2. Bölüm:Kafa Karışıklığı

2.2K 122 32
                                    

Şaşkınlığım dilimin tutulmasına neden olmuştu.Ya rüya ya da kabustu.Ciddi ciddi şu an karşımdaydı.
-Beni özlemişsindir diye düşündüm.
-Ne işin var burada ?Nasıl öğrendin yerimi?
Omuzlarıma düşen saçlarımı iki parmağıyla arkaya attırdı ve konuşmaya devam etti.
-Hadi ama Asel.Çok iyi tanıyorsun beni.Kafama koyunca yapamayacağım hiç bir şey yok.
-Kaan derhal git buradan.
-Asel özlemedin mi bizi? Geçmişimizi?
-Seninle olan her şey çok güzeldi fakat sadece dostça.Kaan biz olmak hataydı.Kaan ağzımdan dökülen sözler karşısında yenik düşerek öfkelenmişti.Tam gitmeye yeltenirken
-Baban düşürdü seni ağıma.Ondan öğrendim yerini.
Sert bir tokat yemiştim o an.Bacağı kırılmış minik bir kuş gibi.Uçmak için bir çok kez atak yapmış fakat uçamamış gibi.En sonunda özgürlüğünün elinden alındığını fark etmişcesine.Bir kaç damla yaş süzüldü gözlerimden.Sevilmek istiyordum.Ama beni seven bir baba tarafından.Eylemi gerçekleştirip umursamaz tavırlar takınan adamdan değil.Anlaşılan yine bu gece haramdı bana.Tekrar kırılmış olan kalbimden dışa vuran izleri kaldırmak için gözyaşlarımı sildim.Yorgun adımlarla müdürün odasına ilerledim.Kendimi iyi hissetmediğimden eve gitmek istiyordum.Yeni olduğum için kasmadan izin verdi.Çantamı almak üzere sınıfa yön tuttum.Almila ortalıklarda gözükmüyordu.Onu bekleyecek mecalim kalmadığı için sınıftan çıkmalıydım.Kapıda birine çok sert çarpmıştım.Şu an için hiç bir şey umrumda değildi.Yoluma devam ettim.Arabayı park ettiğim yere kadar yürüyecek iken çok şiddetli yağmurun yağdığını fark ettim.Sanki gözyaşlarımda yağmura eşlik etmek istercesine aynı ritimde yeryüzüne süzüldü.Arabaya kadar sırılsıklam olmuştum.Arabayı çalıştırmadan önce aynaya baktığımda yine ruhunun bedenine yenik düştüğü sahneleri yaşayan bir kadın vardı.Telefonuma bildirim gelmişti.Çantamdan çıkardığımda afallamıştım çünkü annem sadece konum atmış ve altına hiç bir açıklama yapma gereksiniminde bulunmamıştı.Hemen aradım.
-Bu konum ne anne ?Neredesin sen ?
-Canım özür dilerim haber vermediğim için.
-Anne nerdesin diyorum.
-Neyin var ?
-Birazdan orada olurum
Annemin bir şey demesini beklemeden yüzüne kapatmıştım telefonu.Eminim bu hareketim onu çok incitmişti.Kafamı direksiyona koyarak
-Ben de incindim anne. Hemde çok. Ağrıyor. Kalbim çok ağrıyor. Babamın beni sevmeyişi, yaptıkları, senin ses çıkarmayışın çok incitti kalbimi.
Ve hıçkırıklara boğulmuştum. Elimin tersi ile dinmek bilmeyen gözyaşlarımı silerek arabayı çalıştırdım. Konuma uyarak gitmiştim. Evi bularak park ettim. Hemen yüzümdeki kırgınlığı silip tebessüm yerleştirdim. Bir an gözlerim yengemin arabasına takıldı. Anlaşılan yengemle birliktelerdi. Eve girmek için hızlanmıştım. Titreten soğukluk tüm bedenimi sarmıştı. Zorlukla kapıyı çaldım ve kapıyı çok güler yüzlü alımlı bir kadın açmıştı. İçeriye buyur ettikten sonra koşarak anneme sarıldım. Annem yüzünü buruşturarak:
-Kızım bu ne hâl böyle
-Sarıl anne. Üşüyorum.
-Hemen duşu hazırlatıyorum
Bu ses üzerine bizi tanıştırmak için
-Aselcim, Bayan Filiz Aras
-Merhaba Aselcim
-Merhaba, tanıştığıma memnun oldum
-Bende çok memnun oldum.Hadi gel yukarı çıkalım duşunu al
-Hiç gerek yok
-Olur mu öyle şey sırılsıklam olmuşsun. Ayrıca kıyafet vereceğim ve oğlumun odasında giyinebilirsin o henüz eve gelmedi.
Ilık su vücudumdan süzülürken kafamın içindeki düşünceler de beni duvardan duvara vuruyordu. Sanki bana karşı ayna tutuyordu ve 'Acıtacaklar canını çok yakacaklar sen onlara kanayan yerini gösterdikçe onlar daha fazla kanatmak için yer arayacaklar.'
Beynim bile bana oyun oynuyordu. Bu düşüncelere ara vermem gerekiyordu yoksa gece kendimle tartışma fırsatım kalmayacaktı. Duştan çıktıktan sonra giyindim ve saçlarımı kurulamak için başımı sağa doğru eğdiğim de ayak uçlarıma düşen gölgeden dolayı yavaş yavaş doğruldum ve dudaklarım birbirinden bağımsız şekilde uzaklaşmaya başladı.
-Ne yapıyorsun sen burada?
-Ben sadece du..
-Ne yapıyorsun dedim sana ? 😡
-Ne bağırıyorsun be yemedik ya odanı.
-Filiiiiz! Filiiz!
-Bağırmasana ya.
-Ne oldu Yekta?
-Bu kızın benim odamda ne işi var?
-Çok ıslanmıştı ve bende duş almasını istedim.
-Umrumda mı? Sanane?
-Yekta lütfen
-Hemen şimdi defolun odamdan. Defolun!
Filiz teyze diyemeyecektim çünkü güzelliğine hakaret etmiş olurdum. Filiz abla üzgün ve mahçup bir şekilde odadan çıkmıştı. Tam bende çıkıyordum ki arkadan bir el kapıyı kapatmıştı. Bir eli kapıdayken diğer elini de duvara sabitlemişti. Yavaş yavaş kulağıma eğildi ve fısıldamaya başladı.
-Cesaretin göz yaşartıcıydı gerçekten. Fakat bana sökmez. Eğer geri adım attıracağını düşünüyorsan bana bu tıpkı güneşin denizle buluştuğu saatlerde yıldızın ışıltısını görmek gibi birşey olur. Ayrıca bundan sonra bana her dokunuşunda özür dileyeceksin.
-Ben sana dokunmadım bile.
-Kapıda çarpan senin hayaletin o zaman ya da ben kurguladım.
Ağzının payını vermek istiyordum ki yaklaşık 1:30 saat öncesini hatırladım. Ağlayarak sınıftan çıktığımda çarpıştığım kişi Yekta'ydı demek ki.
-Kusura bakma kendimde değildim.
-Umrumda değilsin şimdi defol odamdan.
Geri geri giderken parfümünden dolayı sarhoş olmuş bedenim etkisinden kurtularak gevşemeye başladı. Derhâl odadan çıktım. Demin olan şeyler neydi? O kendini ne zannediyordu diye düşünmeden alıkoyamadım kendimi.
-Peki Yekta neden annesine Filiz diyordu ki?
Annemgilin yanına indiğimde kafamdaki sorular hâlâ yanıt bekliyor gibilerdi.
-Yekta'nın kusuruna bakma canım sen.
-Ne kusuru haklıydı sonuçta tartıştığı kız odasındaydı.
Annemgil bana anlamsız şekilde bakınca konuşmaya devam ettim.
-Aynı sınıftayızda bugün ufak bir tartışma yaşadık.
Şaşırdıkları 100 metre öteden fark edilirdi. Eve gitmek için ayaklandığımızda Filiz abla kalmamız için çok ısrar etmişti. Reddetmiştim direk çünkü kendimi çok bitkin hissediyordum.
Gözüm Yekta'yı arıyordu. Acaba niye bu kadar hırçındı?
-Yeter ya daha fazla kafamı bir ukâla yüzünden meşgul edemeyecektim.
Arabayı anneme verdim kullanması için.
-Kızım forman için alışveriş yapsak iyi olur.
-Tamam anne.
Annem bana kırgınmış gibi görünmemesi bir nebze de olsa rahatlatmıştı.
-Baban iki gün sonra geliyormuş.
-Bu kadar erken mi?
-Merak etmiş bizi.
-Güldürme anne beni o mu merak edecek?
-Asel lütfen, artık baban ve senin aranda kalmak istemiyorum.
-O adamı bana savunmaktan vazgeçtiğin an konuşmaya devam edelim.
"Baban düşürdü seni ağıma" her defasında canım daha fazla acıyordu. Sürekli iliklerime kadar hissettiğim acı derinleşiyordu. Arabayı park edince düşüncelerime ara vermem gerektiğini anlayarak arabadan indim. Okulun forması çok hoşuma gitmişti. Erkeklerin ki siyah lakos ve kemik rengi pantolon kızların ki ise kemik rengi etek siyah lakostu. Bedenime uygun olanı bulduktan sonra eve geçmiştik nihayetinde. Kendimi direk yatağa attım. Yüzüm yastıkla buluştuğunda düşüncelerim ve yaşanmışlıklarımda göz yaşıma karışıp harekete geçtiler. Ne kadar ağladığımı bilmiyordum. Ama göz kapaklarımın birbirine kenetlenmesinden anlaşıldığı üzere uykuya geç dalmıştım. Anneme gözükmemek için hızlı davranıp evden çıktım ve okulun yolunu tuttum. Arabayı eve bıraktığım için taksiyle gitmek mecburiyetinde kaldım. Sınıfa girdiğimde Almila'nın çantası vardı ama ortalıklarda gözükmüyordu. Çantamı bıraktım. Arkamı döndüğümde Ayaz ile burun buruna gelmiştik. Pis bir sırıtış yerleşti.
-Parfümünde en az senin kadar aklımı çeldi.
-Olmayan birşeyin çelinmesi soru işaretlerine yer veriyor.
-Anlamadım.😊
-Tam olarak bundan bahsediyordum.
-Geçen gün beni geçiştirdin ama bu sefer başaramayacaksın.
-Peşimi bırakmayacak mısın?
-Yemeğe çıkana kadar hayır.
-Tamam o zaman bu akşam saat 20:00'de Leb-i Derya restaurantında bekliyor olacağım. Bekletilmeyi sevmem.
-Seni ben alırım.
-Gerek yok sen beni restaurantta bekle.
-Cep telefonunu ver en azından.
-Ben seni bulurum.
-Anlaştık.
Çok mu salaktı yoksa salak rolünde kendini çekici mi zannediyordu. Bir anda bedenimin yine sarhoş olduğunu fark edice kafamı hemen pencereden dışarı çıkardım. Yekta'nın sıraya geçtiğini fark eder etmez sınıftan çıktım. Almila kafeterya da birkaç kız ile konuşuyordu. Yanlarına gidip selam verdim. Almila onlarla tanıştırdıktan sonra beraber sınıfa çıktık. Dersimiz biyolojiydi ve sözlü olacaktık. Sıra Yekta'da idi anlaşılan sözlüye çalışmamıştı. Hocanın sorduğu sorulara ilk defa duymuş gibi bakıyordu. Son sorduğu soruyu bize yöneltmişti.
-El kaldıran ilk kişiye söz vereceğim. Yekta eğer o kişi doğru yanıt verirse sen söylemiş gibi kabul edeceğim.
Direk elimi kaldırdım. Yekta için değildi soruyu bildiğim içindi. Söz hakkı benimdi. Cevabım doğruydu.
-Kurtarıcı melek geldi ve kötülerden beni kurtardı. Aman ne güzel.
Döndüm ve gözlerim bana hitaben söylenmiş sözlerin sahibini aradı. Bana bakan bir çift göz işimi oldukça kolaylaştırmıştı.
-Kahramanlık peşinde değilim. En azından seni kurtarmak için.
Bir anda kapı tıklandı içeri giren kişiyle birlikte öfkem arttı ve moralim düşmüştü.
-Ne oldu canım?
-Birşey yok iyiyim.
-Emin misin? Bembeyaz kesildin.
Sessiz kalmakla yetindim. Nereden çıkmıştı ki Kaan. Yok yok. Olmazdı demi. Yani bizim sınıfa gelmemişti diye düşünürken:
-Ben Kaan Mendi. Yeni sınıf arkadaşınız.
-Hayır ya saçmalıktı bu.
-Ne oldu Asel? Niye böyle tepki verdin?
-Almila o benim eski sevgilim.
-Ne! Sen ciddi misin?
-Hiç olmadığım kadar evet!
Almila'da benim kadar şok olmuştu. Bir ses yükseldi.
-Hoşgeldin o zaman. Ben Ayaz. Baştan söyleyeyim sakın ama sakın Asel'e yanaşma.
-Merak etme şimdilik meydanı boş bırakıyorum.
Sinirlerim iyice hat safaya ulaşmıştı. Ne kadar terbiyesizdi. Beni nasıl ucuz görebiliyordu.
-Bunun üzerine bahiste açalım ne dersiniz?
-Olur abicim hay aklında bin yaşa Yekta.
Kafasına vurarak
-Kes lan çeneni. Ne kadar karşı cinsinden biri olsada sonuçta incinecek gururu vardı.
İnce düşüncesi içinde kaybolmuştum. Çok nazikti. Her ne kadar sıfatıyla sözlerini desteklemiş olsa da hoşuma gitmişti. Yekta'ların önüne geçip otumuştu. Dönerek mide bulandırıcı sırıtışını gösterdi.
Bir günü daha tamamlamıştık. Almila'nın babası gelip alacaktı okuldan. O yüzden okulda kaldı. Bende taksi durağına kadar yürümeyi tercih etmiştim. Kaldırımda yürüken yanıma bir araba yanaştı. Siyah filme kaplı olan pencereler indikten sonra Kaan ile karşı karşıya gelmiştik.
-Evine bırakabilirim. Bu sayede kaybetmişliklerimi telafi etmiş oluruz.
-Gereği yok. Sen yokken ben hiçbir şey kaybetmedim aksine kazandım.
-Neyi kazandın? Babanın katlanmış nefretlerini mi?
-Kaan sus!
-Canını mı yaktım?
Hızlı adımlarla yürüdüğümde Kaan arabadan indi ve bileğimi yakaladı. O kadar sert sıkıyordu ki canımın acısı herşeyi unutturmuştu.
-Bırak beni canımı acıtıyorsun.
-Eğer soru soruyorsam cevaplamak zorundasın.
-Hiçbir zorunluluğum yok.
-Asel!
Ne olduğunu fark edemeden Kaan kendini bir yumruk ile yerde bulmuştu. Kafamı çevirmemle beraber Yekta'yı görmem bir olmuştu.
-Ne yapıyorsun lan. Kime vuruyorsun sen.
-Kapa çeneni. Birşey olmamış gibi arabana bin evine dön.
-Şimdi gideceğim. Ama bu yumruğun bedelini çok ağır ödeteceğim sana.
Öfkeli bir şekilde arabasına bindi ve bir anda gözden kayboldu. Teşekkür etmek için gözlerimi Yekta'ya yönelttiğimde sanki niyetimi anlamış gibi;
-Teşekküre gerek yok. Kahramanlık peşinde değilim. Yürüyeceğim alanı işgal ediyordunuz.
Tam da kendine yakışan sözlerdi bunlar.
-Yaptığın harketler için özür dile fakat yaptıklarım için teşekkür etme bana.
-Çok ukalasın.
-Teveccühünüz.
Sinir olmuştum. Öküz işte ne olacak. Kadınlara karşı hırçın olan bir insandan ne beklenebilir ki. Karşıdan bir taksi geliyordu. Yekta'yı umursamadan bindim üstüne üstlük kapıyı sertçe kapatmıştım. Yürek mi yemiştim ne. Eve geldiğim de annemin Filiz ablayla konuştuğunu gördüm.
-Hoşgeldiniz.
-Aaa, hoşbulduk Asel'cim.
-Nasılsınız?
-İyiyim canım, sen nasılsın?
-Bende iyiyim teşekkür ederim.
-Kızım sana da danışayım. Ben yengenin üye olduğu derneğe üye olmak istiyorum. Biliyorsun ki İstanbul'da henüz bir çevre edinemedim. Ve canım çok sıkılıyor tüm gün evde oturmaktan.
-Tabiiki anne çok güzel olur. Sonuna kadar arkandayım. Şimdi müsadeniz ile odama çıkmak istiyorum.
-Tamam kızım.
Yorgun bir halde odama çıktım, pijamalarımı giyindikten sonra tabletimle uğraşmaya başladım. Sürekli tabletime haberler geliyordu. Bu zamana kadar hiçbir haber hiçbir şekilde dikkatimi çekmemişti. Fakat sorularıma yanıt verebilecek bir haber karşıma çıkana kadar. Bu haber en az 1 yıl öncesine aitti. Ama tazeliğini ilk gün ki gibi koruyordu. "Flaş! Flaş! Flaş! Murat Aras mankenlere taş çıkaracak olan hanımefendi ile dünya evine girmeye hazırlanıyor."
-Murat Aras? Aras? Yekta Aras? Yoksa?
Hemen arama butonuna Murat Aras yazdım. Ve önüme çıkan ilk fotoğraf Yekta ile idi. Böylelikle merakım bir kuß misali uçup gitmişti. Kendi kendime sormadan edemedim. -Acaba hırçınlığı bu olaydan dolayı olmuş olabilir miydi? Peki Filiz abla öz annesi değilse, gerçek annesi kimdi? Hemen Almila'yı aradım.
-Alo Almila.
-Efendim canım.
-Yekta ile kaç yıldır tanışıyorsun.
-9. sınıftan beri.
-O zamanlarda kızlara karşı hırçın mıydı?
-Evet. Hırçınlığı hiç eksilmedi.
-Demek öyle. Tamam çok teşekkür ederim.
-Ne oldu herşey yolunda mı?
-Sonra anlatırım. Hoşçakal.
-Hoşçakal.
Bu sefer düşüncelerim yanıtlanamamıştı. Peki asıl nedeni neydi? Kafam çok karışmıştı. Odamın kapısı aralanır aralanmaz tabletimi endişeli bir şekilde kilitlemiştim. Neyse ki gelen hizmetçiydi.
-Asel hanım yemek hazırladım. Açsınızdır diye düşündüm.
-Tamam geliyorum. Çıkabilirsin.
Hemen tabletimi temizledim ve aşağı indim. Filiz abla çoktan evine gitmişti.
-Nasıldı günün?
-Çok kötü Kaan buraya gelmiş
-Hangi Kaan sevgilin olan mı?
-Evet
-Peki nasıl bulmuş seni?
-Sevgili kocan sayesinde
Annem bir şey diyemedi. Çünkü kelimeleri kıyafetsiz kalırdı. Saat 19.30 olmuştu ve ben yatmak üzere hazırlanıyordum.
-Ayaz biraz beklesin de aklı başına gelsin.
Kendi kendime kahkaha patlattım 😄 ve
-Her zaman her kız ile istediği gibi gezip tozamayacağını anlasın.

😇😇😇😇😇

Sabah uyanır uyanmaz bir şeyler hazırlayarak kahvaltımı yaptım formamı giyip okula gittim. Sınıfa girdiğimde Ayaz yorgun Yekta ise sinirli gözüküyordu.
-Dün tam tamına 3 saat seni orada bekledim. Neredesin sen?
-Evde uyuyordum nerede olabilirim.
-Hay ebenin..
-Ağzını topla benim canımı sıkma. Umarım iyi bir ders almışsındır bundan sonra önüne gelen her kıza sarkmaktan vazgeçersin belki.
-Sen kimsin ki kime ders vereceksin?
-Seninle muhattap olmuyorum.
-Ben seninle muhattap oluyorsam sen de benimle konuşmak zorundasın. Sende diğerleri gibi kendini beğenmiş erkek düşkünüsün.
-Ne o önceden çok mu deneyim yaşadın?
Bir anda üzerime üzerime yürümeye başladı Yekta.
-Geri çekilsene be
-Daha yeni pençelerini gösteriyordun ne çabuk geri adım attın.
-Uzak dur yaklaşma.
-Korktun mu?
-Asla!
Bir anda nefesim kesilecek gibi oldu aslında çok korkuyordum ama ona karşı korkak dedirtemezdim kendime.
-Dur abicim nasıl olsa bir gün o da bana deli olacak.
-Ayaz sus haddini bildiriyim.
Yekta'yı bir anda göğüslerinden iteklemiştim. Bu hareketim onu çılgına çevirecek olsa ki ceketini bir hırşımla alıp sınıftan çıkıp gitti. Bende peşinden koştum. Her yere baktım fakat bulamadım. Almila'nın dedikleri aklıma gelerek spor salonuna koştum. Oradaydı ve çok sert şekilde potaya topları sıralıyordu. Tam Yekta'ya doğru ilerlerken kafama sert bir darbe ile yıldızları saymam bir oldu. 💫

Eveet bölüm sonu 😊

Nasıl beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin canlarım 😍

Yeni bölüm için kesin bir şey diyemem çok yoğun bir sınav haftası geçiriyorum. Yetiştirmek için elimden geleni yapacağım 💞

Snapchat:Siyahmadam10

YENİ BAŞLANGIÇLARAWhere stories live. Discover now