Bir Deli Rüzgar|89

22.9K 2.1K 8.5K
                                    

Hola!

Karşınızda BDR'nin en tatlı bölümü. Evet, sanırım gerçekten de öyle. Yeter mutlu olsunlar artık diyen tayfa buradaysa, bölüm onlara ithafen.

Öncelikle bölüme başlamadan bi kağıt havluları, peçete falan ayarlayın ben yanına almayı unutmuşum yazarken ayı gibi ağladım hala burnum tıkanık.

Çok uzatmayacağım, rekor yorum bekliyorum. Halde göreyim sizi aslanlarım.

Keyifli okumalar,
Sınır: 1,8K oy 8K yorum. (Sınırı aylardır yükseltmiyordum kitabın etkileşime girmesi için artık yükseltmem gerekiyordu bebekler o yüzden pamuk eller yıldıza ve klavyeye.)

🌊
Bir Deli Rüzgar|89

Tüm gücüm bir anda çekilirken elimdeki testle beraber yere çöküp hüngür hüngür ağlamaya başladım.

Ellerim titriyordu. Bakışlarımı test sonucundan çekemiyordum. Çift çizgi. Bas bayağı iki tane çizgi vardı. Az önce boş boş okuduğum kutunun arkasında çift çizginin pozitif sonuç olduğu bir milyon kez yazılmıştı. Sonuç pozitifti evet, ama henüz idrak edemiyor gibiydim. Şaka gibi geliyordu.

Hamileydim. Dengesizliğimin, halsizliğimin hepsinin sebebi buydu. Minicik -gerçekten minicik- bir hücre, tüm dengemi sarsmıştı.

Neye ağlıyordum mesela şu an böyle hüngür hüngür? Nasıl olacaktı şimdi? Ne yapacaktım ben? Çaresizliğime mi, korkuma mı, panikliğime mi ya da hissettim o küçük mutluluğa mı? Hangisine ağlıyordum şu an.

Mucize'm... Hıçkırdım. Kardeşin oluyor bebeğim.

Zeyd'im... Hayatımın anlamı, baba oluyorsun sevgilim. Bebeğimiz geliyor...

Zeyd muhtemelen çok mutlu olacaktı bu habere. O baba olmayı istiyordu, ailemiz olsun istiyordu. O sırf ben istemiyorum diye bunu sineye çekmiş, kendi isteğini bastırmıştı. Yoksa Zeyd'ti bu. Şimdiye kadar muhtemelen yirminci çocuğun planını yapıyor falan olurdu.

Edepsiz sevgilim.

Yaşlı gözlerimi karnıma indirdim. Bir can vardı orada. Benden bağımsız ama aynı zamanda da bana muhtaç, benimle beslenen, benimle hayata tutunmaya çalışan minicik bir şey orada yaşamaya başlamıştı.

Sırtımı duvara yaslayıp yüzümü ellerimle kapattım ve içim çıkarcasına ağlamaya devam ettim. Çok değişik bir histi. Gerçekten, çok değişikti.

İstememiştim. Şimdi bir bebeğin sorumluluğunu, anne olmayı istememiştim. Şimdi deli gibi korkuyordum, ne yapacağımı bilmiyordum, hem çok kötüydüm hem de çok değişik bir şekilde mutluydum. Sanki bu olması gerekiyormuş gibiydi.

Hani sınava girmek istemezsiniz ya, korkardınız düşük puan alırım falan diye. Eğitim sistemine sayıp söverdiniz ama o sınava kendinizi hazırlar ve girersiniz çıktıktan sonra ise bi rahatlama gelirdi ya.

Şu an o rahatlamayı da hissediyordum işte ama en çok korkuyordum. Hiç bir zaman bu denli korku duyduğumu hatırlamıyordum.

Ya bir şey olursa?

Şu an onu hissetmekten dahi korkuyordum. Kitaplarda, filmlerde kadınlar hamile olduğunu öğrendiğinde direkt ellerini karınlarına götürürlerdi ya -bunu ben de mucizemizi ilk duyduğumda yapmıştım- koruma iç güdüsüyle. Onu bile yapamıyordum.

Ellerimin titreme sebebi belki de bebeğimi sarıp sarmala isteği yüzündendi. Ellerimin yeri karnım olmalıymış, sanki karnımda bir mıknatıs varmış da ellerimi karnıma doğru güçlü bir şekilde çekiyor ve ben engel oluyor gibi hissediyordum.

Bir Deli Rüzgar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin