yapamayacağı şey yoktur."

"Senin onun yanında ne işin var? Ne yapıyorsunuz?" Kutlu konuşurken bir yandan ayakkabılarını giyiyordu. Soru sormasına rağmen onların cevabını almaktan korktuğunu hissetti. Bir şeyleri düzeltmek için geç kalmış olmak istemiyordu. Her nerede iseler bir an önce onların yanına gitmeliydi. Bu herifin kızın yanında olduğu sürece Seren'in güvende olduğunu düşünemezdi. Onu kazanmak için savaşacaksa gözünü kırpmadan gerektiğini yapacaktı.

Orkun tekrar kahkaha attı.

"Nerede olduğumuzu söylemeyeceğim. Fakat ne yaptığımız konusunu tamamen senin hayal gücüne bırakıyorum." Telefonun kapanma sesini duyan Kutlu olduğu yerde kalakaldı. Öfkeyle odanın ortasında duran sehpayı tekmeledi. Nerede olabilirlerdi? Ya yeniden kızı öpmeye kalktıysa? Ya da daha fazlasını? Kutlu duvarı yumrukladığında Ulaş yatağından aşağıya baktı.

Misafir Ruh -2- MuammaWhere stories live. Discover now