8. Bölüm: İntikam

1.4K 107 36
                                    

Aşağı indiğim de sofra da bizi bekleyen gözlerle karşılaştım. Murat Amca ve babam karşılıklı baş köşelerde oturmuş, annem ve Filiz Abla ise yan yana oturmuştu. Geriye kalan iki sandalye ise de Yekta ve benim içindi. Yan yana. Geçip oturduğumda Yekta'nın da merdivenlerden indiğini gördüm. Sadece benim yanımın boş olduğunu görünce bir an duraksadı. Ortamı bozmamak için burun kıvırarak yanıma geçip oturdu. Murat Amca ve babam sohbet ederken bende annemgile katıldım. "Yekta'yı yavaş yavaş şirkete alıştırmayı düşünüyorum. Benim yokluğumda en azından idare edecek biri bulunur." Yemek boğazına takıldı ve öksürmeye başladı. Önümdeki suyu alıp ona doğru uzattım. Bir kaç yudum aldı ve konuşmaya başladı. "Benim hayallerim milyonlarca insanın içinde saygın kişi olmak değil. Küçük umutlar peşinde koşup büyük mutluluklar kazanmak. Bunu en iyi sen biliyorsun." Keskin ifadesiyle şair ruhunu ortaya çıkarmıştı. Hayalleri neydi ki? Babasına kafa tutacak bir hayali ve onu hoş karşılayan bir baba. Kırgın ve bitap düşmüş bir kız çocuğu için fazlaydı. Hemde çok.

Biraz fazla yemiş olmalıyım ki rahatsızlanmaya başladım. Biricik annem bakışlarımdan anladı ve kalkmak için müsaade istedi. Filiz Ablagil benim yüzüme endişelenince babam yine yaptı yapacağını "Merak etmeyin dikkat çekmek istiyor bu." Ne dikkat çekmek ama. Sürekli böyleydi insanlar önünde beni rencide etmek çok büyük zevk veriyordu ona. Bazı şeylere alışınca insan artık tepkisiz kalıyor. Normal karşılıyor. Bir daha teslim olmuyorsun söylenenlere ne kadar can yakıcı olsa da...

Peluş ayıcığıma sarılıp can çekişiyordum. Annem sürekli gelip kontrol ediyordu. Gelmemesini söylediğimde 'Anneyim ben' diyerek söyleniyordu. En sonunda soğuk soğuk terler atıp lavaboya koştum. İçimde ne varsa dışarı aktardım 😣. Uyandığımda dün akşama göre daha iyiydim. Formalarımı giyip saçıma maşa yaptım. Düğüne yönelik gibi olduğundan dolayı fırça tarakla maşaları açtım ve doğal bir görünüm kazandırdım. Yüzüm çok soluk olduğundan toz pembe ruj ve mascara sürdüm. Fena görünmüyordum. Arabam sanayideydi annemin arabasını almak istesem de bugün derneğe gidecekti. Tek çarem taksi ile gitmekti. Ayşe Teyzeden taksi çağırmasını istedim. Ayşe teyze bizim evin temizlikçisiydi. Kendisi çok güler yüzlüydü. Tıpkı bir anne şefkati ile sahipleniyordu beni. Taksinin korna sesi ile annemi ve Ayşe Teyzeyi öptüm. Taksiye binerken arkadan biri bana korna yapıyordu. Döndüğüm Yekta'nın 'Gel' der gibi elini işaret ettiğini gördüm. Beklemiyordum Yekta'yı burada. Taksiciye buraya kadar geldiği için bir miktar para verdim ve Yekta'nın arabasına doğru yürüdüm. Arkaya oturmak için niyetlendiğimde önü işaret etti. Oturup kemerimi taktım. "Başını bir yere mi çarptın?" Anlamamış gibi yüzüme baktı. "Diyorum ki niye geldin?" Biraz tebessüm etti. "Yanlış hatırlamıyorsam tekerin patlamıştı. Bu etekle de taksiye binmen mantıklı gelmedi. Filiz için yani. Bende evinin adresini sordum ve geldim. Memnun değilsen indirebilirim. Sıkıntı değil benim için." Tam kibar oluyor diyorum ama ne yapıp ne edip bir hayvanlık yapıyor yine. "Teşekkür ederim." Tabii ya onun yaptıkları için teşekkür etmeyecektim. Aklımdan çıkıyor ne yapayım yani. Açık uçlu konuşuyor ve ben anlamıyorum. Hayır yani ben normalim. Anormal olan yanımda oturan şahıs.

Beril bizim yerimizde oturmaya devam edince bizde Yektagilin önünde oturmaya devam ediyorduk. Ara sıra arkamı dönüp Ayaz ile dedikodu yapıyordum. Almila hangi ara Ayaz ile böyle olduğumu sorunca yemek gecesinde yaşadıklarımızı anlattım. Bu durum beni sevindirdiği kadar Almila'yı da sevindirmişti. Ders biyolojiydi. "Aselcim sana bir görev vermek istiyorum." Görev mi? En fazla ne olabilirdi ki? "Tabiki hocam dinliyorum." Bir kaç kitabı kurcaladı ve devam etti. "Bize DNA Replikasyonu ile ilgili sunum yapar mısın?" Benim için kolaydı. Slayt ile halledebilirdim. "Yaparım. Ne zamana?" Düşündü "Yarın ki dersimizde." Bu kadar hızlı olamazdı ama ya. Ben not çıkarıp, slayt hazırlayıp hemde sunum yapacağım. Robot da değilim sonuçta. Boynumuz kıldan ince ne yapabilirim ki? "Tamam hocam yarın hazır olurum." Hazır olmak zorundayım başka çarem varmış gibi konuşuyorum bende. Zil çalınca Almila ile direk kızlar tuvaletine gittik. O sıra Ayça aradı. "Söyle canım." Sesi ağlamaklı gelince yine İkra denilen kızın bir şey yaptığını anladım. "İk...İkra beni" her seferinde haklı çıkmaktan nefret ediyorum. "Onu anladım ne yaptı hemen söyle." Bir kaç kez derin nefes alarak konuştu "Herkesin önünde beni yerden yere vurdu. Namusuma kadar dil uzattı. Anneme laf edince dayanamadım elime aldım." Sanki o an hiç bir şey düşünemedim. "Kapat ben seni sonra arayacağım." Bir şey demesini beklemeden telefonu suratına kapattım. Beril denilen kızı bulmalıydım. Koşarak sınıfa girdim. Köşede telefonla konuşuyordu. "Güzel. Kışkırt sürekli onu. Sana saldırsın. Sonra videoları yayınlarız." İşte bu kesin İkra ile konuşuyordu. Telefonu hızla elinden çekip saçına yapıştım. "Sen beni çok hafife alıyorsun Beril Ulu! Kuzenime yaptıklarınızın ve dediklerinizin hesabını vereceksiniz. Burnunuzdan fitil fitil getireceğim." Ben bağırdıkça karşımda o da bağırıyordu. "Bırak beni Asel! Hemen!" Kâhkaha patlattım. "Çok korktum. Senin bizim ailemize dil uzatman için önce kendi sıfatını değerlendirmen lazım. Anlamışsındır umarım." Sınıfta iki üç kızdan başka kimse yoktu. Onlarda bizi ayırmak için herhangi bir uğraş içine girmedi. Bana doğru bir atak yapınca geriye çekildim. Ben çekilmedim. Biri tarafından çekildim. "Bıraksana beni ya bırak. Bırak ki şuna dünyanın kaç bucak olduğunu göstereyim." Yekta benim belime, Ayaz Beril'in beline sarılmış ayırmaya çalışıyordu. "Kızım manyak mısın? Öldürmek mi istiyorsun? Başını belaya sokacaksın. Müdüre ne diyeceksin?" Çok düşüncelisin(!) "Merak etme saçını yolunca ölmez. Tamam sakinim bırak artık." Ellerini gevşetince Beril'in suratına atlayıp cırmaladım. Birbirimize bağırırken aniden sınıfa müdür geldi. "Ne oluyor burada? Ne yapıyorsunuz siz." Şimdi baltayı taşa vurduk işte. "İkinizde odama." Müdür önden çıktı biz ise peşinden. Almila her şeyden habersizdi. Onun da başı yansın istemezdim. Odaya girdiğimizde kapıyı kapattım. "Okula geleli ne kadar oldu ikinizinde. Bakıyorum çabuk ısınmışsınız. Hatta ısınmakla yetinmemişsiniz kaynamışsınız." Müdür bağırdıkça kafamı eğiyordum. Hayatım boyunca ilk defa böyle terbiyesizlik yapmıştım. Beril ise pişkin pişkin karşılık veriyordu. Ailelerimizi arayacağını söyleyince panikledim. Eğer babamın kulağına giderse o zaman işler raydan çıkardı. Annemi aramalarını söyleyince kabul etmişti müdür. İşime gelirdi benimde. Müdürün odasında beklerken kapı çalındı. İçeriye annem ve yanında tanımadığım bir kadın girdi. Sanırım Beril'in annesiydi. Geçip oturdular. Müdür bizi gömdükçe annem de ben gibi utanmaya başladı. Kendimden nefret ediyorum. Onun başını yere eğdirecek bir şey yapmamalıydım. Annem mükemmeldi. Odadan çıkınca annemin yüzüne bakamadım. "Neden yaptın böyle bir şey Aselcim. Baban duysa ne yapardık?" Haklıydı. "Haklısın anne ama yapmak zorundaydım." Kafasını salladı "Haklı olmak istemiyorum Asel. Bundan sonra böyle bir şeyle kesinlikle karşılaşmayacağım. Söz mü?" Kocaman öptüm "Söz veriyorum." Annemde aynı şekilde bana karşılık verdi ve gitti. Duvara yaslanmış Yekta ve bana koşarak gelen bir Almila. "Durduramadın kendini değil mi? Hep onun yüzünden." Bakışlarımı Almila'nın sağ omzunun üstünden görünen Yekta'ya çevirdim. Bana bakıyordu. Geri Almila'ya döndüm. "Durduramadım. Ağrıma gitti." Sıkıca sarıldı. Sınıfa doğru hareket ettik. Yekta'nın önünde durdum. "Haklıymışsın. Seni dinlemeliydim." Övülmek yaramıyordu buna. Hemen bir havalara girmeler falan. Yavaş ol çocuk. "Tamam şımarma." Tebessüm yerini sırıtışa bıraktı. Bir dakika bir dakika Yekta bana güldü mü? Karşı cinsine. İnanmıyorum tarihe geçilmeli bu. Hep birlikte sınıfa geçtik. "Kanki. Çıkışta benim bir mevzu var oraya da gelsene." Benimle alay ediyordu şebek. "Bizden sorulur 😂" İçeri ateş püskürten bir ejderha girdi sanki. "Bunu çok ağır ödeteceğim sana Asel." Hâlâ aklı başına gelmemiş anlaşılan. "Elinden geleni ardına koyma Beril."

YENİ BAŞLANGIÇLARAWhere stories live. Discover now