Adsız Bölüm 35

31 3 0
                                    


Tam o anda elemin içinde ki eli insanlık için küçük olsa bile benim için büyük olan bir şeyi başardı. Elimi sıktı...

DAKİKALAR SONRA

-Ediz Bey sadece hissi bir durumda olabilir. Şu an için bu büyük bir durum. Net bir şey diyemeyiz ama o iyi.

-Emin misiniz peki?

-Sizin içiniz rahat olsun. Anneniz güçlü bir kadın.

Sustum. Ve sadece hastaneden çıktım.

DERİN'DEN...

Karşımda durun elbiselere baktım. Hiçbiri bir anlam ifade etmiyordu benim için. Ya çok kötü renkleri vardı ya da modelleri berbattı. Durdum, durdum ve durdum. Kafam da bir canlandırma yapamıyordum. Hiçbiri o geceye layık değildi. Hiçbiri bana ait değildi. Üstümde birer çuval görüntüsü vermekten başka hiçbir şeye yaramıyorlardı. Bir an durdum ve hızlı adımlarla bir üst kata çıktım. Ama anahtarı unutmuştum. Odama geçtim ve önüme gelen her şeyi açmaya başladım. Dördüncü çekmecede durmak zorunda kaldım. Önümdeydi anahtar. Ama durmak için zamanım yoktu. Durmak için zamanımız yoktu. Hemen aşağı indim ve kapıyı açtım. Dolabın önüne geçtim. İlk başta dolabı karıştırdım. Yoktu burada. Bir diğeri ve bir diğerine daha baktım. En son giyinme odasına gittim. Üç, beş, yedi ve dokuz derken önümdeydi işte. Gözlerimi kamaştıran büyülü elbise. Ellerimi yavaşça üstünde gezdirdim. Tek tek her bir detayını inceledim. Gözlerimi kapattım. Sadece elimin kumaşın üzerinde gezinmesine izin verdim. Fotoğraflarda görmüştüm bunu. İçinde peri gibiydi annem. Sessizlik hissettiğimden daha ağırdı. Taşıması daha zor olan bir yüktü. Yavaşça kalktım ve geç kalınan bir buluşmanın hazırlığına başladım. Daha doğrusu hazırlığın son aşamasına geçtim.

"Rüyalar görürüz bazen. İçinde sadece sevdiğimiz şeylerin olduğu rüyalar. Bitmesini istemeyiz ve bazen aniden uyanırız. Sonra bir daha gözlerimizi kapatıp aynı rüyaya aynı yerden devam etmek isteriz ama olmaz ya. İşte ben de öyle oldum. Rüyadan uyanmama rağmen hâlâ gözlerimi kapatırsam aynı rüyaya aynı yerden devam etmeyi planlıyorum. Farkındayım eksilenler olacak. Ama buna rağmen gözlerimi kapatmak için ısrarcıyım. Bir daha denedim. Ama kapattığımda gördüğüm şey karanlık değil. Farkındayım. Bu benim beynimin bana bir oyunu. Çünkü gözlerimin önünde beliren şey onun suratından başkası değil. Beni vazgeçirmesine izin veremem. Olmaz yapamam. Dayanamam. Dayanmamalıyım..."

EDİZ'DEN...


"Küçükken evcilik oynardı ablam. İlk olarak bebeklerini dizerdi sırayla. Sonra kıyafetlerini ve devamında yemeklerini. Hepsinin bir sırası vardı. Önce hepsini annemin ördüğü battaniyenin içinden çıkarırdı. Bu uyanma vaktinin geldiğini belirtirdi. Sonra ki iş ise kıyafetlere gelirdi. Her gün kıyafetleri değiş tokuş yöntemiyle giydirirdi. Sonra kendi kahvaltısını yapar ve tekrar onların yanına gelip onlara yemeklerini yedirirdi. Bende arabalardan sıkıldığım zaman sessizce bir köşeden izlerdim. Düzenine bakardım. Hiçbir görevini atlatmazdı. Bu onun için çok önemliydi. Sonra bende öyle yapmaya başladım. Tüm işlerimi sıraladım ve düzenin bozulmamasına önem verdim. Örnek verilen kişilerden olmamı sağladı bu durum. Ta ki o gelene kadar. Dengemin bozulmasını annemin ölümü bile bu kadar etkilememişti. Önceden olsa tek bir şeyi atlasam kızar, öfkelenirdim. Şu aralar aklım dağınık. Beynim karışık. Hissettiğim her herhangi bir duygu yok gibi. Hiçliğin kıyısında gibiyim ama bitiremiyorum işi. Yaşamak için verdiğim bir çaba yok ama ölmek için de bir şey denemiyorum...

gökyüzünde ki yıldızlarWhere stories live. Discover now