21. Bölüm: Fırtına Öncesi Sessizlik

1.2K 102 191
                                    

Asel'in Ağzından:
Herkes ödev hakkında tartışırken cidden çok komik oluyordu. Ben ne kadar rahatsam onlar da bir o kadar panikti. Yekta ile bakışlarımız sürekli aynı doğrultuda kesiştikçe gözlerini kaçıran taraf ben oldum.

"Bu ödevi beraber yapalım mı?" Almila şu an seni kabul edersem eğer o kişi oraya gelmez, kabul etmezsem de sen bozulacaksın. İkilemler arasında kalmaktan her zaman nefret ediyorum.
"Duruma göre ayarlayalım." Bunu demem üzerine ufak bir tebessümle geçiştirdi.

Okul dağılırken telefonla birlikte lavaboya gittim çünkü şimdilik en sakin yer orasıydı. Ayça'yı arayıp son gelişmeleri aktaracaktım ama Beril yine buna engel oldu.

"Kimleri görüyorum burada?"
"Kör değilsen eğer Beril beni görüyorsun."
"Sen kesin şimdi Yekta ile yapacağını düşünüyorsundur ödevi ama birşeyi unutuyorsun ki bende burada savaş veriyorum."

Her sinirlendiğimde bakışlarımı yukarıya yöneltirim tıpkı şimdi yaptığım gibi. Üst dişlerimle alt dudağımı ısırıp konuşmaya devam ettim.

"Ben sizin seviyenizde ki kızlar gibi bir erkek için savaş vermem herşeyi oluruna bırakırım o yüzden kapa çeneni." Elimin tersiyle onu itip koridora çıktım.

Zamanlamam ile gurur duyarak Yekta ile göz göze geldik. Öyle güzel bakıyordu ki ruhuma dokunuyordu o bakışı fakat Beril ile ne yaşadıklarını bilmiyordum. Hayal kırıklıkları bana fazla geliyordu.
"Kanki araban var mı?"
"Taksi ile gideceğim."
"Aşk olsun burada biz varken taksiyle gitmek olur mu hiç?"
"Belki başka planları olan vardır aramızda."

Laf yerine çoktan ulaşmıştı ki Yekta kızarıp morarmaya başladı.
"Neyse muhabbetinize doyum olmaz ama benim gitmem gerek."
"Nereye gideceksin?" Bu soru Ayaz'ı da şaşırtmıştı çünkü Yekta kendinden beklemediğimiz birşey yapmıştı.
"Ödevim için anıları yaşatmaya."

Yekta'nın Ağzından:
Ayaz yanımda sürekli konuşuyordu ama dediklerinin hiç birine kulak asmıyordum. Asel'in giderken söylediği söz kafamda cirit atıyordu. Orada niye öyle birşey dedi ki?
"Ayaz, Asel sana birşey dedi mi? Kiminle çalışacakmış?"
"Valla ben sordum ama kayda değer birşey söylemedi. Aklında birisi varmış ama o teklif etmeyecekmiş. O kişi doğru adresi bulacakmış."

Raylar şimdi yerine oturdu. Anıları yaşatmak, doğru adres hepsi şifreli mesaj. Hemen arabayı sağ çektim.
"Ayaz in arabadan."
"Ne? Kafayı mı yedin benim evim burası mı?"
"Taksiyle devam et benim acil işim çıktı." Arabadan ağzının içinde konuşa konuşa indi. Biliyorum bozulmuştu ama şu an gitmezsem eğer büyük bir fırsatı kaçırabilirdim.

Arabayı derneğin önüne park edip aşağı indim. Camda üzerimi düzeltirken bir ses yükseldi.
"Hoşgeldiniz Yekta Bey." Aradığım ses buydu sanırım.

Kafamı çevirdiğimde iki kolunu önünde birleştirip kapıya yaslanmış bana doğru bakan Asel ile karşılaştım. Su gibiydi. Öyle saf öylesine temiz bir güzelliğe sahipti. Bu aşk değilde ne? Kendime bile itiraf edemezken sana söylemem çok acımasızca olur.

Köpeklerin her birine farklı farklı isim vermişti ve sırasıyla beni onlarla tanıştırıyordu.
"Mesela bunun adı da Gölge."
"Neden Gölge peki?"
"Biraz dertleştik ve acılarımı saklamama yardım etti." Bu kadar ince düşünceleri yüreğimi sızlatıyordu. Çünkü annem de böyleydi...

Hem bana etrafı tanıttı hem de beraber ödevi yaptık. Dernekte iki saat oyalandıktan sonra Asel'i eve bırakmayı teklif ettim. İtiraz etmeden kabul etti bunun sebebini de çok yorulmamıza bağlıyorum.

"Çok güzel bir ödev oldu." Benimle konuşmaya mı çalışıyordu acaba?
"Bencede." Minik tebessümünü çalan telefon sesi noktalamıştı. Ekrana istemsizce gözlerim kaydı ve "Kaan" yazısı moralimin ayaklar altına alınmasını sağladı.

YENİ BAŞLANGIÇLARAWhere stories live. Discover now