Bölüm 48: Öpücük

42K 4.4K 733
                                    

Asel sonunda kurtulduğu değnekleri bir an için özlem duydu. Koridorda yürürken bacaklarının güçsüzleştiğini hissediyordu. Diğerlerine gerçekleri anlattıktan sonra diğerlerinin Seren'i görmek için odasına gittiğini umuyordu ama bu durumdan da pek emin değildi. Bu yüzden canı sıkılıyordu. Hem Seren neden bir türlü uyanmamıştı? Asel kendine geleli neredeyse bir hafta olmuştu. Sargılı bacağına ağırlık vermeden koridorun duvarına tutunarak ilerledi. Sonraki köşeyi döndüğünce oturan Sedat'ı gördü.

"Hey." Diye bağırdı ona dikkatini çekebilmek için. Sedat lacivert kazağının kollarını çekerek sündürmüştü. Bu onun yaptığı bir alışkanlık gibiydi. Genç kadını görünce hemen ayağa kalktı ve hızlı adımlarla yanına ilerledi.

"Asel. Söyleseydin ben seni almaya gelirdim." Dedi ciddi bir tavırla.

Genç kız gözlerini devirmeden edemedi. "Bir an daha orada kalmaya niyetim yoktu da ondan çağırmadım."

Sedat kaşlarını çatarken kızı belinden tutarak bedenini bedenine bastırdı.

"Sence yanında olmaktan vazgeçmeyi düşünmüyor mu?" Sedat, Asel'in önüne düşen saçı kulağının arkasına ittirdi. "Biraz daha yanında olmaya devam ederse gerçekten dayanamayarak onu döveceğim." Sesi her ne kadar şaka yapar bir halde çıksa da Asel onun dediğini gerçekleştirmekte bir an bile tereddüt etmeyeceğini de biliyordu.

Asel gülümseyerek genç adama baktı. Kutlu'nun yokluğunu fırsat bilerek hemen Sedat'ın yanına koşmuştu. Onlara gerçeği anlatmasının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen Kutlu hala yanından ayrılmıyordu. Artık kızmaktan çok ona acımaya başlamıştı. Nasıl bir adamdı böyle bir türlü anlamıyordu. O kadar kötü davranmasına karşın hala sabırla yanında duruyordu. Üstelik huyu değişmesine rağmen aradaki farkı anlamaması Seren için acı verici olacaktı.

"Ona karşı biraz daha sabırlı olmalıyız." dedi Asel nefesini dışarı üflerken.

Sedat'ın yüzüne düşen bulut sanki kızında kalbine yerleşmişti. Genç adamın bakışları camdaydı. Hala uyuyan kız kardeşine dalgın bir şekilde bakıyordu. Asel onun ne düşündüğünü merak etti ama merakı uzun sürmeyecekti. Birkaç dakika sonra Sedat konuşmaya başladı.

"Sadece Görkem geldi. Sanırım diğerleri hala olanlara inanmıyor." Sedat onu sinir eden konuyu kapatarak başka bir konu hakkında konuşmayı tercih etti. Zira öfkesi durmak bilmiyordu.

Asel'de istemeyerek başını salladı. Yine de Görkem'in gelmesi içinde azda olsa umudun yeşermesini sağladı. Gerçi bir yanı da bu durumu kıskanmıştı. Bir hafta boyunca kendisini ziyaret etmeyi bırak kapısının önünden dahi geçmemişti. Genç adamın kalbinde taşıdığı kırgınlık oldukça büyük olmalıydı.

"Elbet geleceklerdir." Asel bunu Sedat'tan çok kendine söylüyordu. "Sadece onlara biraz zaman vermeliyiz."

Sedat dalgın halde kızın saçlarını okşarken nefesini dışarı üfledi.

"Umarım Seren'inde zamanı vardır."

Asel'in kalbi bir an korkuyla sıkıştı. Yine onları bırakmazdı değil mi? Genç kız camdan arkadaşına bakarken içten içe dua etti.

****************

Dönebilirdi.

Şimdi arkasını dönüp hızlı adımlarla koridordan uzaklaşıp kendini dışarı atabilirdi.

Peki, neden yapmıyordu?

Neden hala ayakları durmadan ilerliyor ve bir an önce varmak için deliriyordu. Kafasındaki sorular, yüreğindeki ağırlıkla bir araya geldiğinde nefes alamayacakmış gibi oluyordu. Artık Asel'in yanında kalmak ona eskisi gibi huzur sağlamıyordu. Üstelik Orkun'un söyledikleri iyice huzursuz olmasına neden olmuştu. Bu yüzden kendini yeniden odaya doğru yürürken bulmuştu. Eğer koridorda birinin görseydi hemen arkasını dönüp gidebilirdi. Fakat koridora girer girmez kimsenin olmadığını gördü.

Misafir Ruh -2- MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin