Bölüm 34: Geçmişteki Kötü Adam

Start from the beginning
                                    

"Nereye gidiyorsun?" Sedat başını banyo kapısından çıkarmış genç kıza bakıyordu. Üstünde tişört yoktu. Geniş göğsünde başlayan kıldan yol eşofmanın altında gözden kayboluyordu. Asel hemen başını çevirdi. Bu adamı gördüğü anların çoğunda banyodan çıkmış oluyordu. Sanki hayat onunla dalga geçiyordu. Derin bir nefes aldı. Şimdi kesinlikle bu evden uzaklaşmalıydı.

"Başımın çaresine bakmaya gidiyorum." Sesi öfkeyle yüksek çıkmıştı. Genç adam bir şey söyleyemeden Asel kendini hemen kapıdan dışarıya attı. Ne de olsa Pazar günü hastane ziyaretleri olurdu. Dolmuşa binerken aklında kadına görünüp görünmeme fikri dönüp duruyordu. Anılarını unuttuğu söyleniyordu ama belki kızını görünce geçmişini hatırlayabilirdi. Nefesini sıkkınlıkla dışarıya üfledi. Seren'in tepkisinden sonra bunu yapmamalıydı ama içi rahat etmiyordu. Bir şekilde hayatları değişmişti. Hepsi o geri zekalı kadın yüzünden. Hayır madem bir iş yapıyordu doğru yapsaydı. Birde yanlışlık yetmezmiş gibi kızların hayatlarını da karıştırmıştı. Baba olacak adam kızı bulmadan onun yakalanmasını diledi. Eğer bir şey olacaksa bu kendi bedenindeyken olmalıydı. Evet, bencil Asel sonunda bir şeyler öğrenmişti.

Camdan dışarıyı izlediği anda kar yağmaya başlamıştı. Atkısını boyununa iyice sardı. Bu bedende soğuğu fazla hissetmese de ruhu, alışkanlığından dolayı titriyordu. Titremesine kısmen sinir de etkiliydi. Her ne kadar Sedat'ın söylediklerini düşünmek istemese de durmadan kelimeler beyninde dönüp duruyordu. Adam ona karışmayacağını söylemişti. Hem de duygularını ona yeni itiraf etmişken.

"Aptal herif! Ona gerçeği söyleyende kabahat."

Hırsla ayaklarını yere vurdu. Hala sinirini bir türlü atamamıştı. Birilerine ya da bir şeye zarar vermek istiyordu. Daha önce Özlem'in ona sakinleşmesi için öğrettiği nefes egzersizlerini yapmaya başladı. Bunu yapacak kadar sabırlı biri olmamıştı ama yine de başka seçeneği yoktu. Bir süre sonra gerçekten işe yaradığını fark etti. Kendini daha durgun hissediyordu.

Dolmuştan indiğinde kar yağışı hafiflemişti. Asel temiz havayı içine çekti. Vücudunun canlandığını hissedebiliyordu. Kafasında ki Sedat sorunu ile daha sonra ilgilenecekti. Hastanenin girişine doğru ağır adımlarla ilerledi.

************************

"Lütfen onu ziyaret etmeme izin verin." Asel, kadınla ilgilenen hemşireye resmen yalvarıyordu. Onu görmek için uzun bir yoldan gelmişti. Üstelik kadınla ilgilenmeyi artık kafasına koymuştu. O da bir şeyleri yoluna koyarak işe yaramak istiyordu. Bütün sorumluluğu Seren'in sırtlanmasına izin veremezdi. Özellikle Seren'inde hayatı en az kendinin ki kadar karışıkken.

Hemşire başını hayır anlamında salladı. "Olmaz Serencim aileden değilsin." Dedi yenilediği itiraz cümlesi ile. Kadın Nuh diyor Peygamber demiyordu.

Asel derin bir nefes aldı. Başka şansı kalmamıştı. Zaten ya kaçak göçek girecek yakalanma ihtimalini göze alacaktı ya da ne var ne yok tüm her şeyi söyleyecekti. Derin bir nefes aldı. Ne yapacağına karar vermişti. Çoktan. Anlatacaklarını oldukça inandırıcı bir yüzle aktarmalıydı. Artık çıktığı bu yoldan geri dönme gibi bir şansı yoktu. Üstelik annesinden bahsedince Seren'in oluşan yüz ifadesini aklından çıkaramıyordu. Çaresizlik ve nefret. İkisi de Asel'in adı kadar iyi bildiği duygulardı. Belki Seren göstermiyordu ama onunda derin yaraları vardı.

"Ben onun kızıyım." dedi cebinden telefonu çıkartırken. Hemen çektiği aile fotoğrafını kadına gösterdi. Hemşirenin ağzı açık kalmıştı. "Ama ne olur aramızda kalsın ailemin haberi yok annemi bulduğumdan." Dedi hemen. Başına bu açıklamadan sonra ne geleceğini bilmiyordu. Her şeyi göze almıştı artık.

Misafir Ruh -2- MuammaWhere stories live. Discover now