47.Bölüm • Tanrıçanın Tebessümü

5.9K 623 165
                                    

Bir türlü bitmek bilmeyen sıkıcı gecenin ardından Jorne, Lev ile Darya'ya bir oda ayarladı. Oda gerçekten de berbat derece kokuşmuş ve tozluydu ancak Jorne, buradaki en iyi odanın burası olduğunu söylemişti. Darya, daha kötüsünü hayal edemiyordu. Burası, Tasha'nın evindeki odadan bile daha beter hale gelmişti.

Tamamen taştan yapılmış odanın ortasındaki dar yatağın içini bir şeylerin kemirdiğini duyabiliyordu ve bir fare görmüştü kesinlikle. Oda tamamen toz kokuyordu. Bir mahzeni andırıyordu. İçeride yalnızca yatak ile bir tane masa vardı.

Darya yüzünü buruşturarak yatağa ilerledi. Yatağa oturduğunda yatak öyle bir gıcırdadı ki bir an karyolayı kırdığını sandı. Sıçrayarak ayağa kalktıktan sonra tekrar yatağa oturdu.

"Sana, saraya gitmem için bir teklif sunmuştum," dedi Lev, tek kaşını kaldırarak.

"Şikâyet etmiyordum ki."

"Gözlerin şikâyet ediyor. Bunun dillendirmemen, şikâyet etmediğin anlamına gelmez."

Darya gözlerini devirdi ve ayakkabılarını çıkarıp bir kenara attı. Ardından yatağın üzerindeki postları sıyırıp soğuk yatağın içine girdi. "Tanrım, çok soğuk," dedi ellerini birbirine sürterek.

Lev de yatağın içine girdi. Onun üzerinde, Darya'nın aksine buradakilerin kıyafetleri yoktu. Hâlâ şölendeki kıyafetleri üzerindeydi: Koyu gri cüppe, siyah pantolon.

"Üzerindekileri çıkarmayacak mısın?" diye sordu Darya, Lev'in postlu yatağın içine girişini izleyerek.

"Donuyorum, Darya." Lev duraksadı ve tek gözünü kırptı. "Ama istersen çıkartabilirim."

Darya, "Küstah," diye söylendi ve başını yastığa koydu.

İkisi de yan yana yatıp postlara sarıldılar. Yeraltı olduğu için soğuk kaçınılmazdı.

"Ee, şimdi ne olacak?" diye sordu Darya. Ardından Lev'in cevap vermesine henüz müsaade etmeden, "Onca saat ne konuştunuz?" diye ekledi.

"İnan bana umurunda bile olmayacak şeyleri," diye homurdandı Lev. "Ve sonucumuz şuydu ki, yeşillerin azat edilmesi, altın insanların bir isyanına neden olabilir. Şiddetli, ateşli bir isyan... Bu, savaştan daha çok ihtimalli..."

Lev haklıydı, Darya ona biraz düşününce çokça hak verdi. İsyan olabilirdi. "Peki ya tahminlerinize göre bu isyanın derecesi ne?"

"Hiçbir fikrim yok."

"Neden hâlâ evleneceğimize inanmıyorum?" Darya, tavana bakmaya devam ediyordu. Hâlâ biraz nemli olan sarı saçları, yastığı ıslatmıştı.

"Garip bir gündü."

"Hem de ne çok."

"Haklısın."

"Biz evlenecek miyiz?"

"Buna evlenmek demeyelim de, ruhlarımızı birleştirmek diyelim. Evlenmek kelimesini sevmiyorum."

"Sanırım ben de."

"Öyleyse, ruhlarımızı birleştireceğiz?"

Darya kıkırdadı. "Ruhlarımızı birleştireceğiz."

"Ruhlarımızdan önce," Lev yaklaştı ve ellerini Darya'nın çenesine koydu, "bedenlerimiz mi birleşse?" Ardından onu öptü.

Şaşkınlık ve anlık gelen bir arzu, Darya'nın tenine ilmek ilmek işlerken nefesini tuttu ve onun öpüşüne karşılık verdi. Mantığı öldü ve vücudu ısınmaya başladı.

Lev geri çekilip onun gözlerine baktı. Ardından Darya, sanki ona susamışçasına, onun geri çekilmesine rağmen başını öne itti ve onu öpmeye devam etti.

ÖLÜMCÜL TUTKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin