Adsız Bölüm 5

364 79 33
                                    


EDİZ'DEN...

O gidince ne yapacağımı bilemediğimden dedesinin numarasını babamdan bulup aradım ve o da bana mezarlığa gitmem gerektiğini söyledi. Mezarlıkta onu bulduktan sonra arabayı getirmeye gitmiştim. Tam mezarlığın önüne yaklaşmıştım ki ileride ki topluluğu görmemle arabadan inip kalabalığa doğru koşmaya başladım. Aracın biri durmuştu ve yerde biri yatıyordu. Yerde yatanın yüzünü görmemle elimi telefona atıp ambulansı aramam bir oldu. Eğilip yüzüne baktığımda kaşında bir kesik vardı ama nasıl olduğunu anlamadığım bir kanama da karnında vardı. Ambulans geldiğinde hemen bindirdiler. Bende yanına geçtim ve hemen dedesini aradım. Hastaneye vardığımızda direkt onu ameliyata aldılar. Beklemeye başladık. Tam iki saat sonra onu yoğun bakıma aldılar ve doktoru yanımıza geldi.

-Beyin sarsıntısı geçirmiş. Sol kolunda bir kırık var. Omuriliği de darbe almış ama sıkıntı olup olmadığını o uyanmadan alamayız. Darbeden kaynaklı olarak göğüs kafesi kemiklerinden biri kalbine baskı yapıyor. Şu anlık hallettik ama daha sonrası için bir şey diyemeyiz.

ÜÇ GÜN SONRA

Tam üç gün boyunca uyudu. Daha önce hiç görmediğim arkadaşları gelmişti. Sanırım kaza sonra o hepsiyle iletişimini kesmişti. Öğlene doğru odanın önünde beklerken bir kız bağırdı. O telaşla herkes camın önüne hücum etti. Makineden ses çıkıyordu ve gösterge dümdüzdü. İçimde ki korku alevlendi. Bu sırada doktor ve iki hemşire içeriye girdi. Bir şeyler yapıyorlardı ama değişime dair hiçbir şey yoktu. Ses aynıydı. Onun yüzü hâlâ solgundu. İlk defa birini kaybetme korkusu tüm beynimi eline almıştı. Farklı bir şeydi işte. Çocukken kaybolmak gibiydi. Sanki yolumu karıştırıyordum. Yönümü kaybedecek gibiydim. Ona aşık değildim ama benim için önemliydi işte. Bir kızda ilk defa farklı bir şey hissetmiştim. Nedenini bilmediğim bir şekilde ona güveniyordum. Onunla eğleniyordum. Bir kıza adam akıllı bir şekilde ilk defa yemek hazırlamıştım. Bana kızınca ya da başka birine kızınca korkunç olmak dışında her şey olabiliyordu işte. Büyük gözleri ile istediği her şeyi yaptırabilecek kapasitedeydi. Önde bulunan ve onun inadına hep gözlerinin önüne düşün saçını her geriye atışında küfrettiğini hissedebiliyordum. O kızgın surat ilk defa solgun ve o büyük gözler kapalıydı. Ve içimden bir ses o gözlerin açılmaması durumunda burada ki tüm herkes berbat bir duruma düşeceğini biliyordu. Ve içeriden ani bir ses tüm o bağırış çağırışları susturdu:

-Doktor bey, hastanın kalbi durdu!

..............

AYNI ANLARDA DERİN...

Göz kapaklarıma hakim olan uyku onları açmamı zorlaştırıyordu. En son duyduğum o ani sesten sonra şimdi işittiğim şeyler durumun kötüye gittiğinin habercisiydi. Açmak istemiyordum da zaten. Annemleri görme düşüncesi bile beni mutlu etmeye yeterdi. Gözlerimi açmamı isteyen beynime karşı uzun zaman önce susturduğum duygusal tarafımı yani kalbimi dinlemek artık daha iyiydi sanki. Beynim açmam için sinyal verdikçe göz kapaklarımı açmamak için daha fazla bir kuvvet uygulamaya başladım. Tam o sırada uzun süredir karanlık olan görüşümde bir beyazlık oluştu ve karşımda annemle babam.

-Bize gelmek için ne kadar uğraştığını biliyoruz ama orada seni bekleyen bir sürü insan var.

-Ben de size aynısını söylemiştim. Ben sizi beklediğimi ve sizi bırakmayacağımı size söylememe rağmen siz gittiniz. İkiniz beraber beni bu yükün altında bıraktınız.

-Sana güveniyorduk kızım.

Bu sürede susan babam gözlerime baktı ve:

-Kalbimin senin kalbinin yanında attığını düşün ve eğer sen şimdi hayata tutunmazsan benim kalbimin de seninle beraber öleceğini düşün.

-Bu yükü bana yükleyemezsiniz!

-Sen ne yaparsan yap senin yanında olduğumuzu ve senin kararlarının yanında olduğumuzu unutma. Biz sana güveniyoruz! Hem daha ikimizin ilk filmini çekmedin...

gökyüzünde ki yıldızlarWhere stories live. Discover now