Bölüm 3: Kader Her Ne Planlıyorsa Ondan Nefret Edeceğim Biliyorum!

57.3K 5.3K 864
                                    

Seren okulun girişine doğru yürürken her şeyin daha da sarpa sarmaması için dua ediyordu. Zaten yaşadığı durum onun için zordu. Birde Asel'in uyanması hayatına tuz biber ekmişti. Üstelik son anda kızın söylediklerini de düşünmeden edemiyordu. Neden ona dikkatli olmasını bu kadar çok tembihlemişti ki sanki. Ayrıca dikkat etmesi gereken kendisiydi. Yarın okula gitmeye başlayacaktı. Bu durum bile başlı başına Seren'in sinirlerini zıplatmaya yetiyordu.

"Oofffff" diyerek önünde çakıl taşına tekme attı. Vurduğu taş tahmin ettiğinden daha hızlı giderek ileride, tamamen siyahlar içinde ki genç bir adamın bacağına sertçe vurdu.

Genç adam başını ağır ağır kıza çevirdi. Canı acıdığından değilde onu rahatsız eden nesnenin nereden geldiğini anlamaya çalışır gibi bir hali vardı. Güneşi anımsatan sarı saçları kısa olmasına rağmen dağınık duruyordu ve mavi- yeşil gözlerinde tuhaf parıltılar vardı. Seren adama bakınca dudaklarından bir hayret nidası çıktı. Genç adamda bir an kaşlarını çatarak kıza baktı. Onun burada ne işi olduğunu soracakmış gibi dudaklarını araladı fakat gözleri kızın formasına takıldığında dudaklarını sertçe birbirine bastırdı. 

"Sen!" dedi hiddetle Seren. Bir yandan da  çantasının sapına sarılmıştı çünkü o an genç adamın arkasında iki arkadaşının daha olduğunu gördü. Hiçte iyi tiplere benzemiyorlardı. Seren son günlerde antrenman yaptığı için memnun oldu. Orkun'un ise bakışlarında daha önce olmayan bir parıltı vardı. Sanki Genç kıza sanki ona ihanet etmiş gibi bakıyordu. Bu his Seren'i rahatsız etti.

Karşısında ona bakan kişi Orkun'du.

İkisinin kesinlikle tuhaf bir kaderi vardı.

"Sen Zafer Koleji'nde mi okuyorsun?" Genç adam hayretle sormuştu bu soruyu. Nedense her an onu dövmeye kalkacakmış gibi konuşuyordu. Seren içinden kendi kendine konuşurken uzun süre sessiz kalmıştı. Orkun'a hiç bir zaman bu tarz muhabbetlere girmemişlerdi. Onlar ne zaman bir araya gelse sadece kavga ediyorlardı.

"Konuşabildiğini biliyorum Kızıl."

Ne? Kızıl mı? Lakap takmada bu nasıl bir fakirliktir yahu! Hem ona Grace dememişti. Genç kız saçma bir şekilde sebebini merak etti.

"Gerektiği zaman, gerekli kişilerle konuşabiliyorum. Serseriler gibi okul önlerinde dikilenlerle değil." dedi Seren. Fazla ukala görünmüş ama elinde değildi. Sonuçta Ulaş ile arkadaştı ve bu adam kesinlikle onda iyi duygular uyandırmıyordu. Ayrıca Orkun'un okulunun önünde ne işi vardı? Onu görmek için gelmiş olamazdı çünkü onunla karşılaşınca şaşırmıştı.

"Bak bak bak. " Orkun aynı kelimeyi peş peşe tekrarlaması ona tavukları hatırlattı. Seren gülmemek için yanağının içini ısırmak zorunda kalmıştı. Her zaman gergin olduğu anda gülmek gibi bir huyu vardı. Fakat şimdi dikkatini dağıtacak zaman değildi. Seren çantasına daha sıkı sarıldı. Orkun'un bakışları hoşuna gitmiyordu. Onda tuhaf olan bir şey vardı. Bu zamana kadar onda görmediği bir şey. Kesinlikle tehlikeli bir şey.

'Bok vardı Seren çocukla ters konuşacak.'

Adam dikildiğinde yanında ki çocuk kızın yanına geldi. "Demek burada okuyorsun" dedi tekrar. Sanki gerçeği kabullenmekte zorlanıyordu. Allah aşkına bu adam bir kere de karşılaştıklarında normal davransa ne olurdu. "Kader bizi burada bir araya getirmese de olurdu be Grace. Arkadaş olmaya başlamışken üstelik." Genç adam, kızın saçını tutmak için uzattığı eli kapan Seren genç adamın elini bükerek onu savunmasız bıraktı. Ardından dizinin arkasına tekme attığı gibi yere yığdı. Peşinden hızla diğeri gelmişti. Seren adamın kolu ulaşmadan sağlam bir tekmeyi çenesine geçirdi. İki adamda tekrar toparlanıp saldıracağı sırada Orkun araya girdi.

Misafir Ruh -2- MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin