36.Bölüm • Güven ve İhanet

8.7K 626 297
                                    

Multimedia: Jorne (Jorne'u erkek zannetmeyin lütfen...)

(Mükemmel shop yeteneğimle Lev'in saçını kızıl, gözlerini gri yapmayı denedim ancak olmadı...) 

) 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Darya anlayamıyordu. İsyancıların bunları neden yaptığını anlayamıyordu. Oysaki onlar adaleti, eşitliği, sakinliği istemiyorlar mıydı? Eğer bu Jorne'un fikriyse, o çok da iyi bir lider sayılmaz demekti. Çünkü iyi bir önder, insanlarını şiddete ve katliama değil de, daha huzurlu bir hayat sürebilmek için eşitliğe yönlendirilirdi. Bu şekilde ittifak sağlanamazdı.

Derin bir nefes aldı ve kendini silah kulübesinin ahşabına daha fazla yasladı. Yanındaki muhafızla birkaç saniye göz göze geldi. Olanlara bakmak için kafasını uzattı; insanlar kılıçlarıyla, mızraklarıyla dövüşüyorlardı ve garip olan şey, isyancıların daha iyi dövmesiydi. Onların bir eğitmeni yoktu. Nasıl öğrenmişlerdi? Aslında kendi kendilerine öğrenmiş olabilirlerdi. Bunu da birbirleriye alıştırmaya yaparak desteklemeleri gayet olanaklıydı.

Gözleri hızla Lev'i aradı. Sonunda onu bulduğunda rahatlıkla bir iç çekti ve onun ne yaptığını izlemeye başladı. Biriyle, kılıç kılıca dövüşüyordu. Yani bir isyancı yeşille...

Darya ona yeniden yalan söyleyecekti. Bu konu hakkında bir bilgisinin olmadığını anlatacaktı ama içi sızlıyordu çünkü yalan söylemekten gerçekten hoşlanmıyordu. Özellikle de ona.

Umarım isyancıların bunu yapmasında mantıklı bir açıklama vardır, diye düşündü. Bunu, onlara katılmayı tüm yüreğiyle istiyordu ancak bu yaptıkları berbat bir şeydi.

Burada durmaktan artık yorulmuştu. Oraya da çıkamazdı. Ne yapacağını bilemez halde beklemeye devam etti.

Birkaç dakika sonra Lev geldi. Yüzünde birkaç damla kan vardı. Bıçağı kanlanmış olan ince ve keskin kılıcı hâlâ elindeydi. Muhafızın elindeki kalkanı hızla çekip aldı ve Darya'yı bileğinden tutup tek bir şey bile demeden götürmeye başladı. Ormanın en ağaçlık bölgelerinden geçtikten sonra patikaya giriş yapabildiler. En azından o alandan uzaklaşabilmişlerdi.

Dehşetle, "Neler oluyor?" dedi Darya, Lev'in elinin kendi bileğinden ayrılmasına izin verirken.

"Bilmiyorum." Lev'in endişesi, yüz ifadesinden belli oluyordu. Kılıcını hâlâ kemerindeki kınına takmamıştı. Sanki bir anda bir şey olacakmış gibi tetikte duruyordu. "Anlamıyorum."

Darya gayet de iyi anlıyordu ancak bunu dillendirmeye hiç niyeti yoktu; biraz vicdan azabı çekse de... "Ben de."

"Bu kişiler, senin bahsettiğin, o parti gecesi Yoris'i senin gözünün önünde öldüren kişiler olabilirler mi? Yani bizim saray halkını göz göre göre katleden kişiler?"

"Bilmiyorum."

"Gerçekten karmakarışık. Bir düğüm gibi ve çözemiyorum. Onları durdurmak istiyorum ama tek kişiyle bunu başaramam."

ÖLÜMCÜL TUTKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin