-43-

4.6K 403 55
                                    

BUĞRA GENCER

Ezra'nın lavaboya gitmesinin üzerinden iki dakika geçmişti ki, Murat ve Mete ikilisi hararetle yanıma geldiler.

"Giray ne taktı lan?" diye sordu Murat.

Ezra'nın yerine geçip oturmuştu, Mete de masanın başında duruyordu.

"Normalde damadın sağdıcı damadın yanına geldiğinde bir isteği olup olmadığını sorar," dediğimde Murat gözlerini bayarak "Sence şu an normal şartlarda mıyız?"

Kaşlarımı kaldırıp konuştum. "Değil miyiz?"

Ellerini önünde birleştirdi. "Değiliz.. Ne taktı Giray?"

"Gelmedi ki yanıma, ayrıca ne biçim soru o lan?" dediğimde Murat yüzünü buruşturup "Benden daha değerli bir şey takarsa yamulturum o çocuğu," dedi.

"Lan isterse külçe altın taksın, yine de senden değerli olamaz."

Arada sırada böyle güzel cümleler söylüyordum ki işim düştüğünde adam gibi yapsın.

Murat sırıtıp koluyla omzuma vurduğunda ben de onun omzuna vurdum.

"Ne vuruyon lan?"

Gözlerimi kısıp konuştum. "Damadım ben, istediğimi yaparım."

Murat etrafta gözlerini gezdirip tekrar önüne döndü.

"Nerde bu damadın gelini?"

Derin bir iç çekip konuştum. Lan artık beni kendine nasıl bağladıysa, beş dakika görmeyince bile özlüyordum.

"Lavaboya gitti."

Murat uzaylı görmüş gibi baktı yüzüme. "Lan salak! Niye tek gönderiyorsun kızı? Ya Serkan buradaysa?"

İçime birkaç saniyelik bir korku girse de düşüncelerimle def ettim.

"Ya oğlum, ne Serkan'ı? Sırf bir para inadı yüzünden daha fazla abartacağını düşünmüyorum Ercü'nün. Ayrıca önlemimizi almadık mı biz? Her yer polis dolu. Gelebilir mi sence Serkan?"

Murat ikna olmasa da bir şey demeyip kafasını çevirdi. Çevirdiği yerde karşılaştığı şey yüzünden yüzünü buruşturdu ve tekrar bana döndü.

"Geliyorlar."

Kaşlarımı çatıp az önce baktığı yere baktım.

"Gelsinler bakalım."

Giray'lar lisedeki grubumuzdan arkadaşlardı. Son sene Giray'la kavga etsek de, daha önceki hukukumuzdan dolayı düğüne davet ettirmiştim. Ama Eylül'ü getirmesini beklemiyordum tabii.

"Selam," deyip yan bir sırıtışla elini uzattı Giray. Elini sıkıp cevap verdim. "Aleyküm selam. Hoş geldiniz."

Kafasını eğip gülümseyerek "Hoş bulduk. Gelin hanım yok mu?" diye sordu.

Üstüne atlayıp ağzını yüzünü yamultarak onu gelin hanım etmek istesem de, sert bir sesle "Yok," demekle yetindim. Abartıyorsun demeyin, Giray'ın ne denli çapkın olduğu aklıma geldikçe onu kör kuyularda merdivensiz bırakmak istiyordum.

Diğerleriyle de tek tek tokalaşıp tebriklerini dinledim ve teşekkür ettim. Eylül henüz bir atak yapmamıştı. Ben de ondan tarafa bakmıyordum zaten. Umarım Ezra gelmeden giderlerdi.

Onlarla selamlaşmak için kalktığım koltuğa tekrar oturduğum sırada, Eylül bir adım atıp elini uzattı.

"Tebrik ederim Buğra."

Elini görmezden gelip ceketimin ceplerinde bir şey arıyormuş gibi yaptım ve yapmacık olduğu umrumda olmayan bir gülümsemeyle "Teşekkürler," dedim.

KuleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin