-44-

5.7K 402 148
                                    

BUĞRA GENCER

"Kaçalım mı lan?"

Kafası aniden bana döndüğünde yüz ifadesine gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Lan mı?"

Gözlerimi bayarak baktım ve "Zamanında bana bilader demişliğin var, açtırma bana eski defterleri," dedim. Valla eski defterleri açarsak, Ezra allem eder kallem eder Dandanakan Savaşı'na kadar giderdi ama...arada risk almak gerekiyordu tabi.

Kaşlarını çatıp iki saniye düşündü.

Sonra gözüme bakıp çok ciddi bir şekilde "Kaçalım," deyip ayağa kalktı.

Tamam, bu kadar çabuk ikna olmasını beklemiyordum.

Bende bir hareketlenme görmeyince, eğilip kolumu tuttu ve çekiştirmeye başladı.

"Bi' dursana kızım," dedim elini tutup. "N'apıyorsun?"

"Kaçıyorum," diye karşılık verdi.

Kolundan çekip yanıma oturttuğumda omzuma vurdu. Buna da alışmıştım ha. Olur da bir gün bana vurmayı keserse eksikliğini hissederdim. Eli de ağırdı zalımın kızının.

"Peki çok güzel bir soru geliyor şimdi, mantıklı bir cevap bekliyorum," dediğimde kafasını aşağı yukarı salladı.

"Nereye/niye kaçtığını biliyor musun?"

Birkaç saniye gözünü kırpmak dışında başka bir reaksiyon göstermeden dümdüz yüzüme bakmaya devam etti.

"İstiyorsanız 'Buğra yanıtlasın' joker hakkınızı kullanabilirsiniz."

"Tamam, kullanıyorum."

Kafamı sallayıp konuştum.

"Yanıtlıyorum. Cevap; hayır."

Ellerini kaldırıp beni alkışladı. Gözlerimi kapatıp açarak teşekkür ettim.

"Peki benim güzel karım, ne olduğunu anlamadan niye hemen beni onaylıyorsun, anlatsana biraz?" diye sordum.

Birkaç saniye dümdüz yüzüme baktıktan sonra, kaşlarını çatıp omuzlarını silkti.

"Nerden bileyim be. Sen deyince yapasım geliyor."

Gururla yüzüne baktıktan sonra eğilip alnından öptüm. "Bu yolda kararlı adımlarla ilerle, olur mu? Valla mutluluğun formülü bence; kocayla tartışmayıp ona hak vermek."

Gözlerini kısıp gülümsedi. Oha, benimle atışmayacak mıydı?

Bir saniye bir saniye... Hem bana karşılık bir cümle söylememişti, hem de şu an sağ eliyle sol elimi tutuyordu.

Allah'ım, evlilik insana iyi geliyor bence.

Düşüncelerimle kendimi mutlu ederken Ezra, tuttuğu elimi havaya kaldırdıktan sonra, avcumu bana döndürüp kafamda oluşturduğum muhteşem içerikli düşünce baloncuklarının patlatmıştı..

"Avcunu yalarsın."

🌠

"Keşke kaçalım dediğinde ciddi olsaydın," diye mırıldandı. "Evimize giderdik."

Uzanıp elini tuttum. Karakol koltuklarında oturmaktan sırtımız büzüşmüştü. Koltuktan kalktığımızda geride bıraktığımız sıcaklığı, 18 derecede çalışan bir klima ancak iki, bilemedin üç saatte soğutabilirdi.

Ezra'nın sihirli makası sayesinde Serkan hastanedeydi ve bir omzu dikişli bir eli kelepçeli bir şekilde yatıyordu. Ben de çocukcağız haline baktığında kendisinden tiksinmesin, yüzü renklensin diye kaşını biraz patlatıp, gözünü birazcık morartmış olabilirdim tabii.

KuleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin