11. Episode: "Beautiful Mistake" [FINAL]

2.1K 175 54
                                    

FİNAL




Uzun zaman geçmişti. Zaman ilerledikçe yerin dibine vuran umutlar tamamen yok olmuştu, viran olmuştu. Birini uzun zaman bekleriz ya belki gelir diye, bekleriz, bekleriz gelen giden olmaz o sonsuz yolda. Çıkmaz sokaklara döner aklımız fikrimiz. Bir işaret bekleriz Tanrı'nın varlığından.

Jongin cezaevine konulduğundan bu yana iki ay geçmişti. Jongin artık bitmişti. Tükenmişti. Umudu yoktu. Artık Kyungsoo ona iyi bir haber göndermiyordu. Jongin yıkılıyordu. Yavaş yavaş soluyordu. Yemyeşil yaprakları sararıyordu. Can damarları düğüm düğüm oluyordu. Kalbi artık umutsuzca atıyordu. Boşluğa düşmüş bedenini terk etmek istiyordu. Bu hapishane onu tüketiyordu. Ezik bir kişiliğe sahipsenin her zaman ezilirsiniz. Jongin'de hergün bir böcek gibi mahkûmlar tarafından eziliyordu.

Uyku zamanı gelmişti. Mahkûmlar Jongin'i rahat bırakmışlardı. Herkes uyuyorken Jongin geceye inat gözlerini kapatmıyordu. Özlemişti. Kyungsoo'yu çok özlemişti. Kyungsoo onu kurtaracağına söz vermişti.

Polisler sözünü tutardı.

Sert yatağından kalktı. Yalınayak ilerleyip parmaklıkların arasından kusursuz dolunayı izledi. Gece ona gülümsüyordu. Ay ve yıldızlar ona sanki bir insanmışcasına gülümsüyordu. Yüzüne vuran sıcak bir meltem ile derin bir nefes aldı. Sessiz geceye teşekkürlerini sundu. Şuursuzca yıkılan umutlarına her gece bir yenisini ekledi. Yıkık dökük harabe olmuş zihni yeni surlar yaratıyordu.

Gözleri artık uykusuzluğa dayanmıyordu. Jongin bitkin bedenini yatağına sürükledi. Kendini yarınki işkencesine hazırladı.

※※※

Kyungsoo elindeki içki şişesiyle balkonunda ağlıyordu. Evet, ağlıyordu. Sert ve vurdumduymaz Do Kyungsoo bebekler gibi zırıl zırıl ağlıyordu. Her şey kötüye gidiyordu. Kyungsoo orospu çocuğu Kim Jung Woo'yu bir türlü bulamıyordu. Yer yarıldı da içine girmişti.

Kyungsoo meleğini o kadar özlemişti ki artık yaşayamaz hâle gelmişti. Başkomiser Lee Kyungsoo'ya Seoul'un en tehlikeli cezaevine gitmesini yasaklamıştı. Eğer bu yasağı çiğnerse polislik unvanını kaybedecekti. Jongin Kyungsoo'nun polis olmasıyla gurur duyuyor ve böbürleniyordu.

Her şey üst üste geliyordu. İki ay olmuştu. Kyungsoo sözünü tutmuyordu. Onu oradan kurtaramıyordu. Jongin'i orada ölene kadar tutamazdı. Gözleri ağırdan ağıra kapanırken aniden cep telefonunun tiz sesini duydu. İrkilip balkonundan salonuna geçerken bulanık zihni ile telefon ekranındaki buğulu isme baktı.

Park Hye Ri.

Kyungsoo hızla telefonu açtı.

"Alo, Bayan Park?" dedi sabırsızca. Bir umut işte...belki.

"Bay Do, iyi haberlerim var. Kim Jung Woo suç üstü San Francisco limanında kokain ve eroin satışı sırasında Kaliforniya Eyaleti karakolundan Narkotik Suçlarla Mücadele ekibinden polisler tarafından yakalandı. Yarın sabah beş uçağıyla Kore'ye getirilecektir. Haber vermek istedim." Kyungsoo bir an geriledi. Gözyaşları sicim sicim akarken gülümsedi.

"Sağ ol, Bayan Park. İyi geceler." deyip telefonu kapatıp hareketsizce yerinde durdu.

Umut vardı. Sadece uygun zamanı bekliyordu. Tam zamanında.

※※※

"KONUŞ!" deyip bağırdı sinirli polis. Kyungsoo kızgın bir boğayı andırıyordu.

"Ne konuşayım?" dedi Kim Jung Woo küstahça.

"Her şeyi, tüm bildiklerini!"

"Üvey kardeşimden bahsedeyim istiyorsunuz galiba. O ibnenin orada ömür boyu gebermesini diliyorum. Umarım gireceğim hapishane onun koğuşudur. O ibneyi sikmek için sabırsızlanıyorum."

Kyungsoo'nun gözleri yavaşça geriye doğru kayıyordu. Ellerini yumruk hâline getirip Kim Jung Woo'nun yüzünü güçlü bir yumrukla o yüzü haşat etmişti. Kim Jung Woo kanlı dişleriyle iğrenç bir şekilde güldü.

"Böyle sinirlendiğine göre sende o ibneyi siktin. Beğenmiş olmalısın. Biliyor musun evindeyken içtiği su şişesini o otel odasına koyarken bir salise bile tereddüt etmedim!" Kim Jung Woo sinirle bağırdığında kayıt cihazı tüm gerçekleri o an kaydetmişti.

Kyungsoo tekrar yumruk attı. Tekrar ve tekrar...

"Şimdi sen onu sikeceğim için sinirleniyorsun. Sen beceriksiz herifin tekisin Do Kyungsoo! Beni beş senedir yakalayamadın! İşe yaramaz herif! Bir bok yapamıyorsun bana!"

Kyungsoo yumruklarını bir saniye bile durdurmadı.

"Komiserim! Komiserim! Durun lütfen, bayıldı." Tao Kyungsoo'yu kollarından tutup sorgu odasından zorlukla çıkardı.

"Kayıt cihazı mahkemeye sunulsun. Çabuk!" diye bağırdı. Bir yandan da delice ağlıyordu.

※※※

Kyungsoo meleğini bekliyordu. Heyecandan titreyen ellerini cebine sokup duruyordu. Alnından damlayan terini koluyla sildi. Uzun saçlarını tek eliyle geriye yatırıp beklemeye devam etti. Az sonra demir kapı büyük bir gürültüyle açıldığında dışarı elinde küçük bir valiz ile dışarı çıkan Jongin'i gördü. İşte o an dünyası durdu. Her şey sonsuzluğa doğru kapılıyordu. Bir tek iki âşık kalmıştı.

"Kyungsoooo!" Jongin elindeki çantayı hızla yere atıp Kyungsoo'ya doğru koştu. Kyungsoo kollarını kocaman açtı. Kollarının arasına giren beden ile o bedeni sımsıkı sardı. Onu hissetmek o kadar güzeldi ki boşluğa düşüyordu. Gözlerini kapatıp daha iyi hissetti.

"Çok özledim, meleğim." Kyungsoo titreyen dudaklarıyla fısıldadı.

"Özledim, çok özledim." Jongin ağlıyordu.

Birbirlerinden zorlukla ayrıldıklarında Kyungsoo Jongin'in dudaklarını öpüyordu. Jongin ise mutlulukla karşılık veriyordu.

"Hiç ayrılmayalım Kyungsoo, beni senden almasınlar," Jongin gözyaşlarını silerek konuşmaya devam etti. "Seni benden almasınlar, lütfen."

Kyungsoo kollarını tekrar meleğine sardı. "Ölene dek senin için yaşayacağım, meleğim. Bu kalp var ya işte bu kalp bir tek senin için atacak!"

İki âşık el ele tutuştu. Birbirlerinin kusurlarını hoş görüp, âşık oldular fütursuzca. Acı çekti bazıları, sabırla beklediler. Aşk sonunda onları bulmuştu.

The End

Ah be aşk kadar güzel bir duygu var mıydı şu yalan dünyada!.. Aşk güzel bir şeydi vesselam ama değerini bilene...

Bu güzel hikâyeninde sonuna gelmiş bulunmaktayız. Yeni aşkları kaleme almak umuduyla...

Hoşçakalın... Sevgiyle kalın.

Sizi seviyorum.

-masterpiecebaekkie

F. N
130917–

From You Another No! DoKai [MiniFic] (√)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin