Adsız Bölüm 7

330 69 27
                                    


EDİZ'DEN ....

Eve gidene kadar söylenmesine rağmen hiçbir tepkide bulunmamam onu daha da sinir etmişti. Arabayı durdurduktan sonra eve girince büyük bir çığlık atınca arkasından girdik. "Dik" çünkü tam ben girecekken Emre denilen çocuk ta benimle birlikte kapıdan geçmeye çalışınca beraber içeriye yuvarlanarak girdik. Derin'in çığlığının sebebi ise eve toplanan kalabalıktı. Çok sorun çıkarmadan onun için hazırlanan koltuğa uzanmış ve baygın bir sıratla ortada dönen saçma konuları zorla dinlemişti.

BİR HAFTA SONRA

Bir hafta içinde yüzünde ki ve vücudunda bulunan yaraların çoğu ilaç ve kremler sayesinde geçmişti. Kolunda ki alçı ise haftaya çıkacaktı. Bu süre içinde bir de aramız eskisine oranla biraz daha iyiydi. Arkadaşları ile arası normaldi yani. Hemen düzelmesini kimse beklemiyordu zaten. Bugün ise dedesinin adına bir galaya gelecekti. Ben alanda olurken onu görebilmek için üç defa dışarıya çıkmama rağmen hanımefendi hâlâ gelememişti. Tam arayacakken içeriye girdi. Önceki galada giydiği elbisenin aksine daha renkli bir elbise giyinmişti. Beyaz kumaş üzerinde mavinin tonlarında farklı şekillerde çiçekler vardı. Kalın askılı elbisenin çok derin olmamakla birlikte bir yırtmacı vardı. Ayakkabısı ise koyu mavi tek şerit bağdan oluşan açık bir topuklu ayakkabıydı. Saçlarının ön tarafında taç biçiminde örgü vardı ve arkası dağınık bir biçimde topuz yapılmıştı. Makyajı ise yine çok hafifti ancak öne çıkan gözleri yetiyordu zaten. İçeri girdikten sonra çekingen bir tavırla etrafı taradı ve bir grubun ona seslenmesiyle orya doğru isteksiz adımlar attı. Attığı adımlardan bile zorla gittiği belliydi. Yanlarına gittiğinde yüzüne yapmacık bir gülümseme takmaya çalışıyordu ve bu dışarıdan bakıldığında gerçekten de kötüydü. Tam bu sırada dedesi yanıma geldi ve konuşmaya başladı.

-O gün onu hastaneye yetiştirdiğin için gerçekten de sana minnettarım. O biraz inatçı ve sinirli biri ama kötü bir niyeti yoktur. Bildiğini düşündüğüm kazadan beri böyle ve içine kapanık.

-Normal bir durum ve o yine iyi dayanıyor.

-Dayanmak değil de o sözünü tutuyor.

Konuyu açmak istemediği çok belliydi. Bende o da daha da konuyu açmadık.

-Film işi nasıl gidiyor?

-Güzel bir şeyler çıkacak. O da üzerine titriyor.

-Kendinden bile çok önem verir senaryolarına.

-Ama izlediği zaman da karşılığını fazlasıyla alır zaten.

-O kendi yazdıklarını izlemez.

-Anlamadım?

-Farklı değil mi? Bende aynı tepkiyi verdim en başta ama yapacak bir şey yok. Torunum için yaptıklarından dolayı teşekkür ediyorum ama sanırım dönmem gerek.

Bunun sonrasında dedesi yanımdan ayrılınca bende içeri geçenlerin arasına katıldım. Yine önümde oturuyordu. Beni fark etmemesine şaşırmadım. Sıkıntıdan patlayacak gibiydi. Elinde ki küçük çantayı yaklaşık on defa açıp kapattı. Film başlatıldığında derin bir nefes aldı ve izlemeye başladı.

DERİN'DEN...

Son bir haftadır evim hiç olmadığı kadar kalabalıktı ve uyku denen o mükemmel şeyi tatmaya fırsatım olmadı. Evden çıkmama izin vermemeleri bir yana onlarda benim evimden çıkmıyordu. Tamam arkadaşlarım olabilirlerdi ama zaten kendi ağrılarım bana yetiyordu, onların yüksek sesle müzik dinlemeleri, çok konuşmaları beni daha da yoruyordu. Film bittikten sonra kimseye çaktırmadan hızlıca arabaya binip eve gittim. Şu anda ihtiyacım olan tek şey uykuydu. Eve girdiğimde hemen üstümü değiştirip, saçımdaki tokalardan kurtuldum. Tam yastığa başımı koymuş uyuyacaktım ki telefon çalmaya başladı. İlk açmayacak dedim ama dördüncü çalıştan sonra sinirli bir şekilde açtım.

gökyüzünde ki yıldızlarWhere stories live. Discover now